Episode 36: Is He All Right?

215 27 17
                                    

Yelena'nın sakinleştiğini düşünüyordu herkes. Daha fazla yanıldıkları bir konu olamazdı. Yelena Belova sakin değildi. Sadece öfkesini içinde tutyordu. Şu anda bir hamle yapamazdı. Aklındaki onlarca düşünce başını ağrıtıyordu.

Koridora giren başka bir sarışın kadın vardı. Kimse o anda ona dikkat etmemişti. Ama koşar adımlarla Yelena'nın yanına geldiğinde herkes ona dönmüştü. Kate Ashford, sarışın kadının peşinden koşan Wade ve Logan.

Yelena, Kate'i gördüğünde dudaklarını birbirine bastırdı. Yanında duran Natasha'dan uzaklaşarak Kate'i durdurdu.
Kate: Barney... Barney iyi-
Yelena: Nefes al. Kate sakinleş!
Karşısında duran Kate'in kollarından tutarak onun bir yere gitmesini engelledi. Kate'in titrediğini hissedebiliyordu. Ağlamak üzere gibi duruyordu zaten.
Yelena: Barney iyi, daha iyi olacak.
Doktorları Betty Ross'un söylediklerinin aksine Kate'den gerçeği gizlemek istemişti. Bunun iyi olacağını düşünüyordu.
Kate: Komutanım, komutanım nerde peki?

Kate sorusundan sonra bakışlarını Yelena'dan çekip Rhodey'e çevirmişti. Bir umut tanesi görmeyi bekliyordu. Ama göremedi. James Rhodes sadece üzüntü ile bakıyordu Kate'e. Yelena bu soruya nasıl cevap vereceğini düşünüyordu bu sırada. Ama ağzından sadece mırıldanmalar çıkmıştı.
Rhodey: Yelena, bana izin ver.
Yelena bu durumdan memnun olmadığını belli eder şekilde burun kıvırdı. Yine de Kate'in kollarını bırakarak Rhodey'e yer açtı.
Rhodey: Kate. Vicktoria hala Afganistan'da. Yerini bilmiyoruz. Tehlikede. Ama gelecek, her zaman geldiği gibi geri gelecek.
Sakin bir ses tonu ile konuşmuştu Rhodey. Kendi inanmak istediği yalanları söylüyordu. Bir sorun vardı; Rhodey bile bu söylediği yalanlara inanmıyordu. Ama bu yalanlar Kate'in sakinleşmesini sağlamıştı. Belkide sakinleşmesini sağlayan Rhodey'in söyledikleri değil de söylerken kulandığı ses tonuydu.

Kate: Barney. Onu görmem lazım.
Sesi ihtiyaçla doluydu. Hayatı buna bağlıymış gibi konuşuyordu.
Bruce: Üzgünüm, bu henüz mümkün değil.
Kate: Bana ne yapabileceğimi sen söyleyemezsin!
atık kaşlarını Bruce'a çevirmişti. Rhodey'in kollarından kurtumak için geriye adımladı. Kate saldırmazdı, yine de Avengers'dan birini kolay kolay dinmleyecek değildi.
Wade: Kate, geride kal!
Wade onu kolundan tutup çekmişti. Kate Ashford'un şu anda geride kalamsı daha iyi olurdu. Onu sakin tutabilcek üç kişidden sadece biri burdaydı. Bu durumda öfkelenmese daha iyi olurdu.

Logan: Aramaya ne zaman gidiyoruz?
Yelena: Söz verdim, Barney sağlıkla gözlerini açmadan bir yere gidemem.
Logan anlayışla başını salladı. Gözlerini kendisinden birkaç adım duran Kate'e çevirdi sonrasında. Aklındaki düşünce ile elindeki telefonu çevirip duruyordu. Kate'in kendilerini duymadığını ummuştu. Ama öyle olmadı. Kate Logan'ı duymuştu.

Kate: Ben söz vermedim. Aramaya şimdi gidelim.
Wade: Şimdi gidemeyiz Kate.
Sarışın kadın Wade'e bir tekme atmakla yetindi. Gidemeyiz diye bir şey yoktu. Gideceklerdi. Sonunda ölüm de olsa gitmek zorundaydı. Bunun askerlikle bir alakası olsa bile azdı. Yüzbaşı Ashford, komutanını bulmak istiyordu. Ama Kate'in Vicktoria'yı bulma isteği daha fazlaydı. Onu bulması gerekiyordu.

Kate: Gideriz! Giderim!
Hastanede olduğunu unutmuş gibiydi. Sesi yükselmeye başlamıştı. Gözlerini sırasıyla Wade, Logan ve Yelena'nın üstünde geözdirdi. Üçünde de kendisindekiler gibi hırslı bakışlar görmüştü. Yelena sözünü tuttuktan sonra gerekirse ölüme gelmeye hazırdı. Kate bu duruma içinden gülümsedi. Onun bu düşüncelerini yıkan bir ses gelmişti.
Rhodey: Hiçbir yere gitmyorsun Ashford!
Otoriter ve sert bir ses tonu takınmıştı. Albayken kullandığı ses tonuydu bu. Kate ise bu sesi anında tanımıştı. Birkaç saniyeliğine eskiye döndükten sonra sert bakışlarını çevirdi.

Kate Ashford, Rhodey'i severdi, ona saygı da duyardı. Ama Komutanını bulmak daha önemliydi.
Kate: Komutanımı bulacağım. Siz beni durduramazsını Albay Rhodes!
Başını sağa yatırmıştı. Ona meydan okuyordu. Yine de başaramayacaktı. Rhodey onu iyi tanıyordu.
Rhodey: İnadını her daim taktir ettim Yüzbaşı Ashford. Ama birisi gidip Vicktoria'yı bulacaksa o kişi benim.
Gözler Rhodey'e dönmüştü. Herkes bekliyordu ondan bu hamleyi. Sonuçta onun Vicktoria'ya verdiği değeri bilmeyen yoktu.

Kate: Beni o eğitti. Bildiğim her şeyi ondan öğrendim. Eğer siz gidiyorsanız, ben de geliyorum.
Rhodey gözlerini devirdi. Kendisinden yaşça genç olan kadının beklindeki silahı hızlı bir hamleyle aldıktan onra şarjörünü boşalttı. Kate'in inadını kıracaktı.
Rhodey: Evet, Vicktoria seni eğitti. Ama tek değildi. Ben de senin komutanındım Ashford. Ben de seni eğittim. Neler yapabileceğini biliyorum.

Kate bakışlarını yere çevirdi. Karşısındaki albay haklıydı. Kate Ashford, Vicktoria Potts'un yeni kurduğu ekipteki kendi eğittiği üyelerden biri olsa da aynı zamanda Rhodey'in de eğitim verdiği tek üyeydi. Kate bu yüzdne ikisni de sever ve sayardı. Rhodey'i de hala komutanı olarak görürdü. Vicktoria her ne kadar Kate'i eğittiyse bir o kadar da James Rhodes eğitmişti. Bu yüzden arada kalıyordu sarışın kadın. Vicktoria'yı bulmak istese bile Rhodey onu durduruyordu.

Kate: Haklısınız, komutanım.
Sondaki hitabı duyan Rhodey gülümsemek istedi. Bunu yapamayacağını bilse de içinden gülümsemek gelmişti fazlasıyla. Kate'in inadını kırmıştı. Ama inadını kıramayacağı başkaları da olacaktı.

Logan: Arama için bu gece yola çıkacağız.
Gözlerini Rhodey'e çevirmişti. Onun geleceğini biliyordu. Bu yüzden bilgilendirmişti onu.
Rhodey: Neden gece?
Daha erken çıkmaları gerekmez miydi? Neden 8 saat boyunca beklemeleri gerekiyordu ki?
Logan: Birisine daha haber vermeliyiz. O da gelmeli.
Logan'a döndü bakışlar. Kimden bahsediyordu ki? Herkesin aklına onlarca kişi gelmişti. Ama hangisiydi? Vicktoria'nın eğittiği bir asker daha mı? Yoksa S.H.I.E.L.D. ajanı mı? Yelena gibi bir dostu muydu? Kimdi bu kişi?

Logan bu kişiyi aramaktan emin değildi. Kendi içinde tedirginlikle yaklaşıyordu bu konuya. Arayacağı kişi ile arası iyi sayılmazdı. Aramak isteyeceği son kişi bile değildi. Yine de bunu yapması gerekiyordu. Vicktoria'nın burda olmadığını haber veremk zorundadı. Çünkü o da gelemek isteyecekti. Haber veremeseler sorun çıkabilirdi.

Rhodey biraz zihnini kurcalayınca bulmuştu Logan'ın kimden bahsettiğini. Onun haklı olduğuna dair ufak bir mırıldanma ile cevap verdi. Bu kişyi tanıyordu ve gelmesi gerektiğini biliyordu. Gerici Logan'ın aksine o bu gelecek kişiyi severdi. Logan onu pek sevmiyordu, ki bu anlaşılabilirdi. Pek iyi bir geçmişleri yoktu Logan'la. Ama Rhodey bu kişi ile gayet iyi anlaşırdı.

Rhodey: Ben ararım.
Elini telefonuna attığında Logan çoktan numarayı tuşlamıştı bile. Telefonu sonuna kadar çaldırması gerekmişti. Ama telefon açıldığında artık geri dönüşü yoktu. Koridordan hızlı adımlarla çıkıp kendisini hastane bahçesine attı. Temiz havada daha iyi yapardı bu konuşmayı.

BitterSweet RoseWhere stories live. Discover now