Bölüm 2: Kapılar Ve Anahtarlar

309 27 18
                                    

Sabah olduğunda önceki akşamın dehşeti çoğunlukla dağılmıştı.

Lin Qiushi ikinci katın koridorundan alt kata inmek için yönelmişti ama bir grup insanın sanki bir şeyi tartışırcasına çıkan mırıldanma ve fısıltılarını duydu. Bakmaya gitmeyecekti ama sonra bir kadının ağlamasını duydu. Ağlaması mutlak bir trajediyle karşılaşmış gibi ızdırap doluydu, feryat ediyordu.

Lin Qiushi tereddüt etti ama üst katta neler olduğunu görmek için üçüncü kata yöneldi.

Bina ahşaptandı, basamaklardaki tahta döşemeler yıllanmıştı. Gıcırdıyor ve sanki artık herhangi bir insanın ağırlığını taşıyamıyormuş gibi her adımda tıngırdıyordu.

Lin Qiushi üçüncü kata ulaştığında bir grup insanın koridorda dikildiğini gördü. Ancak onun ilgisini en çok çeken havadaki mide bulandırıcı yoğun kan kokusuydu.

Pis koku kesinlikle fazla yoğundu. Burnu tahrik edecek kadar keskindi. Lin Qiushi ileri adımlayarak arkadan yaklaşırken içinde kötü bir his vardı.

"Biliyordum," Dün onların yeni olup olmadığını soran adam kısık sesle birisiyle konuşuyordu. "Dün gece bir şey oldu..."

Xiao Ke da konuşuyordu. "Ben de öyle düşünüyorum. Ancak ilk başta düşündüm ki..." Cümlesiyle birlikte döndü ve arkasındaki Lin Qiushi'yı gördü. "Her neyse."

Lin Qiushi kendi kendine düşündü; bu da ne demekti? Kim olduğunu düşündün, ben ve Ruan Baijie mi? Bakışlarını kaldırdı ve Xiao Ke'nın ilerisindeki kapıyı gördü.

Kapı yarı açıktı ve zeminde taze bir kan havuzu vardı. Hava çok soğuk olduğundan kan çoktan donmuştu ama hala kanın bol miktarda olduğu açıkça görülebiliyordu.

"Ne oldu?" Lin Qiushi sordu.

"İnsanlar öldü." Xiong Qi sakince konuştu.

Lin Qiushi, "...İnsanlar öldü?" Eğer bu dün olsaydı, bu insanların bu kadar sakin bir şekilde böyle bir şey söyleyebilmesine şok olurdu. Ama akşamki deneyiminden sonra geldiği bu yerin artık sağduyu ile izah edebileceği bir dünya olmadığını anlamıştı.

"Evet," Dedi Xiong Qi.

Lin Qiushi daha iyi bir açıya geçip kapıdan inceledi. İçgüdüyle keskince bir soluk aldı. Odanın her yerinde donmuş kan vardı. İki ceset karmaşıkça yere serilmiş, gerçek halleri tanınamayacak şekilde etleri ezilmişti. İnsan yerine ezilmiş et yumrusu sanılabilirdi. Kan, döşemeler ve duvar boyunca sıçramıştı. Üçüncü katta lekesiz yer yoktu.

Lin Qiushi zihinsel olarak kendisini hazırlamış olmasına rağmen bu sahneyle tamamen tiksindi. Ağzını kapadı ve büküldü. Xiao Ke anlayışla konuştu. "Yan odada bir banyo var."

Lin Qiushi aceleyle banyoya atıldı ve içini boşalttı.

Sonunda işini bitirip dışarı çıktığında Xiao Ke ona yanaştı. "Sizin atlatamayacağınızı düşünmüştüm."

Lin Qiushi, "Ah?"

Xiao Ke kibarca konuştu. "Sen ve Ruan Baijie yeniler için fazla katısınız. Normalde yeniler ilk kapılarında her zaman berbattırlar. Yenilerin hayatta kalma oranı belki de yüzde yirmidir."

Lin Qiushi, "..."

Xiao Ke, "Hadi, alt kata inip kahvaltı yapalım."

Lin Qiushi, "Cesetlerle ilgili herhangi bir şey yapmayacak mıyız?"

Xiao Ke ona garipsermiş gibi baktı. "Cesetlerle ne yapmak istiyorsun?"

Lin Qiushi cevap veremedi. Alt kata inen insanları takip ederken bir anda hatırladı ve aceleyle seslendi. "Bekle, ikinci kattayken bir kadının ağladığını duydum..." Etrafına baktı ve Xiao Ke'nın tek kız olduğunu gördü. Soğuk görünüşüyle kesinlikle hıçkırarak ağlayacak ve feryat edecek birine benzemiyordu.

Kaleidoscope Of DeathHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin