Bölüm 18: İkinci Kapı

144 25 13
                                    

Hala soruları olsa bile bütün bu olanlar kısa bir süre içerisinde açıklanabilir gibi durmuyordu. Lin Qiushi kahvaltısını bitirirken eve dönmek istediğini, kedisini henüz beslemediğini söyledi.

"Peki o zaman." Ruan Nanzhu, Lin Qiushi'nın isteğini onaylayıp cuma günü onun yanına geleceğini, kendisini hazırlamasını söyledi.

Lin Qiushi, "Hazırlamak derken cuma günü o metal kapılara yeniden gireceğimi mi söylüyorsun?"

Ruan Nanzhu sakince evet anlamında mırıldandı.

Lin Qiushi önceki kapıda olanları düşündükçe önündeki yiyeceğin tadı giderek kötüleşti; bütün iştahını kaybetti. Yemek bittiğinde Ruan Nanzhu söz verdiği gibi Lin Qiushi'yı eve götürdü. İkili dönüş yolu boyunca hiç konuşmadı. Ruan Nanzhu sadece Lin Qiushi arabadan inerken konuştu. "Cuma günü geleceğim."

Lin Qiushi kafasını sallayıp samimiyetle teşekkür etti.

Ruan Nanzhu arabayla uzaklaşırken Lin Qiushi evine döndü.

Kestane, Lin Qiushi'nın eve döndüğünü görmüştü ama koltukta uzanıp tembelce karnının üzerinde dinlenmeye devam etti. Lin Qiushi ona seslendi ama hareket etmedi; yalnızca kuyruğunu yavaşça havada sallayarak kaygısızca onu duyduğunu işaret etti.

Lin Qiushi bu durumdan yararlanarak aceleyle onu birkaç kez okşadı. Kestane bunu umursuyormuşa benzemiyordu ve ondan kaçınmıyordu ancak tavrı hala dostça değildi.

Lin Qiushi, "Kestane, babanın bir kez sana sarılmasına izin ver."

Kestan arka ayaklarını kaldırıp ona bir tekme atmadan önce ellerini zar zor uzatmıştı. Merhametsizce tekmelenen Lin Qiushi yalnızca üzüntü göz yaşı dökebildi. Şu anda sevgili Kestane'sinin lütfunu ve nezaketini elde etme şansının kesinlikle sıfır olduğunu biliyordu.

Sonraki gün, pazartesi.

Lin Qiushi her zamanki gibi işine gitti ve bir kez daha patronunu istifası hakkında bilgilendirdi.

Patronu, Lin Qiushi'nın gerçekten de istifa etmek istediğini duyunca onu kalmaya ikna etmek için bütün gücünü kullandı, hatta yüklü bir zam ve terfi sözü verecek kadar ileri gitti.

Ancak Lin Qiushi tamamen kararlıydı. İşi bırakma konusunda biraz bile tereddütlü ve isteksizdiyse bile şu anda hepsi yok olmuştu. Geride hiçbir bağlılık hissi kalmamıştı. Ölecekti; yapmak istediği çok şeyin olması doğaldı. Lin Qiushi bir sonraki kapıdan canlı çıkıp çıkamayacağını bilmiyordu ve değerli, yeri doldurulamaz zamanını kesinlikle günlük bir işe harcamak istemiyordu.

Patron bütün ikna yollarından sonra diğerinin hala kabul etmediğini görünce mecburen gönülsüzce Lin Qiushi'nın istifa mektubunu kabul etmek zorunda kaldı.

Sonunda her gün fazladan mesai ile çalışmak zorunda değildi. Lin Qiushi rahatlayarak derin bir nefes verdi ve hayatının bu değerli birkaç gününün tadını sonuna kadar çıkarmaya karar verdi.

Kapılar arasındaki bu belli zaman aralıklarında insanların tavırları ve düşünceleri farklılık gösterirdi. Kimisi katlanılamaz bir endişe içerisinde beklerken kimisi geçirdiği zamanın her saniyesinin tadını çıkarmaya karar veriyordu.

Beş gün geçti ve cuma gecesi çabucak geldi.

Bu birkaç gün içerisinde Lin Qiushi Fitcher'ın Kuşu hakkında daha fazla bilgi edinebilmek için kütüphaneye de gitmişti. Ancak ne kadar araştırırsa araştırsın vardığı tek sonuç bunun yalnızca dehşet verici bir peri masalı olduğuydu. İşe yarar bir bilgi yoktu.

Cuma akşamı sekiz civarı Lin Qiushi'nın kapısı çaldı.

Kapıya ilerleyip açtığında olduğu yerde dondu. Karşısında bir kadın duruyordu. Kadın kefes kesiciydi ve benzersiz bir şekilde parlıyordu. Yüzüne hafif bir makyaj yapmış, uzun bir etek giymişti. Varlığı, güzelliğin özünü açıklıyordu. O anda kayıtsızca Lin Qiushi'ya bakıyordu. "Lin Qiushi?"

Kaleidoscope Of DeathHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin