|17| İlk Büyük Düş Kırıklığı

12.9K 1.4K 405
                                    


Merhabaaa

Önceki bölümün mutluluğu bu fice zıttı olarak sıçradı. Bir miktar, ufacık bir kaosla geldim. Ama çok kısa bir kaos bu. Ben bu kurguda hiiç kaos yapamıyorum. Bütün kaos yapma hakkımı 'Daha Sonra" da kullanacağım-

Yorumlarınızı eksik etmeyin, iyi okumalar~

•••

"Seni çok özledim."

Taehyung'un odasındaydık. Kitaplıklara sırtını yaslamış, kolları belimi sımsıkı sarmışken kulağına doğru onu ne kadar özlediğimi söyleyip duruyordum. Bundan bıkmadan, her konuştuğumda beni onaylayarak konuşmama devam etmeme izin veriyordu. Kollarımı daha sıkı boynuna sarıp bedenimin ağırlığını tamamen bedenine verdim.

"Gerçekten seni çok özledim. Sadece beş gün oldu ama, bu bile çok fazlaydı. Bir daha asla bu kadar uzun süre ayrı kalacağımız bir şey yapmana izin vermeyeceğim." Dediğimde kıkırdadı. Kıkırdamasına karşı dudaklarımı büzüp burnumu boynuna daha çok sürttüm. Kokusunu özlemiştim en çok. Parfümü bende olsa bile, kendi kokusu apayrıydı. Beynimi uyuşturuyor, beni etkisiz hale getiriyordu. Ve tabii ki, kendimi kokusuna tamamen bağımlı olmuş halde bulmam şaşırtıcı değildi.

"Güzelim." Diye mırıldandı, mırıltılar çıkardım anında. Belimi okşayan elleri tek bir saniye bile durmuyordu, ve o sürekli burnunu saçlarıma daldırıp kokumu derince içine çekiyordu. O da beni, benim onu özlediğim kadar özlemiş olmalıydı, "Eğer her uzak kaldıktan sonra böyle beni özleyerek bu şekilde sırnaşık olacaksan; ben sürekli senden uzaklara gitmek isterim."

Söylediği şeyler, bir anlığına susup düşünmeme sebep oldu. Altında ima yatan bir cümleydi bu. Onu özledikten sonra daha cesaretli ve sırnaşık olduğumu farketmiş olmalıydı. Mesela, haftalar önceki Jeongguk olsaydım bu kadar rahat ona sımsıkı sarılabilecek olsam da, bedenimi tamamen ona yaslayıp boynuyla, teniyle ilgilenemezdim. Bu kadar rahat olamazdım. O, benim boynumu öpmeye korkarken ben, boynuna burnumu ve dudaklarımı sürtüp ensesindeki saçlarla oynayamazdım. Bunu haftalar önce yapamazdım. Fakat şu anki Jeongguk, her şeyi bir kenara atmış her şeyiyle sevip özlediği adamın tenine olan özlemini gidermeye çalışıyordu.

"Bu sırnaşık halim için benden uzak kalmana gerek yok. Ben seni hep severim böyle." Dediğimde gülerek onaylamıştı beni. Kafamı omzundan kaldırdığında bir an boynundan ayrıldığım için sızlanasım gelmişti. Fakat, burunlarımızın ucunu birbirlerine sürterken ve o gözlerime koyuluklarıyla bakarken, zaman tamamen durmuş gibiydi. Sızlanmak için dudaklarımı aralayıp dudaklarına nefesimi vermek gibi bir hatayı yapamazdım. Korku yine tüm bedenimi esir almıştı. Ve o, umarım bunu bir an önce farkederdi.

"Güzelim benim." Diye mırıldanıp dudaklarını burnumun ucuna bastırdığında, kasılan bedenim anında gevşedi. O kadar gerilmiştim ki, dudaklarıma yakın dudaklarına bakarken istekle dolup taşmıştım fakat beynim korkulu çığlıklarını atmaya başlamıştı. Ve o bunu anlayıp burnumun ucundan sonra alnımı öpmüş, göğüsüne kafamı yaslamamı sağlamıştı.

Hâlâ aşamadığım sınırlarım vardı. Hayır hayır, beynimin bana oynadığı oyunu hâlâ kazanamamıştım ben. Bunlar benim sınırlarım değildi. Travmalarım beynimi kontrol altına almıştı ve ben hâlâ bu oyunu kazanamamıştım. Korkuyla geri çekilmekten başka şansım yoktu, şimdilil.

"Sunumun nasıl geçti?" Diye sordu, elleri tekrar saçlarımı okşamaya başladı, "gayet iyiydi aslında. Ama şu senin anlattığın konuda yine biraz eksiktim. Hiçbir şekilde anlamıyorum ben onu." Dediğimde kafasını iki yana salladı.

RL Where stories live. Discover now