f o u r

552 102 124
                                    

Bitmek bilmeyen çığlıklar ve aniden damarlı suratı ile mikrofon başına geçen Cumhurbaşkanı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bitmek bilmeyen çığlıklar ve aniden damarlı suratı ile mikrofon başına geçen Cumhurbaşkanı...
Gözlerinin beyazı kıpkırmızı irisleri ise kapkara...
Aynı dün gece bana saldıran adamınkiler gibiydi.

Canlı yayın sona erdiğinde hala kendimde değildim. Ayakta durmayı keserek kendimi arkadaki koltuğa bıraktım. Adeta dizlerimin bağı çözülmüştü. Arayan her kim ise kardeşimin kayıp olduğunu  nereden biliyordu? Görüştüğüm polis olabilir miydi?
Ama bir polis neden gece çıkmak yasak iken dışarı çağırırdı?

Kanalı değiştirdim. Bahsedilen daha önceden hiçbir fikrimin olmadığı salgın hakkında bir konuşma yapılıyordu.
"Enfekte olanlar sadece karanlıkta saldırgan tavırlar sergilemesi dışında virüsün şu anlık nasıl yayıldığı hakkında pek bir bilgimiz bulunmamakta. Hükümet en doğru olanın-"
Kadının lafı yarıda kesilmiş ekrana sinyal yok yazısı çıkmıştı. Hızlıca diğer kanalları aradım. Hepsi aynı durumdaydı.

Ellerim titriyordu. Nefesim sıklaşmıştı. Kanımdaki adrenalinin iki katına çıktığına emindim. Dudaklarımı ısırıp önüme düşmese bile saçımı arkaya çekiştiriyordum.

Ne yapacaktım?
Ne olacaktı?
Seul karantinaya alındıysa annemlere nasıl ulaşacaktım?
Taeyong'u bulana kadar yapayalnız kalmıştım. Korkuyordum hem de çok korkuyordum.

"Bundan sonra ülkede askeri yönetim başlamıştır. Salgınla başa çıkmanın tek yolu budur. Birlik olup bunu hep beraber yeneceğiz!"
Kanal kendine geldiğinde dikkatimi oraya verdim. Askeri yönetim ne demekti ki? Üstelik daha birkaç güne kadar bahsi bile geçmeyen bu salgın da nereden çıkmıştı? Hiçbir şeyden neden haberim yoktu benim?!

"Kurallara uyulduğu taktirde gündüz yaşamımıza devam edeceğiz. Başkent Seul'ü biz kurtaracağız!"
dedi ve tekrar elini yumruk şeklinde havaya kaldırdı. İki gün içerisinde; kardeşimi kaybetmiş, tuhaf bir salgınla yüz yüze gelmiş, Cumhurbaşkanının ölüşünü(?) görmüş ve askeri darbeye tanık olmuştum. O kadar şaşkındım ki sanki dilim tutulmuştu. Bağırıp çığlık atmak istiyordum ama ağzımı bile açamıyordum.

Koltuktan kalktım ve camdan kaybolmak üzere olan güneşe kısa bir bakış attım. Odama doğru ilerlerken telefonum tekrar çalmıştı.

Annem arıyor...

Daha fazla kaçmak istemiyordum fakat şu an yüzleşemeyecek kadar bitkindim. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladığında arama tekrar düştü. Telefonu yatağımın üzerine fırlattım ve odamdaki banyoda suratıma su çarptım. Titriyordum. Derin bir nefes alarak camımın kenarına gittim. Ortalık karmakarışıktı. Polis siren seslerinin yanında çığlık ve bağırışmaları rahatça duyabiliyordum.

00.00 || don't go outsideWhere stories live. Discover now