f i v e

630 105 79
                                    

Eve vardığımda saat dokuza çeyrek vardı

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

Eve vardığımda saat dokuza çeyrek vardı. Kan ter içindeydim. Susamıştım, korkmuştum, ağlamıştım... Kalbim durmadan tekliyordu. Sabah güneş doğmaya yakın sesler kesilmişti fakat dışarı çıkmaktan korkmuştum. Bu yüzden birinin gelip beni oradan çıkarmasını beklemiştim. Bunca zaman boyunca düşündüğüm şey, o tavşan maskeli ucubenin benden ne isteyebileceğiydi? İstediğini versem dahi onun kardeşimin yerini bildiğine nasıl güvenecektim? Aslında kendime sormam gereken asıl soru, bu kişinin kardeşimi kaybettiğimi nasıl öğrendiğiydi. Geçen gün beni evime bırakan 'V' lakablı kişi mi söylemişti? Çok fazla bilmediğim fakat biraz araştırıp öğreneceğim şeyler gibi geliyordu bana. İkisi de benimle tanıyormuş edasıyla konuşmuşlardı. Etrafımdaki insanlara daha fazla dikkat etmeliydim.

Açık bıraktığım televizyonda salgın denilen şey hakkında konuşuluyordu.
"Hava yoluyla bulaşmadığını düşünmüyoruz. Şu ana kadar karşılaştığımız vakaların hepsi ya ısırılmış ya da tırnakla çizilmiş şekilde."
Yetkili biri olduğu her halinden belli olan adam konuşmasını bitirmeden sunucu lafa atladı.
Sağ üstte yazan Canlı yazısının altında Daegu yazısıyla sinirle güldüm. Sikeyim, buraya hiç taşınmamalıydım.

"Sizce alınan önemler yeterli olacak mıdır? Seul başkentlikten alındı fakat nüfus oldukça yoğun. Virüsün yayılışını etkiler mi? Oradaki sağlıklı vatandaşları nasıl kurtaracaksınız?"
Sunucunun sorduğu aptalca soruyla göz devirmiş mutfaktan kendime su almıştım. Bir dakika, az önce Seul başkentlikten alındı mı demişti o?
"Kısmi tahliyeler başlaması için daha çok erken ve hastalığın belirtilerinin gündüz göstermemesi büyük bir sıkıntı. İhbarlar doğrultusunda tespit edilebiliyor. Kimin enfekte olduğunu anlamak için geceyi beklememiz ve-."

Kimse neden gece yarısı elektriklerin kesildiğini sorgulamayacak mıydı? Ya da gece dışarıda neden hiçbir polis veya askerin olmadığını?

Konuşmalarını dinlemeyi kesip banyoya gittim. Duş alıp temizlenmeliydim artık. Çok pis hissediyordum. Sıcak suyu açıp kıyafetlerimi kirli sepetine fırlattım. Saçlarım yağlanmıştı ve tenim yapış yapıştı. Suyun altında fazla oyalanmamak adına hızlıca keseledim kendimi, bir yandan düşünüyordum. Gece yarısı tüm elektrik kesilmişti.
"Her gün saat gece yarısını gösterdiğinde Seul'ü karanlığa gömeceğiz. Yaşamak istiyorsanız dışarı çıkmayın."
Nasıl aklıma gelmemişti?!
Yerim de gece yarısı derken bunu kastetmişti anlaşılan. O sırada takılmamıştım ancak şimdi oturmuştu taşlar. Düşünmeden hareket etmeyi kesmeliydim. Gerçekten, çok aptaldım.

Odama geçip üstümü giyindim. Bu sabah kimse sokakta gözükmüyordu. Gündüz hayatımıza devam etmemiz söylenmişti. Okula gitmem gerekiyordu fakat bunu yapmaktansa çoktan karakolun yolunu tutmuştum. Midem kazınıyordu. Evden çıkarken aklıma kahvaltı yapmak gelmemişti. Zaten midem durmadan bulanıyordu, bu durumda yemek yiyebileceğimi sanmıyordum.

Naabot mo na ang dulo ng mga na-publish na parte.

⏰ Huling update: Jul 24, 2023 ⏰

Idagdag ang kuwentong ito sa iyong Library para ma-notify tungkol sa mga bagong parte!

00.00 || don't go outsideTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon