two.

25 7 63
                                    

"Bu videoları çekmenin pek bir yararını gördünüz mü acaba Bayan Allen?"

Arwen, önündeki doktora boş boş baktı. "Yoo."

Doktor sıkıntıyla iç çekti, "Bakın Bayan Allen, yaklaşık 10 yıldır buradasınız ve tedavinizde hiç bir ilerleme kaydedemedik. Evet, diğer hastalar gibi saçma vukuatlarınız yok fakat böyle olmanızın da bize, size bir yararı yok."

"Başka söyleyeceğiniz bir şey kalmadı sanırım doktor." Doktoru umursamadan yerinden kalktı ve odadan çıktı. Koridorda ilerledi, ezbere biliyordu artık buraları.

Her zamanki kahkahalarla dolu odanın önünde durdu. Bu odada yaklaşık 3 veya 4 yıldır Selena Smith adındaki genç bir kadın kalıyordu. İleri derece kişilik bozukluğuna sahipti ki bu kişilik bozukluğundan dolayı zincirleme bir cinayet geçmişine sahipti hatırladığı kadarıyla. Kafasını olumsuzca iki yana salladı ve kapıyı açıp içeri girdi.

"Selam?" Onun şuan hangi kişiliğinde olduğunu tahmin edememişti ki, onu elinde hayali bir fincan tutuyormuş ve fal bakıyormuş gibi yaparken görünce Lola olduğunu anladı.

"Ah Arwen! Canım! Gel hemen sana fal bakayım, kim bilir belki üç vakte kadar evlenirsin!" Lola olan Selena neşeyle şakırdarken Arwen, bugün ona bulaşmaması gerektiği kanaatine varıp hızla kafasını iki yana salladı ve odadan ayrılıp kendi odasına gitti.

Arwen buradakiler kadar sıyırmamıştı, bilinci yerindeydi, gayet normaldi bile. Bazen diğer hastalarla konuşuyor, psikolog özellikleri yine aktif oluyor ve onlara tavsiye bile veriyordu.

Fakat her ayın 13'ünden 23'üne kadar olan süredeki sinir krizleri, çığırından çıkmaları, bazen görünmeyen kişilerle konuşmaları, onun aslında normal olmadığının da bir kanıtıydı.

Yatağına doğru yaklaştığında odada yalnız olmadığını hissetti, arkasını döndü, onu gördü.

Dean, onu en son geçen ay görmüştü.

"Dean!" Koşar adımlarla ona yaklaştı ve sarılmak için uzandı fakat Dean geri çekildi.

"Bana dokunma Arwen." sesi tüm duygulardan arınmış saf bir duygusuzluk taşıyordu. Arwen kafasını kaldırıp onun yüzüne baktı, yüzü de en az sesi kadar duygusuzdu.

"Dean.." diye mırıldandı Arwen fakat Dean'in yüzünde en ufak bir değişim olmadı.

"Sen iğrençsin Arwen! Sen bizi yok ettin Arwen! Ailemizi sen parçaladın!" Dean'in yüksek çıkan sesi ve bu sefer Arwen'in üzerine attığı adımlarla Arwen gerilemeye başladı bir yandan da gözlerinden yaşlar süzülüyordu.

"Dean.. ben böyle olsun istemedim! Sana yemin ederim ki istemedim! Ben masumum Dean! Yemin olsun ki masumum!"

Odanın uç köşesine, duvara kadar geriledi, yere doğru kayıp dizlerini kendine çekip ağlamaya devam etti.

"Sana inanmıyorum Arwen!"

"Hepsini sen yaptın bizi kendi ellerinle bilerek mahvettin sen Arwen!"

the curse of the toy. | deawen.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin