Bölüm 10- Veda ve İhanet

430 43 15
                                    

Çok zor bir durumdaydım,  karşımda 7 tane şeytan vardı ve dostlarımın hepsi hala yaşam mücadelesi  veriyorlardı. Bense ayakta duruyorken  bile acı çekiyordum, eğer şu anda klanımıza saldırırsalar büyük kayıplar vermemiz kaçınılmazdı !

Geriye yapabileceğim tek bir şey kalıyordu,  her ne kadar tehlikelerini tam olarak bilmesemde melek güçlerimi tekrar kullanmak zorundaydım.
Tekrardan içimdeki kapıya doğru yöneldim ve yavaşca kapıya uzanmaya başladım. Kapıya yaklaştığı her santim de o muhteşem enerjiyi hissedebiliyordum. O kapının ardındaki güçlerin büyüklüğü tartışılmazdı fakat geçen gece bile o gücün sadece %15 lik bir kısmını alabilmiştim ve bu güçler her ne kadar o ana kadar gördüğüm en güçlü şeytanı bile kolayca yenmemi sağlasada nerdeyse dostlarımın ve kendimin ölümüne sebep oluyordu.
Bu yüzden bu güçlerin şeytan güçlerimden daha tehlikeli olduğuna ve birdaha bu güçleri kullanmamaya karar vermiştim. Fakat son bir kere daha klanımı korumak için o güçleri kullanmalıydım !
Dünki siyah kanatlı şeytandan çok daha güçlüydüler yani çok daha fazla enerji almalıydım, vücudum bu haldeyken ufak bir güç parçası bile ölümüme sebep olacaktı ama umurmda değildi, klanımı korumalıydım.

Yani ya hep, ya hiç!

Yavaş yavaş elimi kapıya doğru uzatıyordum ve kapıya yaklaştığım her santimde o muhteşem enerjiyi hissediyordum, ölümüme sebep olacak enerjiyi. Kapının arkasındaki bütün enerjiyi alacaktım ama elimi kapının üzerine koyduğumda hiçbirşey olmadı! Kapıyı açmayı bile başaramamıştım.
Umutsuzca ne yapmam gerektiğini düşünürken birden bir gülme sesi duydum , bu sesi duyana kadar arkamda başka bir kapının olduğundan haberim bile yoktu. Yaklaşık 10 adım sonra kapının önüne geldim , karşımdaydı ve kapıyı açtım.
Bu içimdeki şeytandı, büyük demir bir kafesin içindeydi ve çok bitkin görünüyordu. Ağır adımlarla yanına gittim ve hiç düşünmeden önünde diz çökerek;
-Lütfen bana arkadaşlarımı koruyacak güç ver !
-Ha? Neden o melek güçlerinden almıyorsun hem yalvarmak zorundada kalmazsın.
Bunu yüzünde bir sırıtmayla söyleyince yumruğumu sıkmaktan kendimi alamadım ama şu anda ona muhtaçtım.
-Yapamadım.
Dedim muhtaç bir şekilde.
-Tabiki yapamazsın, her istediğin zaman o büyük güçlerden istediğin kadar alabileceğini mi düşünüyordun, bu yaralarına kapının kolunu hareket bile ettiremezsin. Ordaki güçleri alabilmek için o güçleri kaldırabilmen gerekli. Tabiki benim için aynı durum söz konusu değil. Şu parmaklıklar güçlerimi büyük ölçüde kısıtlasalar da sana gereken gücü verebilirim.
Bu sözleri duyunca ufakta olsa bir umutla gözlerim parlamıştı.
- O zama-
Birden kahkaha atmaya başladı;
-Hahaha sana güçlerimi vericeğimi cidden düşündün mü ?
Beni buradan çıkar ve o zaman hepsini yok ederim .
-Asla, seni çıkarırsam arkadaşlarımıda öldüreceksin !
Birden çok hiddetli ve yüksek sesle bağırmaya başladı;
- Ne sanıyordun ? Onlarca yıldır bu kafeste yaşamanın ardından , özgürlüğüme kavuşmuşken onlar beni tekrar bu kafese kapattılar. Hepsinden intikamımı alacağım.
-Yeter, duymam gerekenleri duydum.
Diyerek ayağa kalktım ve kapıya doğru yürümeye başladım. Kapıyı kapatırken son bağırışları kulağıma geliyordu;
-Şimdi gidiyorsun, ama beni buradan çıkaracaksın.
Kapıyı kapattığımda dış dünyaya geri dönmüştüm ve sadece 1-2 saniye geçmişti.
Artık yapabileceğim hiçbirşey yoktu, son birkez arkamı döndüm ve hayatım boyunca beni kabullenen ilk dostlarımın olduğu klana son bir kez baktıktan sonra ;
-Teşekkürler, herşey için.
Tekrar o şeytanlara doğru döndüm ve yanlarına doğru yürümeye başladım, onlar benim peşimdeydiler bu yüzden dostlarımı bir daha göremesem bile onların iyiliği için klanı terketmeliydim.
Yanlarına gittiğimde içlerinden birisi;
-Akıllı çocuk.
Demişti biraz kibirli bir şekilde fakat hiç umurumda değildi ve 8 imiz beraber klanımdan uzaklaşarak yürümeye başladık. Son görüş mesafesine geldiğimde klana doğru döndüm ve;
-Elveda...

Ağır adımlarla klanlarına doğru gidiyorduk, yaklaşık 2 saatlik yolculuk sonrasında karanlık , nemli ve tamamen ıssız bir adaya geldik. Herkes adaya girmişdi ve en son ben girerken garip bir şekilde beni izliyorlardı, sanki birşeyler bekliyor gibiydiler. Aldırış etmedim ve yürümeye devam ettim, klanlarına girdiğimizi bile merdivenlere geldiğimizde yeni farkedebildim. Artık hiçbirşey umurumda değildi ta ki klan liderinin yanına varana dek onu gördüğüm zaman bütün üzüntüm, acım ve öfkemin yerini şaşkınlık almıştı. Yüzünde maskesi olmasına rağmen bunun o olduğu şüphesizdi. Kırmızı uzun saçları, yeşil gözleri ve en son da kopmuş kolunu görünce artık emin olmuştum;
- Diana !?

Benim ŞeytanlarımWhere stories live. Discover now