Saç

47 2 12
                                    

Sabah uyandığımda üzerimdeki yabancı ağırlıkla beraber kaşlarımı çatmıştım.

Yavaşça gözlerimi araladığımda belime sarılan kol ile kaşlarımı daha da çok çatmış, kola hızla vurmuştum. Kimin koluydu bu?

"Sana da günaydın Yekta."

Reha'nın uykulu sesini duymamla dün gece yaşanan her şey bir bir gözümün önüne gelmişti.

Hızla doğrularak Rehaya doğru döndüm.

"Özür dilerim." Dedim. "Sana vurmak istememiştim."

"Fark ettim." Dedi. Ardından da kolunu ovdu. "Yalnız hakkını yiyemem elin gerçekten de ağır."

Utançla yüzümü kapamıştım. "Tekrardan özür dilerim."

Reha ellerimi yüzümden çekti yavaşça. "Bunda utanılacak bir durum yok."

Gözlerimi Rehaya doğru sonunda çevirebildiğimde bana doğru gülümsediğini gördüm. Yüzünün sol tarafında yastık izi vardı. Saçının sol tarafı yapışmış, sağ tarafı ise özgürlüğüne kavuşmuştu.

"Tipine bak." Dedim kahkahamı zar zor tutarken.

"Asıl sen kendi tipine bak." Dedi Reha gülümseyerek.

Kendi tipim hakkında hiç bir fikrim yoktu ve olmasını da istemiyordum.

"Ben her halimle güzelim." Sözlerimden sonra at kuyruğumdan bağımsızlığını ilan etmiş saçlarımı savurmuştum.

"Evet öylesin." Reha'nın sözleriyle gözlerim hafifçe aralanmıştı.

"Böyle iltifatlar etme." Dedim gülümseyerek. Ardından aheste hareketlerle elimi kalbime koydum. "Kaldırmayabilir."

Dün duyduklarımdan sonra Rehayı seven küçük Yektayı daha da fazla dinlemeye başlamıştım. Ve şu anda da pişman değildim.

"Etmem, en azından yüzüne karşı." Dedi Reha kalkmaya çalışırken. Kısık sesle söyle de duymuştum işte.

Rehaya cevap vermeden kalktım yataktan ve düzeltmesine yardımcı oldum. Dışarı çıktığımızda tuvalete ilk benim girmeme izin vermişti. Bunun için Rehaya minnettardım.

İşlerimi halledip çıktıktan sonra Eren hariç herkesin mutfakta olduğunu gördüm. Eren daha uyanmamıştı.

"Günaydın." Dedim gülümseyerek. Ardından kendime bir kahve koymak için ilerledim tezgaha doğru.

"İyi uyudun sanırım?" Naki'nin sözlerine karşılık kafamı onaylar bir şekilde salladım. Rahattı.

"Acaba neden iyi uyudun?" Bora'nın sözleriyle ona doğru cıklamıştım. "Ayıp kuzum deme öyle şeyler."

"Ne demişim ki ben?"  Dedi Bora. "Ben bir şey demedim."

Dudaklarımı büzerek baktım Boraya.

"Günaydın." Dedi Eren yavaşça içeri girerken. "Hepiniz uyanmışsınız. Nasıl da güzel ev sahibiyim görüyorsunuz değil mi?"

Eren'in sözleri ile kıkırdamıştım. Reha'nın bana baktığını hissetsem de asla ondan tarafa bakıyordum. Utanıyordum çünkü.

Masaya oturduğumda, herkesin kendi arasında sohbet ettiğini gördüm. Gülümsedim onlara doğru. Arkadaşlıkları çok güzeldi.

"Ben gideyim," dedim elimdeki kahvemi göstererek. "Bitince."

"Kalsaydın?" Bora'nın sözlerine karşı zayıfça gülümsedim. Gitmek istemiyordum aslında, ama gitmek zorundaydım. Telefonuma gelen mesajlarla işimi çok boşladığımı anlamıştım.

HayranWhere stories live. Discover now