Yüzük

12 0 0
                                    

Erkeklerde hamilelik gibi bir olay olmadığı için onlar içkili bir mekana gitmişlerdi. Ruziye yalvar yakar nereye gittiklerini öğrenebilmiştim.

Barın önünde Reha'nın telefonu açmasını bekliyordum. Reha hazretleri ise asla açmıyordu.

"Abla, açmayacak herhalde abi."

Karşımdaki görevliye sinirle baktım. İçimden bir tur Nakiye de sövdüm. Neden yani yüksek güvenlikli bir yere gitmişlerdi ki? Elimi kolumu sallayıp girmek istiyordum ben!

"Abla," dedi görevli. Sinirle baktım ona. Ne diyecekti acaba?

"İçerideki başka birini arasan ya?" Görevliye hala sinirli sinirli baksam da teşekkür etmiş, Ruziyi aramıştım.

"Alooo, Yektaaaağ!"

Ruzi'nin her kelimeyi uzatmasından ve bağırmasından sarhoş olduğu belliydi.

"Rehaya söyle telefonunu açsın."

Ruziden uzun süre ses gelmemesi beni endişelendirmeye başlamıştı. Neler oluyordu orada?

"Reha!" Ruzi avazı çıktığı kadar telefona bağırıyordu şimdi de. Telefonu kulağımdan uzaklaştırarak bende bağırdım. 

"Ne bağırıyorsun! Söyle açsın işte!"

"Yektaa, Reha yok! Reha puf olmuş! Bora öyle diyo- Dur telefonu alıyo şimdi..."

Ruzi'nin sesi gitgide uzaklaşmıştı. Sevinmedim desem yalan olurdu.

"Yekta?" Bora'nın sesi ayık geliyordu neyse ki.

"Reha nerede?"

"O çıktı bi yarım saat önce. Sana gelecekti öyle dedi."

Bora'nın sözleriyle bir tur şoka girmiştim. Beni görmeye mi geliyordu yani? Canım mıydı bu çocuk? Aklıma gelen sözle kapatmadan önce hemen söyledim Boraya söyleyeceklerimi.

"Teşekkür ederim, Mim dedi ki eve geç kalmasın."

Bora beni onaylamış, telefonu kapatmıştı. Gözlerimi telefonumdan çektiğimde görevliyle göz göze gelmiştim. Pis pis bakıp uzaklaştım mekandan. Reha burada değildi, o yüzden orada durmak için bir sebebim de yoktu. İçimden bir ses biraz daha durursam eğer sarhoş Ruziye bakmak zorunda kalacağımı söylüyordu. Sarhoş Ruzi düşüncesi ile olduğum yerde titremiş, adımlarımı hızlandırmıştım.

Çalan telefonumla hızlı adımlarım yavaşlamış, hatta durma noktasına gelmişti.

"Yekta, nerdesin?"

Sesindeki ciddiyetin sebebini çözememiştim.

"Çok özledim. Evin önündeyim. Paspasta oturuyorum. Her an Nezoş gelebilir korkuyorum. Hemen eve gelsen ya?"

Reha'nın sözleriyle gülme isteğimi zar zor bastırarak hızla evime doğru ilerlemeye başlamıştım.

"Sana verdiğim anahtar nerede?"

"Stüdyoda." Reha'nın sesi küçük bir çocuk gibi çıkmıştı. Kendini suçlu hissediyor olmalıydı, çünkü bu anahtarı kaçıncı stüdyoda unutuşuydu hatırlamıyorum bile.

"On beş dakikaya oradayım, sakın ses çıkarma, sakin sakin otur beni bekle tamam mı?"

"Tamam, görüşürüz." Reha fısıldayıp telefonu kapatmıştı. Bu haline gülmüş, hızla eve gitmeye devam etmiştim.

***
Reha gerçekten de paspasımın üstünde oturuyor, beni bekliyordu.

"Yekta!" Bağırmak ile bağırmamak arasında tuhaf bir şekilde seslenmişti bana.

HayranWhere stories live. Discover now