Kaybolan Yıllar#11

33.1K 1.7K 437
                                    

İyi Okumalar...

"Ne işin var burada? Ne yapıyorsun? Nasıl geldin?" Art arda sıraladığım sorulara karşı kaşlarını çattı. "Sakin ol, sadece krem getirmiştim." Kaşlarımı çattım, nefes alışverişim hızlandı.

"Göbeğinde kesikler vardı, bende pansuman yaptım. Sargıları değiştirirken bu kremi sürmelisin." Kafamı salladım, kaşlarım hala çatıktı.

"Teşekkür ederim lakin kapıdan gelebilirdin." Kafasını iki yana salladı, derince iç çekti. "Aksiyon seven bir insanım, ne yapayım?"

Yutkundum. Ani bir haraketle onu kolundan tutup içeriye çektim, pencerenden içeriye doğru düştüğünde bağırdım. "İmdaaaat."

Adar'ın kısık sesli inlemesi, bileğinin üzerine düşmesiydi. Kaşlarını kaldırıp baktı bana, anlamaya çalışıyordu. Bir kez daha bağırdım, neden kimse gelmiyordu?

Kapı hızla açıldığında gelen kişiyle yutkundum, bu bana inanmazdı ki. "Beliz, !ne oluyor?" Gözlerini yere çevirdi, Adar'ı gördüğünde hızlı adımlarla ilerledi ona doğru.

"Kimsin ulan sen?" Yakasından tutup kaldırdı, yere doğru itti.

"Ne işin var Beliz'in odasında."

"Kötü bir niyetim yoktu, sadece krem getirdim." Kendini tutmaya çalıştığı her halinden belliydi. Sağ kaşı ve dudağı patlamıştı, Miraç Bey güzel dövmüştü onu.

"Kremi kapıdan da getirebilirdin değil mi?" Yiğit abimin hırıltılı çıkan sesi ile yutkundum. Derin bir nefes aldım, konuşmam gerekiyordu. Kafasını sallayıp dudaklarını ısırdı sertçe, gözlerini gözlerime dikti.

"Bana zarar verseydi, evinde verirdi. Neden kapıdan değil de pencereden girdiğini bilmiyorum ama. Onu içeriye çekip bağırmamın nedeni, onu buradan giderken görürseniz beni farklı şeylerle itham etmenizden korkmamdı."

Selim Bey'in kaşları şaşkınlıkla havalanırken yutkundu. "Saçmalama kızım, biz sana inanırdık."

Gülümsedim daha buruk bir gülümsemeydi bu, kırık bir tebessüm.  "Kusura bakma Adar, seninle alakalı değildi."

"Hayır onunla alakalı, ne diye pencereye tırmanıyor? Kapıdan giremez miydi?"  Meriç'in sert sesi ile gözlerimi devirdim, bu çocuğu öldürmek istiyordum.

"Ailenin sorunlu olduğu belli, iyi ki de pencereden girmişim."  Adar'ın attığı laf ile Çağrı tekrar yakasından tutmuştu, tekrar mı vuracaktı.

"Sana ne ulan? Sana ne?"  Adar' sonunda dayanamamış olacak ki, gücünü kullandı. Çağrı'yı sertçe itti.   "Bir krem getirdik, yaşadığımız olaya bak."   Kapıya doğru yürüdü, arkasından bende ilerledim. Teşekkür ve özür borcum vardı.

Kolundan tuttum, kolunu çekse kurtulurdu. "Ben özür dilerim, böyle yapmak istemedim. Ve teşekkür ederim her şey için."

Başını eğdi, tebessüm ettiğini gördüm. "Rica ederim, her şey için." Sonra gitti.

Salona, yanlarına dönmek istemiyordum. Direkt olarak merdivenlere yöneldim o yüzden. "Beliz gelsene biraz."

Derin bir nefes aldım, kesinlikle hayat benden yana değildi. Olmayacaktı. "Efendim, bir şey mi oldu?" Oturmadım, ayaktaydım. Meriç, Yiğit ve Çınar dışında hepsi buradaydı. "Adar ile aranda bir şey varsa,"

Sözünü kestim, devamını dinlemek istemiyordum. Sorusuna cevap vermeyecektim, bu durumdan sıkılmıştım. "Ben yatıyorum, size iyi geceler."

Kaybolan Yıllar (Gerçek Aile)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin