72. Bölüm ~ Operasyon ~

423 48 56
                                    

"Ne halt ettiğini sanıyorsun boktan gözlük?"

Elinde kumanda, kucağındaki büyük kavanozla battaniyenin altına iyice yayılan Hange, televizyonla arasına giren adama boş boş baktı. Ağzı gözü krema içindeydi. Televizyonu görebilmek için boynunu biraz daha sağa uzattı. "Oturuyorum... Çekilsene Levi, en heyecanlı yerinde. Janis sonunda aşkını itiraf edecek. "

Levi "Onu görebiliyorun, iki gözüm de kör değil." somurttu Levi. Hange nin kucağında kaşıklayıp durduğu cam kavanoza yüzünü buruşturdu. " Ne yiyorsun sen?"

"Fındık kreması." dedi Hange, gözleri hala televizyondaydı. Kaşığı yalayıp kavanozu ona uzattı. "Ister misin?"

"Altı aylık ömrüm kalırsa." dedi Levi, "O şey mutasyon geçirmiş. Ne zamandan beri buzdolabında duruyor?"

"Bilmem, bakmadım. Tadı yeri- AGH HADI AMA!"

Levi, Hange nin itirazlarını umursamadan kumandayı zorla elinden alıp televizyonu kapattı.

"Çok uyuzsun!" tısladı Hange.

"Sen de kedileriyle yaşayan yetmiş yaşındaki bakirelere benziyorsun." dedi Levi. Içeride ağır bir koku vardı. Sadece bir gün için ayrı kalmışlardı ve yine evi pislik götürüyordu. Camların yanına yürüyüp perdeyi sonuna kadar açtı. Ardından Hange nin üzerindeki battaniyeyi zorla ondan alıp kenara attı. "Evde otura otura iyice tembel olup çıktın."

"Benimle ne zorun var? Keyfimden değil, izindeyim. Kölelik yapması gereken sensin." dedi Hange, ağzını kapatıp esnedi. Levi ın kenara bıraktıgı battaniyeye doğru süründü. "Ayrıca senin de kedin var."

"En azından bakire olmadığını ikimiz de biliyoruz."

Hange cevap vermek icin ağzını açtı fakat geri kapattı. Salona girdiginden beri doğru düzgün ilk kez başını kaldırıp Levi ya baktı. Adamın takım elbise giydiğini daha yeni fark ediyordu. Siyah ceketi, kravatı ve gri gömleği ile oldukça şık görünüyordu. Şaçları hafifçe dağınık ve ıslaktı. Her duştan sonra yaydığı o hoş vanilya kokusu üzerinde bugün biraz daha yoğundu sanki.

Hange yerinden doğruldu. Kaşları şaşkınlığı yüzünden hafifçe çatıldı. "Nereye gidiyorsun?"

"İş." dedi Levi. "Ve sen de geliyorsun."

"Ne işi?"

Hange nin ses tonundaki endişeyi fark eden Levi "Öyle değil." gözlerini devirdi. "Dedektifin işi. Kimseyi öldürmeyeceğim ama ondan beklenir..."

Hange alaycı bir kızgınlıkla güldü.
"Hayatta olmaz. Beni kovan Erwin, unuttun mu? Ayaklarıma kapansa da üç ay dolmadan onun için kılımı bile kıpırdatmam."

"Ergen gibi davranma." dedi Levi kızgınca. "Onun için değil, benim için geleceksin. Tüm gece o kalasla ne yapacağım?"

Hange battaniyenin altına yeniden girerken "Orası benim problemim değil." dedi.

"Adamı neredeyse vicdan azabından öldürüyordun." dedi Levi. "O kadar da haksız sayılmaz, kovulmadığına sevin."

"Şimdi de bana Erwin i mi savunuyorsun?" Hange tek kaşını kaldırdı. Dudakları alaycı bir sırıtış çekiştirdi. "Bakıyorum da aranızdaki buzlar erimiş?"

"Ancak cehennem buz tuttuğunda." dedi Levi soğukça. "Iyi, madem gelmiyorsun... Ben de zamanı değerlendirmenin başka yollarını bulurum."

"Ne gibi?"

"Petra da eşlik edecek." dedi Levi, kravatını düzeltip saatine bakar gibi yaptı. Hange nin gözlerini üzerine kıstığını fark edince konuşmaya devam etti. "Yokluğunda PPD deki tüm iş yükü onun üzerine kaldı. Yanımızda bir ceset uzmanı olması gerekiyor. Bu akşam kan dökülecek."

ACKERMANSWhere stories live. Discover now