1.0

765 48 12
                                    

bu bölüm düz yazı olacak. Düz yazı şeklinde 2 ya da 3 bölüm atacağım toplam bunlardan bir tanesi bu bölüm beğenmeniz dileğiyle. Sizleri seviyorummmmm <3 

İyi okumalar!

***

"Chae?" bana seslenen Jimin ile aynaya son kez bakıp odamdan dışarı çıktım.

"Efendim?" merdivenleri inmeye başlarken başında bekleyen Jimin'i gördüm.

"He sonunda ya! İki saattir ne yapıyorsun? Bir türlü hazırlanamadın gitti." gözlerimi devirdim ve merdiveni bitirdim.

"Ne yapsaydım eşofman giyip mi gitseydim bara?" mal mal suratıma baktıktan sonra kafasını salladı.

"Evet kime süsleniyorsun ki sen böyle?" kolundan tutup çekiştirmeye başladım. Cevap vermeryi gerek bulmuyordum kendisine. Her zaman ki gibi kıskançlık yapacaktı ve ben bugün bunu istemiyordum. Abim ve tayfasıyla beraber bara gidip kafa dağıtacaktık. Açıkçası gitmeyi bir yandan çok istiyordum, bir yandan da Jungkook ile karşılaşmak istemediğim için gitmek istemiyordum. Evden çıkıp Jimin'in arabasına yerleştiğimiz de radyodan rastgele bir müzik açmıştı ve yola koyulmuştuk. Deri ceketimi önünü açıp derin bir nefes aldım. Bir haftadır ondan kaçmayı başarmıştım. Ne hissedeceğimi bile bilmiyordum. Kalbim, aklım karmakarışıktı. 

Ben ona tam 7 yıldır platoniktim. Küçüklüğümü bildim bileli hayatımdaydı. O 6 insan hep hayatımda gibilerdi. Hepsine çok seviyordum fakat Jungkook'a olan duygularım 7 yıl önce değişmeye başlamıştı. Bunu birisine anlatacak kadar cesaretim yoktu. Geçen yıl kendime bir cover hesabı açtığımda Yoongi fark etmişti. O zaman yaşadığım şaşkınlığı unutamıyordum. Umursamıyormuş gibi yapıyor olsa da az çok takip ediyordu. Onunla dertleşmiştim ve içimden ne geçiyorsa anlatmıştım. Jungkook'a söylememi istememişti, tam tersine şu an zamanı değil diyerek beni durdurmuştu. Jungkook baya popülerdi çünkü, kızlar onu severdi. Onun çok umurunda değildi ama sevgilisi olan birkaç dönemine denk gelmiştim maalesef

Gizliden onun mesaj atacağını hiç düşünmezdim. Öğrendiğim zaman 1 gün boyunca kendime gelememiştim. Nasıl olabilir diye düşünüp duruyorum hala, kafamın içinden geçen tek cümle vardı.

Jungkook seni neden sevsin ki? Şu an sadece heves ediyor olmalı.

Kalbimde böyle hissediyordu ve ben elimden geldiğince ondan uzak durmaya çalışıyorum. Ben ona kapılırsam üzüleceğimi biliyordum. Keşke hep uzak durabilsem ama maalesef sırf çevreme yansıtmamak için her şeyi içime atıyordum. Jungkook'un bana gizliden mesaj atmasından beri gergindim. Birisi anlayacak ve beni ifşa edecek gibi sürekli bir gerginlik içerisindeyim.

Arabanın durduğunu hissettiğimde kafamı Jimin'e çevirdim.

 "Hadi inelim." başımı salladım. Siyah saçlarımı geriye atarak Jimin'in ardından arabadan indim. O arabayı valeye teslim ettikten sonra beraber içeri girdik. Bizim tayfanın oturduğu locayı bulduk ve yanlarına oturduk. Jungkook'u daha görememiştim. Ya daha gelmemişti ya da buralardaydı. 

"Chae ne kadar güzel olmuşsun." Taehyung yanaklarımı sıkarak bana iltifat ettiğinde kıkırdadım. 

"Siz de çok yakışıklı olmuşsunuz Beyefendi." o da güldü ve ellerini yanaklarımdan çekti. 

"Çık kız kardeşimin yanından cıvık şey seni." Jimin elinin tersiyle Taehyung'ı itiyormuş gibi yapınca güldüm. Taehyung da başta suratını buruşturmuş ardından Jimin ile kahkaha atmışlardı. Gözlerimi etrafta gezdirirken bar tarafında oturmuş Jungkook ile göz göze geldim. Başını koluna yaslamış yüzündeki mayhoş bir gülümseme ile beni izliyordu. Suratımdaki gülümseme dondu. Sarhoş muydu? Onu böyle görmeyi beklemiyordum. 

"Jungkook orada ne yapıyor öyle. Chae git söyle yanımıza gelsin geri zekalı." gözlerimi devirdim. Bunu neden ben şimdi yapıyordum. "Hadisene kızım ne bakıyorsun suratıma öyle. Hem kendine kokteyl falan alırsın." Başımı iki yana sallayarak ayağa kalktım ve bar tarafına doğru yürümeye başlamıştım. Gözleri kapalıydı ve yanına doğru geldiğimin farkında değildi. 

Yanına geldiğimde yavaşça kolunu dürttüm. "Hey! Hadi kalk masaya git Jimin seni çağırıyor." gözlerini yavaşça açtı ve gözlerime bakmaya başladı.

"Gerçek misin?" Gözlerine bakakaldım. Gerçekten sarhoştu ve muhtemelen dediklerini düşünmeden konuşacaktı. Sadece bizimkilerin yanında boş boş konuşmasından korkuyordum. 

"Evet Jungkook hadi kalk." kulağına eğilerek konuşmuştum. Geri çekilecekken elimi tuttu.

"Gitme, daha fazla senden mahrum bırakma beni." sesi öyle titremişti ki, ağlıyor gibiydi. "O kadar güzelsin ki." derin bir nefes aldı. Elimi hızlıca çektim.

"Kalk hadi!" bakışlarımı barmene çevirdim.

"Alkollü kokteyl alabilir miyim?" başını sallayarak işine yapmaya devam etti. Başımı tekrar Jungkook'a çevirdim, elleriyle gözlerini ovuşturuyordu. "Sakın masa da saçma sapan konuşma." 

"Chae? Neden böyle yapıyorsun? Neden beni dinlemek yerine yok sayıyorsun?" ayağa kalkmış ve karşıma geçmişti. Boyunun uzunluğundan dolayı başımı kaldırarak ona baktım. 

"Ne yapmamı bekliyorsun?" gözlerimi bu sefer masaya çevirdim. Bizimkilerin buraya baktığı yoktu. 

"Kaçacak mısın?" derin bir nefes aldı ve ellerimi tuttu. "Terasa çıkıp konuşalım olur mu? Lütfen, eğer bir daha konuşmak istemezsen konuşmayız." ona ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Evet konuşmamak için ondan kaçmıştım. Şans vermeli miydim? "Lütfen?" sesi titriyordu ve ben de üzülüyordum. Böyle olmasını istemiyordum. Ellerimi çekerek onaylarcasına başımı salladım. "Teşekkür ederim." Abimlerin dikkat etmediği zaman da hızlıca terasa çıktık. 

"Evet bekliyorum." kollarımı göğsümde bağladım ve ona bakmaya başladım. 

"Seni sevebileceğime neden inanmıyorsun?" dudaklarımı birbirine bastırdım, ne diyecektim ki? Ben bile bilmiyorken ona ne saçmalayacaktım? "Cevap vermek bu kadar mı zor? Chae yemin ederim kalbime dokunsan anlarsın." dibime kadar girdi. Elimi tutup kalbinin üstüne bastırdı. "Hissediyor musun? Bak ne kadar hızlı atıyor. Ben bu çıkmaza 4 yıl önce girdim, kendime hep inkar ettim ben. Kardeşin gibi sevemezsin onu dedim." gözlerine bakamıyordum. Gözümden düşen yaşı silmek istedim ama gücüm buna yetmiyordu sanki. Kendimi buna hazır hissediyor muyum, bilmiyorum bile.

Sahi ne biliyorum ki ben.

"Senin secret lover anladığım da bu şekilde aşkımı itiraf edebilirim diye düşündüm. İstersen Yoongi hyunga sor yemin ederim Chae. 4 yıldır yanımda birisini gördün mü? Aklımda, kalbimde seninle dolu. Senin için bir yıl sınıfta kaldım, bu senin son senen beraber bitirelim istedim. Gözümün önünde ol hep istedim. Ben sadece seni düşündüm, yemin ederim." ağlıyordu. O ağladıkça benim daha çok ağlayasım geliyordu. "Açı çekiyorum resmen, nereden bilebilirdim ki böyle olabileceğini." elimi bıraktı ve benden uzaklaştı. Kollarını terasın demirliklerine koydu ve kafasını da kollarına yasladı. Gözleri ağladığı için parlıyordu. Üzerinde incecik tişört vardı ama hiç üşüyormuş gibi durmuyordu.

"Bana ne zaman inanacaksın?" sesi mi kısılmıştı? Yavaşça ona yaklaştım ve elimi saçlarının üzerine koydum. Yumuşacıklardı ve ben onun saçlarının çok severdim. "Beni 7 yıldır uzaktan sevdiğini biliyorum Chae." saçlarının üzerindeki elim duraksadı. Bunu nereden biliyordu?

"Kim söyledi?" dudağının ucu kıvrıldı ve yaslandığı yerden doğruldu.

"Sen." kaşlarımı çattım. "2 ay önce, sarhoştun seni eve bırakmak için gelmiştim. Arabada bunu kendin söyledin, hatta bana tokat attın. 1 saat boyunca ağladın ama ben mutluydum. Yine de seni sakinleştirdim. Sabah sana sormuştum, hatırlıyor musun? Hatırlamadığın için sesimi çıkarmadım." başımı yavaşça salladım. Jungkook o kadar sormuştu ki, onu başımdan savmıştım. Ellerini yanaklarıma koyup başımı kaldırdı, şu an tam olarak gözlerinin içine bakıyordum. 

"Seni canımdan bile çok seviyorum." sonrasında dudaklarını dudaklarımda hissetmiştim. 

İkimiz de ağlıyorduk ve biz birbirimizi seviyorduk.  

***

 evet bu bölüm buraya kadardı umarım beğenmişsinizdir! <3

Secret Lover | Jungkook जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें