Sana sarılabilir miyim?

309 29 6
                                    

Size bir insanı en çok ailesinin acıttığını söylemiştim değil mi? İnsanı en çok ailesi acıtırdı. Ve bu acı öyle kolay kolay da geçmezdi.

Normalde ailenizin sizi sevmesi gerekirdi. Benim babam beni hiç sevmemişti. O beni hiç görmezdi. Onun için görünmezdim ben.

Babaların hep çocuklarının arkasında dağ gibi durması gerektiğini duymuştum. Babalar çocukların güvenle sırtını yaslayacağı bir dağ olmalıydı.

Ben hiçbir zaman sırtımı babama yaslayamamıştım.

Tam tersine ben annem için sırtını yaslayacağı bir dağ olmuştum. Hep dik durmam gerekmişti. O kadar garipti ki bu. Çünkü yerle bir olduğunuzu hissederken bir yandan da ayakta olmanız gerektiğini de hissediyordunuz.

Ben aslında hiç yerden kalkamamıştım ve aslında hiç de yerde olamamıştım. Bu ikisi arasında bir yerde olmak kadar kötü bir şey var mıydı acaba? Belki de vardır.

Işte ben bu yüzden görünmezdim.

Aynaya baktığımda kendimi göremedim.

Ben bile kendimi göremezken başkasının beni görmesini beklemek hayal gibi bir şeydi.

Jungkook bana güzel güldüğümü söylemişti. Belki de ilk kez beni o şekilde gördüğü için ona öyle gelmişti. Çünkü ben kendimi öyle göremiyordum. Ben kendimi göremiyordum.

Acaba o da mı böyleydi? Ben hayatım boyunca görünmez olduğum için bu şekildeydim ama ya o nasıl kendinin güzel olduğunu göremezdi?

Düşünüyordum ama bir cevap bulamıyordum.

Belki de onun da benim gibi göstermediği şeyleri vardı. Ama o hiç sorunu var gibi durmuyordu. Arkadaşları vardı, yani ben birkaç kişiyle konuştuğunu görmüştüm en azından. Derslerinde başarılı gibi duruyordu. Hayali olduğunu söylemişti. Benim hayalim bile yoktu.

Peki ben neden şu an onunla kendimi kıyaslıyordum?

Yaptığım çok aptalcaydı, çok yanlıştı.

Onu kıskanıyor muydum?

Hayır.

Evet.

Hayır.

Hem neden kıskanacaktım ki?

Bir sorunu olmaması, ailesi ile iyi anlaşıyor gibi durması onun için mutlu olmam demekti.

Pekala. Biraz kıskanıyor olabilirdim.

Ama bu kesinlikle onun için tam tersini istediğim anlamına gelmezdi.

Bu deli düşüncelerimden kurtulmak için Jungkook'a mesaj atmaya karar verdim. Yoksa evde delirecektim.

"Jungkook, ne yapıyorsun?"

Aradan beş dakika bir zaman geçtikten sonra bildirim sesi geldi.

"Ders çalışıyordum hyung. Sen ne yapıyorsun?"

Hiçbir şey. Benim de ders çalışıyor olmam gerekiyordu, üstelik sınavı olan bendim.

"Uzanıyordum... Sürekli ders mi çalışıyorsun sen?"

"Yani.. Ders çalışmayı seviyorum."

Ben nefret ediyordum.

"Yine de biraz ders dışında da bir şeyler yapmaya vakit ayırmalısın. Henüz ikinci sınıftasın, bu kadar üzerine düşmene gerek var mı sahiden?"

"Haklısın hyung, tavsiyeni dinleyeceğim. Teşekkür ederim."

Hiç dinleyeceğini hissetmemiştim.

"Neden doktor olmak istiyorsun?"

With You | YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin