Biz hiç ayrılmayalım.

216 18 9
                                    

Okuldan sonra Taehyung'a mesaj atmıştım.

"Ben Min Yoongi. Numaramı kaydedebilirsin."

Birkaç dakika sonra mesaj geldi.

"Kaydettim hyung."

Telefonumu cebime attım ve eve doğru yürümeye devam ettim.

Jungkook onun için farklı olduğumu söylemişti. Bu beni çok mutlu etmişti. Değerli hissettim, sevildiğimi hissetti. Farklı hissettim.

Ama bu neden benim için bu kadar önemliydi? Neden Jungkook için diğer herkesten farklı olmak istiyordum ki.

Evet Jungkook da benim için farklıydı. Kimse benim için bir Jungkook olamazdı. Hatta olmasını bile istemiyordum. Çünkü Jungkook, Jungkook'tu işte.

Sadece o'ydu.

Tatlı, güzel, iyi kalpli, eşsiz.

Evet, kelimenin tam anlamıyla eşsizdi. Kimse o olamazdı. Belki de onu güzel yapan şeylerden biri de buydu.

Bazen gerçek olup olmadığını düşünüyordum. Hayal ürünüm falan mı diye ama gerçekti.

Çok gerçek.

Hayatıma girdiği için ona minnettar hissediyordum.

Çünkü ben karanlığımda boğulurken o gelip birden ışık tutmuştu karanlığıma.

İlk başta bunu kabul etmek gerçekten çok zordu benim için. Neyi istediğimi sorgulamaya başlamıştım. Ama sonra ışığını gördükçe hiç bitmesin istedim.

Gözlerim onun ışığına alışmaya başlamıştı ve ben şimdi kendi karanlığıma dönmeyi asla istemiyordum.

Jungkook, bana elini uzatmıştı. Tüm karanlığımla beni kabul etmişti. Benden uzaklaşmak yerine bana yaklaşmıştı. Önümü görmemi sağlamıştı. Yolumu aydınlatmıştı.

Şimdi de ben onun için önemli olmayı, onun için bir şeyler yapabilmeyi istiyordum.

Onu her şeyden korumayı istiyordum.

Jungkook her şeyin en iyisini hak ediyordu çünkü. En iyisini, en güzelini.

Zaten kendisi de çok güzeldi.

Telefonumu çıkarıp mesaj attım.

"Eve varınca mesaj atmayı unutma, Jungkook-shi."

"Hyung, hissettin galiba, ben de eve giriyordum şimdi."

"Yemeğini yemeyi unutma o halde."

"Unutmam hyung. Sen de unutma."

Unutmam.

Önceden unuturdum. Şimdi ise asla unutamıyordum çünkü Jungkook söylüyordu. Jungkook için unutmuyordum.

--

"Hyung, hani Taehyung'a ben olmadığımda göz kulak ol Jungkook'a dedin ya, ne demek istedin?"

"Ben her zaman olmayabilirim yanında. Bu yüzden sana bakabilecek, güvende olduğundan emin olacak birini arıyordum. Taehyung tüm bunları yapabilecek biri."

Jungkook sanki morali bozulmuş gibi dudaklarını büzmüştü bir an da.

"Hmm, anladım."

Ne olduğunu anlamadım.

"Hey, neyin var Jungkook-shi? Kötü bir şey mi söyledim yoksa?"

Başını hayır anlamında salladı sadece, sessiz kaldı.

Bir şey vardı kesinlikle. Yoksa Jungkook böyle sessiz durmazdı.

"Jungkook, moralini ne düşürdüyse bana söyleyebilirsin, biliyorsun değil mi?"

Evet anlamında başını salladı bu sefer de. Başını aşağı indirmişti, gözleri ellerindeydi.

"Pekala,"

Ellerimi ellerinin üzerine koydum ve ellerini tuttum. Benim ellerime nazaran onun elleri sıcacıktı. Benim ellerim hep soğuk olur, hiç ısınmazdı.

"Hadi söyle. Ne oldu?"

Nihayet gözlerime bakmaya başlamıştı. Sonra gözlerini ellerimize indirip tekrar bana baktı.

"Evet bekliyorum."

Tereddütte kaldığını gördüm.

Daha da merak ettim ne olduğunu. Onu üzenin ne olduğunu merak ettim. Üzülmesini istemiyordum çünkü.

"Hyung... Yani bizim arkadaşlığımız bir gün bitecek mi? Yani sen gidecek misin?"

Ne?

"Nereden çıktı bu Jungkook?"

"Ben olmadığımda dedin..."

Gerçekten böyle düşünmesini beklemiyordum. Çok şaşırdım. Bu dediğimden bunu mu anlamıştı sahiden?

Kalbim teklemişti. Ben bunu hiç düşünmemiştim ki.

Ellerini hafifçe sıktım. Elleri sayesinde ellerim daha az soğuk olmaya başlamıştı. Ellerinin sıcaklığı ellerimi ısıtıyordu.

"Jungkook-shi, ama ben onu derken bunu kast etmedim ki. Ben ne bileyim hasta olduğum zamanlarda, okula gelemediğim zamanlar için öyle demiştim."

"Senden gitmeyi hiç düşünmedim."

"Gerçekten mi hyung?"

Başımı evet anlamında salladım.

"Gerçekten."

Gözleri parlamaya başladı.

Yıldızlarını yeniden görebiliyordum.

"Ben de sandım ki... Sen öyle diyince..."

"Jungkook,"

"Seni bensiz bırakmaya niyetim yok."

"Hiç olmadı."

Böyle söyleyince gülümsedi. Sanki biraz da utanmış gibiydi.

Ama cidden benim onu bensiz bırakmaya niyetim yoktu. Sadece benimleyken güvendeymiş gibi hissediyordum çünkü.

"Hyung, ben de istemiyorum."

"Biz hiç ayrılmayalım."

Gülümsedim.

Ellerimi ellerinden çektim.

Elleri de çok güzeldi.

"Biz hiç ayrılmayacağız, Jungkook."





With You | YoonkookWhere stories live. Discover now