quattordici

3.9K 320 355
                                    

・。・

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.

・。・

"bence artık anlatmalısın, ha?"

anlamamazlıktan gelerek sorgularcasına gözlerime baktı. "neyi?"

ya bilerek yapıyordu ya da gerçekten anlamamıştı. sakin kalmaya çalışarak kucağımda uyuyan bedenin yavaşça sırtını ovalamaya başladım. bedeni gevşeyerek daha da yayıldığında gülmeden edemedim. baban beni ne kadar sinirlendirirse sende o kadar sakinleştiriyorsun, bebeğim.

"ailenle arandaki ilişkiden bahsediyorum. evden atıldın ve direk buraya geldin. neden? çünkü gidecek başka bir yerin yok. ailenin evi dururken buraya gelmen fazla saçma değil mi sence de? zorlama artık ve anlat."

bakışlarını kaçırarak elini tekrardan ensesine attı. geldiğinden beri eli oradan hiç inmemişti, diyebilirdim. açıkçası utandığını ilk defa görüyordum. yıllardır izlediğim çocuğun bu halini şimdi mi görecektim? onun böyle olacağını bilseydim o zamanlar çokta çabalamazdım.

"sende bana aile-"

"benim bir zorunluluğum yok, bakugou. ama sen eğer burada kalacaksan bana bilgi vermek zorundasın. aksi takdirde sana güvenemem."

yüzünü sıkıntıyla buruşturdu. ne vardı canım? merak ediyordum, ne yapayım? çat kapı gelip burda kalmak istediğini söylüyordu ve ben onu sorgulamayacak mıydım yani? ah, canım. öyle bir dünya yoktu. çatır çutur dökülecekti.

bakugou'ya güvenmediğim falan yoktu. nasıl biri olduğunu gayet iyi biliyordum, bize bir zararı dokunmazdı. ama yine de işi sağlama almak gerekiyordu. ben onun bebeğimi alıp kaçırmayacağını nerden bilecektim ki? insanın içinde küçükte olsa endişe alevi yükseliyordu. elimde olan bir şey değildi.

"ama izuku-"

"anlatmayacaksan kapı orada, bakugou. her bokunu biliyorum zaten, bunu saklasan ne değişecek?"

lisedeyken peşinde köpek gibi dolaştığımdan olsa gerek bilmediğim şeyi yoktu. iç çamaşırının rengine kadar her şeyini bilirdim. aptal bir aşık olmak bunu gerektirirdi. partilerden nefret etmeme rağmen sırf bakugou gidiyor diye o partiye bende gitmiştim. hangi ara sarhoş olupta altına girmiştim hatırlamıyordum bile. yine de enaki doğduğu için çokta pişman sayılmazdım.

"dertlerimi pek anlatan birisi değilim."

"bir zararı yok, merak etme. şimdi dökülmeye başlayabilirsin."

yumruk yaptığı elini ağzına götürerek hafifçe öksürdü. ailesiyle ilgili pek bir şey bilmezdim, kilitli bir sandık gibiydi çünkü. şimdi öğrenmek üzere olmak insanı heyecanlandırıyordu.

"ailem oturduğum evi satın alarak beni evden attı. bunu yapan kişilerin himayesi altına gireceğime ölürüm daha iyi."

gözlerim dehşetle kocaman açıldı. şaka mı yapıyordu? bu da neydi böyle? insan evladına böyle yapar mıydı ya? üstelik kış ayındaydık, dışarıda kar havası vardı. bu soğukta oğullarını dışarıya atacak kadar ondan nefret mi ediyorlardı?

culaccino - bakudekuUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum