4- kendimi ele verdim

965 130 473
                                    

Büyük Ev Ablukada -Evren Bozması

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Büyük Ev Ablukada -Evren Bozması

Birkaç ay önce, yazın başında biz daha cehennem kadar sıcağın gölgesini bulamazken Ellis durdu düşündü ve okulun dilek listesini yaptı. Bu okulun dileklere ve isteklere ne kadar önem vermediğini bizzat kendim tarafından kanıtlamışken habere de kulak asmadım tabii ki. Fakat benden farklı bir şekilde arkadaşlarımın bu duruma ne kadar yükseldiğini hatırlayabiliyorum. Zavallılar bir hafta boyunca "benimki okunucak, ilk benimki" diye sayıklayıp durdular. İnanın kim ne diledi bilmiyorum. Fakat benim yerde bulduğum, yırtık bir kağıt parçası üstüne yazdığım "her cuma çalmayın şu şarkıyı kardeşim" adlı yazım dikkate alındığında ben de bu olayı bir miktar ciddiye almaya başlamış oldum.

Şansım işte bu kadar. Şansım her cuma 9. senfoni'nin çalmaması kadar.

Asıl şansı tiyatrocular buldu. Bir gün çıkıp istek şarkı alır gibi istek oyun ismi aldılar. İşte o gün bulduğum şanslı yırtık kağıdın bir parçası da o çocuktaydı. Yanımda kocaman harflerle "VERONICA ÖLMEK İSTİYOR" yazdı. Neden bir kitabı oyuna dökmek istedi bilmiyorum. Sadece dehşet koyu bir kırmızı mürekkeple yazılmış kağıdı ters bir şekilde ağzındaki sakızla panoya astığında bana yan gözle, kendini saklayarak baktığını hatırlıyorum.

9. Senfoni çalmayan iki haftanın ardından sezonu bir oyunla açtılar. Veronica Ölmek İstiyor adı.

Huyum değil tek başıma oyun izlemek ama merakımdan gittiğim o salonda gösterinin sonuna yetiştim. Ana karakter o çocuk. Sağ bileğinde beyaz bir sargı ve yine kırmızı mürekkebiyle ve yine büyük harflerle yazılmış bir cümle. Bu sefer sahnenin bitişinde beyaz bez parçasına yazdı.

"Normalde insanlar en beklemedikleri gün ölürler." diye.

Adı da Choi Beomgyu mu neymiş, bayağı iyi oynadı. O gün bugündür ölmek isteyen çocuk diye kaldı aklımda. Ne kadar etik bi durum tartışılır. Öyle çok tanışık da değiliz ama en azından siması tanıdık.

Yağmurdan kaçınmak için karşıda kocaman kamelya'da tek başına oturuyorken yanına çekinmeden gidip oturuşumun da bir getirisi bu eski tanıklıktı büyük ihtimalle.

Benden daha cılız kolları, daha zayıf bir vücudu vardı. Ayrıca dans yüzünden bacaklarımın her tarafının yara bere olması gibi onun da elleri  yara bantlıydı. O günden kalma sargılı bileğinin yerinde duran noktalı virgül dövmesine çok bakmamaya çalışarak kafamı çevirdim ama göz hapsinde olan ben oldum bu sefer.

"Sigaran var mı?" diye sordu.

Kafamı kaldırıp gözlerimi kapattıktan bir süre sonra cevap verebildim. "Oradan bakınca keşe mi benziyorum?"

"Soru sorduk. Var mı, yok mu?"

"Yok!"

Bu sefer duraklayan ve gözlerini kırpıştıran kendisiydi. Birkaç gündür bahsi geçen şey yüzünden verdiğim tepkinin abestliğinin farkındaydım ama elimde olmayan şeyler vardı.

mokita gösterisinin yıldızı -yeonbinWhere stories live. Discover now