0.0

3.7K 99 173
                                    

selamlar! aşırı bölüm biriktirdiğim kurguyu tutamadım ve salmak istedim... lütfen yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın, iyi okumalar!🥳🥰

aybike, mütalaadan gelen dosyaları sıkıca tuttu. bir hakimin stajyeri olsa da, stajyerdi işte. köleydi yani. neredeyse tüm ayak işlerine koşuyordu. günün tek dinlendiren kısmı ise stajyeri olduğu hakim berk özkaya'yı davalarda izlemek oluyordu. 

kendisinden emin halleri, kürsüde oturuşu, tavırları, üstündeki cübbesi ve belirli aralıklarla sinirlendiğinde kasılan çene hatları... kendisini böyle avutuyordu, aybike. berk özkaya'nın stajyeri olmak herkesin harcı değildi. adliyeyi çekilir hâle getiriyor, aybike'ye ise seyir zevki veriyordu.

aybike, elindeki dosyaları düşürmemeye özen göstererek berk özkaya'nın odasının ziline bastı. kısa süre içerisinde kapısı açıldığında gülümseyerek içeri girdi. adamın da kendisine bakmasını isterken o ilgilenmemişti bile. tek umurunda olan şey önünde açık olan infaz hukuku el kitabıyla başını kaldırmadığı yeni dosyaydı. 

"hakim bey, yeni dosyaları getirdim. nereye bırakayım?" başını kaldırmadan konuştu berk. 

"üç aydır stajyerimsin, hâlâ dosyaları nereye bırakman gerektiğini öğrenemedin mi?" aybike, berk'in iğneleyici üslubuna alışmaya çalışsa da pek başarılı olduğu söylenemezdi. duyduklarına içten içe kırılırken hakim özkaya elindeki kalemi sertçe dosyanın üstüne bıraktı ve stajyerine döndü. 

"mütalaadan mı geldi?" başını olumlu anlamda salladı, aybike. hemen ardından kendini tutamayarak ekledi. 

"mütalaadan gelen dosyalar kısmına, işlemini bitirdiğiniz dosyaları yerleştirdiğiniz için sormuştum."

bakışları ciddileşen adama baktığında, gözlerini kaçırmadan edemedi. en ufak bir bakışı aybike'nin içini titretiyordu, berk ise bunu anlamıyordu. işinden başka düşündüğü pek bir şey yoktu, özel hayatını adliyenin dışında bırakırdı. 

"o zaman işlemi biten dosyaları al, arşive kaldır ve odamdan çıkmadan önce mütalaaları her zamanki yerine bırak." aybike yutkundu. sert ses tonunu kullanan adama karşı başını olumlu anlamda sallamakla yetindi. 

dosyaları ilk önce masanın üstüne bıraktı, sonra işlemi biten dosyalarla mütalaaların yerini değiştirdi. 

işi biten dosyaları alıp odadan çıkmak için müsaade istediğinde berk konuştu. "arşivden dönerken bana bir kahve getir, sade olsun." aybike başıyla onayladı. odadan çıkarken söylense de berk bunu duymamıştı.

söylediğini yaptı. dosyaları arşive götürdü, karar numaralarına göre yerleştirdi. dönerken sade kahve almayı ihmal etmedi. 

ancak kahveyi berk'e verirken hiç beklemediği bir şey oldu. 

belki dalgınlığına geldi diye düşünse de, berk kıza teşekkür etmiş ve çekilebileceğini söylemişti. üç ay içerisinde hiçbir teşekkür almadığından neye uğradığını şaşırmıştı, aybike. mesaisi dolunca evine gitmiş, aklına geleni ise ani bir cesaretle yapmıştı.

bilinmeyen numara: her ne kadar kasıntı olsanız da

bilinmeyen numara: sizden delicesine etkileniyorum

bilinmeyen numara: ve bu gerçek hiç değişmeyecek gibi duruyor, hakim bey

{bölüm Elifsad5 ithafımdır}

judge / ayberOnde histórias criam vida. Descubra agora