3

379 33 18
                                    

- YEONJUN -

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

- YEONJUN -

"Tamam, gel." Adını hala öğrenemediğim garson çocuk cebinden çıkardığı bir anahtarla personel odası yazan odanın kapısını açtı ve içeri girdim.

Oda oldukça genişti. İki tane penceresi vardı ve güneş ışığı içeri vuruyordu. İki tane koltuk vardı sadece. Koltukların karşısında da çok büyük sayılmayan bir televizyon vardı. Odanın en köşesinde ise bir dolap vardı. 

"Çantanı buraya bırakabilirsin." Kafamı sallayıp koltuğun kenarına çantamı bıraktığımda sıkıntıyla tekrar doğruldum. 

Garson çocuk da bunu fark etmiş olacak ki sordu. "Kalacak bir yerin var mı?" Elimi enseme götürüp cevap verdim. "Hayır, ailem burada değil ve bir evim de yok."

Düşen moralimi fark eden garson çocuk hızla cevap verdi. "Tamam, burada kalırsın benimle birlikte. Büyük oda, ikimize de yeter." 

Tatlı bir şekilde güldüğünde ben de karşılık verdim. 

"Pardon, biri bakabilir mi?" 

Garson çocuk kapıya ilerledi. "Müşteri." Ardından bana dönüp kolumdan tuttu. "Sen de gel. Hem işi öğrenmiş olursun."

Birlikte aşağı indiğimizde kasada ve iki tane masada müşteri olduğunu gördük. 

Beni kendisiyle birlikte kasaya sürüklediğinde O'nu takip ediyordum. "Buyrun efendim." Karşısındaki adam gülümseyip "Bana iki tane çikolatalı cupcake'i paket yapabilir misiniz? Hızlı olursanız sevinirim, acil."

Garson çocuk "Tabiki efendim." dedikten sonra tekrar kolumdan tutup üstünde 'Mutfak' yazan sürgülü kapıdan içeri soktu. 

Elime hızlıca bir önlük tutuşturup konuşmaya başladı. "Al, hemen giy bunu. Tezgahın altındaki dolapta kutular var. İki tane al onlardan. Sonra tam arkandaki bölmeden üstünde 'Çikolatalı Cupcake' yazanlardan iki tane al kutuya koy. Paket yapmayı biliyorsundur zaten."

Kafamı sallayıp hızlıca dediklerini yapmaya başladım. Hiçbir şeyi batırmamaya çalışıyordum.

Paketledikten sonra elimdekilerle O'na doğru döndüm. "Tamam, güzel. Şimdi kasaya git ve bunları poşete koy. Ardından masanın üstünde yazan barkodlardan ürünü bul. Kasadaki okuyucuyla iki tane okut. Ne kadar tutarsa o kadar iste. Hadi."

Derin bir nefes alıp sürgülü kapıyı açtım. Kasanın kenarına asılı olan poşetlerden birini alıp paketleri düzgünce yan yana yerleştirdim. Ardından masanın üstündeki barkodlardan ürünü bulup iki kere okuttuktan sonra yazar kasada çıkan ücreti söyleyerek poşeti müşteriye uzattım. 

Adam parayı verip kolay gelsin dediğinde masada oturan müşterilere yönelen garson çocuk -bir an önce adını öğrensem iyi olacaktı- bana mükemmel işareti yaptı. 

Mutfağa girip O'nu beklemenin doğru olduğunu düşündüğüm için beklemeye başladım. 

Mutfak yeterince genişti. Güzel dizayn edilmişti. Duvarları boğucu bir renge sahip değildi. Işıklandırma da aynı şekilde abartılmamıştı. İçeride büyük bir buzdolabı ve hemen yanında da bir tezgah vardı. Tezgahın üstünde önceden hazırlanmış tatlılar vardı. 

Her şeyin hazırlandığı asıl tezgah ise -şu anda oraya yaslanıyordum- daha büyüktü. Hemen yanında ise bir buz makinesi vardı. Gelen müşterileri görmek için bir pencere konulmuştu ve pek fazla kapalı olmayan bir perde asılmıştı. Kapı ise sürgülüydü ve eski ahşap kapıları andırıyordu. Kafenin kendine ait sıcak bir ortamı vardı. 

Kapının açılmasıyla gözlerimi oraya çevirdim. Garson çocuk gelmişti. "İlk işini hallettin." Gülerek kafamı salladım. Hızlıca hazırladığı içecekleri tepsiye koyup götürdükten sonra tekrar yanıma geldi.

Elindeki defterle kalemi önlüğünün önünde bulunan cebe koyduktan sonra yanındaki çekmeceden bir defter ve kalem çıkarıp bana uzattı. "Bunları ön cebine koy. Bundan sonra birlikte sipariş alacağız. Ve hazırlık da birlikte. A ben Minho bu arada. Lee Minho."

Gülümseyerek ben de karşılık verdim. "Choi Yeonjun." 

Kapının üzerinde bulunan çanın sesini duymamızla mutfaktan çıktık.

Kapının üzerinde bulunan çanın sesini duymamızla mutfaktan çıktık

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu bölümü yazarken PS5 dinliyordum evet. O yüzden siz de dinleyin bence. Ama dikkat edin Yeonjun'un 'so high' dediği yerde ölebilirsiniz. 

Bangtanpink kitabını da yazıyorum bu arada. Onun için de beklemede kalın lütfen. 

Umarım beğenmişsinizdir.

Mutlu kalın.❣

WALLS COULD TALK - yeonbinWhere stories live. Discover now