20

180 20 10
                                    

YEONJUN

"Tamam Minho, teşekkür ederim. İyi çalışmalar." Telefonu kapatıp yatağımın üstüne attım. Saçlarımı geriye atıp şapkamı taktıktan sonra telefonumu alıp odadan çıktım.

Aşağıya indiğimde ilk Beomgyu gördü beni. "Sonunda prensimiz hazırlanabilmiş." Dediğine gülümseyip ben de ayakkabılarımı giymeye başladım.

Şirkete, prova yapmaya gidiyorduk. Dünya turuna hazırlanıyorduk. Ve performans sergileyeceğimiz şarkıların üzerlerinden geçiyorduk. Askılıkta asılı olan araba anahtarına uzandığımda bir el de benimle birlikte uzandı. Soobin. Hemen elini çekti. "Ah, sen kullan istersen."

Ona cevap vermeden evden çıkıp arabaya ilerlemeye başladım. Bu sen kullan anlamına geliyordu. Sadece ikimizin ehliyeti vardı ve bir arabamız vardı. Karışık kullanıyorduk ve hiçbirimiz bundan şikayetçi değildi.

Araba açılınca arkaya binmek için hamle yaptım ama Beomgyu, Taehyun ve Huening Kai buna izin vermediler. Hepsi de arkaya doluşunca bana bir tek ön, Soobin'in yanı, kalmıştı.

El mahkum bir şekilde öne bindim. Bizi barıştırmaya çalışmaları çok belli oluyordu. Soobin'le yaklaşık bir aydır konuşmuyorduk. Bir ay boyunca dinlendiğimiz için kameralar karşısına da çıkmamıştık ve ben de hiçbir şekilde bir muhabbette bulunmamıştım. Öyle ki yüzüne bile bakmıyordum. O benimle konuşmaya çalışıyordu ama cevap vermiyordum.

Konuşmak içimden gelmiyordu. Ama ona bakmayı çok istiyordum. Fakat kendime olan saygımdan ve birazcık kalmış gururumdan, daha çok kırgınlığımdan, bakmıyordum yüzüne.

Soobin'le olan küskünlüğümüz hayatıma da yansımıştı. Doğru düzgün bir şey yemiyordum. Sürekli uyumaya başlamıştım. Tam bir sulu göz olmuştum. Aklıma geldiği her an, bu her zaman demek oluyor, ağlıyordum.

Onsuz gerçekten çok zordu. Ona çok ihtiyacım vardı. Canım sıkıldığında Ona gitmek, bana destek çıkmasını istiyordum. Çok özlüyordum onu. Çok seviyordum. Vazgeçmeye çalışmıştım ama hiçbir işe yaramamıştı.

Kendime çok sinirliydim. Keşke tepkilerimi düzgün gösterseydim. Belki şimdi böyle olmazdık.

Gözümden bir yaşın aktığını fark edince hızlıca sildim. Ve kafamı biraz daha cama çevirdim.

Şirkete geldiğimizde hemen inip içeri girdim. Asansör gelince binip köşeye geçtim. Elime telefonumu alıp onunla oyalandım. Asansör açıldığında çıkıp dans odasına yürümeye başladık.

İçeri girip telefonumu duvarın kenarına bıraktım. Ardından hemen ısınma hareketlerine başladım. Yaklaşık 20 dakika ısındıktan sonra Soobin gidip şarkılarımızın bulunduğu listeyi açtı. "Başlayalım bir an önce. İlk şarkı Sugar Rush Ride. Yerlerinizi alın."

Hepimiz danstaki yerlerimize geçerken İlk şarkının bu olması hoşuma gitmemişti. Çünkü dansın bir kısmında üyelerin dizlerine uzandığım bir bölüm vardı. Ve o kısımda Soobin'in eli bacağımda oluyordu. Bu da şu an iyi bir şey değildi.

Bir buçuk saatin sonunda kendimizi yere attık. Tüm dansları bitirmiştik ama yorgunluktan ölüyorduk. "Eve gidelim." Beomgyu sızlanıp başını Taehyun'un dizine bıraktı. "Bence de." Taehyun cevap verirken küçük bir tebessümle elini Beomgyu'nun saçlarına attı.

Gözlerim bir anda onlarda takılı kaldı. Ne ara bu kadar birbirlerine yakın davranmaya başlamışlardı? Normalde kedi köpek gibilerdi. Son zamanlarda birbirlerine çok farklı davranıyorlardı.

"Evet gidelim." Soobin'in ayaklanmasıyla Huening de kalktı. "Hyung, ben pasta istiyorum."

Hepimiz tatlılığına gülünce Soobin, Huening'in saçlarını karıştırıp cevap verdi. "Tamam alırız."

WALLS COULD TALK - yeonbinWhere stories live. Discover now