san
bugün pazardı.
yatağımda doğrulup oturmadan önce homurdandım, komodinin üzerinden telefonumu aldım ve nihayetinde hazırlanmak için duşa girmeden önce bir süre cihazda dolandım. bu rutin bir şeydi, her pazar sahip olduğum en güzel kıyafetleri giyer, hiç tanımadığım yaşlı ve zengin insanlarla selamlaşırdım.
bir rahibin oğlu olmak asla eğlenceli değildir, herkesin gözü daima üzerinde olur. en ufak bir hatamda, babamın küçük sürtükleri ona mutlaka haber verirlerdi.
onun kıçını yeterince öperlerse onlara bir iyilik yapacağını düşünüyor olsalar da, elbette yanılıyorlardı.
babam çöpten başka bir şey olmayan, iğrenç bir adamdı.
dolabımdan düzgünce katlanmış kıyafetlerimi çıkardım. sanıyorum ne giydiğimi tahmin edebilirsiniz, tabiki sıradan kilise giysileri.
cebimden katlı küçük bir kağıt parçası düştüğünde kaşlarım havaya kalktı, yıkanırken unutulmuş olmalı. kağıdı açtım ve üzerine düzgünce yazılmış telefon numarasına alayla baktım. tabi ya, o kız.
ailem kilisede bana rastgele bir kız ayarlamaya çalışmayı seviyorlardı. keşke zavallı bir kızdansa bir erkeğin adamı olmayı tercih edeceğimi bilselerdi. yine de kadınların güzel olduğunu kabul etmekten zarar gelmez. bunu inkar edemem.
siyah elbiseye gülümseyerek baktım.
"oh, hazırsın." ben merdivenlerden inerken annem atılmıştı. pek iyi bir anne değildi, hak etmediği bir unvandansa ona adıyla hitap etmeyi tercih ederdim.
kadını yalnızca başımı sallayarak onayladım, bu defa babam gazetesinden üstünden tek kaşını kaldırarak bana baktı. "konuş." net bir şekilde söylemişti.
"evet anne, hazırım." konuştum ama hayır, anneme değil babama bakıyordum.
adam yavaşça oturduğu yerden kalkarken onu şimdiden sinirlendirdiğimi belli ediyordu, hafifçe gülümsedim yüzüne karşı.
"çıkalım mı, zamanı geldi?" somi gerginlikle gülerek söylediğinde benzer bir gülümsemeyle onayladım ve ikisinden önce arabaya yöneldim.
ben aşırı süslü aracın arka koltuğuna oturduktan kısa süre sonra ailem de binmişti.
"eski bir dostum kiliseyi ziyaret edecek. bir oğlu var, iyi anlaşacağınızı umuyorum. hayır, iyi anlaşacaksınız." babam, bana bir kez bile bakmadan konuştu.
bunun her şeyden çok bir uyarı olduğunu biliyordum. başımla onayladım ve arabanın camından dışarıyı seyretmeye başladım.
***
cümleleri çevirirken çok yapay duruyormuş gibi hissediyorum amaa,, deniyoruz 💁🏻♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Take me to church [w.s] / türkçe çeviri.
Short Storywooyoung asil ve zarifti, san'ın ise canı sıkılıyordu. ve ikisi kilisede karşılaştılar.