-40-

9.6K 559 895
                                    

Taksiye bindiğimizde başımı omzuna yaslayıp gözlerimi yummuştum. İtiraf ettiğim şey beni rahatlatmıştı ve sanki Asrın'la daha yakın hissetmiştim kendimi. Korkuyordum çünkü güzel şeyler çabuk bozulurdu ve ben belki de bozulmasın diye onunla hemen olmak istemiyor, süründüreceğimi söylüyordum.

Korku iğrenç bir şeydi.

Ama itiraf ettiğim andan beri korkudan daha güçlü duygular beni sarmalamıştı. Aşk mesela.

"Evine mi bırakalım seni yoksa benimle mi kalacaksın?" Asrın'ın dudaklarını saçlarımın arasında hissettiğimde başımı biraz daha omzuna bastırdım ve elimi bacağının üzerine yerleştirdim.

"Iı," diye boğazdan gelen bir ses çıkarttığımda gülmüştü.

"Bunu ne olarak algılamam gerekiyor?"

İlla sesli dile getirmemi istiyordu. "Senin evine gidelim."

Asrın'ın sırıtmasını görmesem de şeytan gibi sırıttığından emindim. Sonuçta gecenin sonunda onun yanındaydım. Tabii ki sırıtacaktı. Şahsen ben de sırıtabilirdim ama göz kapaklarımı aralamaya bile üşeniyordum.

"Sana gecenin sonunda yalnız kalacağımızı söylemiştim," diye mırıldandığında gözlerimi güçlükle aralayıp yüzüne baktım. İki ucu kıvrılmış ve tam da tahmin ettiğim gibi gülümseyen dudakları, hınzırlıkla parlayan mavi gözleri ve hafif çatık kaşlarıyla ciddi anlamda beni yerle bir edecek kadar yakışıklıydı.

"Üf tamam ya. Sözümün eri değilim işte ben ne yapayım? Sen varken inatçılığım bir yerde bitiyor! Bütün suç senin. Hepsi senin yüzünden!"

Asrın dudaklarını ıslattı. Şimdi fark etmiştim ki dudakları rujumun rengini aldığı için daha kırmızıydı.

"Hepsi benim sayemde," diye beni düzelttiğinde başımı tekrar omzuna yasladım. Orası öyledi. Tabii sadece onun sayesinde değil, benim sayemdeydi ama şu an bunu tartışacak kadar ayık değildim. Çok konuşmak istesem dahi yorgunluktan dudaklarımı aralayamıyordum.

Tabii ki bu sadece birkaç dakikalık bir sessizlikti çünkü İdil Özer yani ben susabilecek biri değildim.

"Sınavdan tam puan almazsam ciddi ciddi bana öğretmeyecek misin?" Başımı kaldırıp tekrardan yüzüne baktım. Taksiye bindiği için olsa gerek daha gergindi ve resmen şoföre yavaş gitmesini söylemişti. Her ne kadar benimle konuşsa da gözleri bir şoförde bir de yoldaydı. Bu sefer arabaya bindiğimde kemerimi direkt o takmıştı.

Asrın'ın bir gecede bütün bu paranoyaklığını atmasını beklemiyordum ama yine de benim için bir seviye atlamıştı.

"Bazı prensipler değişmez. Hâlâ tam puan alacağından eminim."

"Ama ben emin değilim çünkü sınavda dikkatim dağılabilir ve süre de çok az. Ya kafam karışır ve birkaç soruyu yanlış yaparsam? Bana kıyak geçemez misin cidden? Yazık değil mi bana? Zaten teorik derslerde de çok kötü davrandın bana."

Asrın bakışlarını şoförden alıp bana çevirdi. "Aşk başka iş başka. Benden bu konuda tolerans bekleme. Sana bir hoca nasıl davranması gerekirse öyle davranıyorum."

Kaşlarımı çatıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Yazıklar olsun be! Ben sana saçımı süpürge ettim yine yaranamadım. Bari 85 puana indir insafsız adam! Ama yok, sen indirmezsin asla! Beni düşünen var mı? Asla yok! Neyse, o sınavdan sonra görüşürüz hoca bozuntusu."

Başımı diğer tarafa çevirip hızla geçip giden evleri izlemeye başladığımda dakikalardır sessizliğini koruyan şoför abi konuştu. "Kulak misafiri oldum da ne hocasınız abim? Siz arabaya binince sevgili sandım da..."

Ehliyet Kursu | TEXTINGWhere stories live. Discover now