chapter 3

8 7 0
                                    


  "Hyung.."diye sesizce seslendi Kunhang yan tarafta alt ranzada uzanan Ten'in yanına sokularak. Genelde hiçbir kimse ile ilişkisinde ilk teması başlatan o olmazdı ama şuan Ten büyük kapşonlusunun içinde yorganı kucağına çekmişken çok sıcak ve yumuş yumuş görünüyordu; Kunhang'ın da sadece küçük bir sarılmaya ihtiyacı vardı. 

"Aşık olduğunu nasıl anlarsın?"

Ten, Kunkang'ın yanına rahatça yerleşebilmesi için aralarındaki battaniyeyi kenara doğru çekti. Kunkang'ın yanına yaklaşmasını işaret eder şekilde kenara kaydıktan sonra kolunu beline doladı.  "Nasıl anlamazsın asıl?" diye şaşkın ve monoton bir ses tonuyla karşılık verdi.

Kunkang başını kaldırıp ona bakmaya başlamıştı.  "Ben ciddiyim."

"Ben de ciddiyim." diye homurdandı Ten. Kunkang'ı tutuşunu sıkılaştırmıştı, sırtının altından belini sararak uzattığı kolu karnının üzerindeydi Kunkang'ın. Kolu Kunkang'ın ağırlığının altında kalsa da gayet rahat hissediyordu.  "Eğer birine aşıksan, bunu sorgulamana gerek yok. Sadece öyledir yani aşıksındır. 'Onu seviyor muyum,' diye düşünemezsin. Aşkın belkilere ayıracak zamanı yoktur Kunhang ."

Ten'in söylediklerini onaylayarak mırıldanıyordu. Dejun'a karşı duygularından emin olmadığından değildi zaten, ne istediğini biliyordu, kalbi asla farklı bir şekilde hissetmemişti. Şimdi ise Ten'in ağzından da bunları bir onay niteliğinde duymak hoşuna gitmişti.

Ten gözlerini Kunhang'a dikmiş onu süzerken bir yandan da omzuyla onu dürtmeye çalışıyordu.  "Bu sorduğun şuan da hoşlandığın biri hakkında mı?"

Kunhang başını sallamıştı. Artık bu konuda yalan söylemek istemiyordu, özellikle de Ten'e. "Evet."

"Kim olduğunu söylemek ister misin?"

"Önce ona söylemem lazım, ondan önce olmaz."

Ten, Kunhang'ın itirafı eşliğinde öyle yumuşak gülümsüyordu ki Kunhang'ın kalbinin hassas bölgelerine ağrılar giriyor gibiydi. Ten, Kunhang'ın ona güvenip onunla paylaştığı şeylerin verdiği sevinçle genç adamın belini daha kavramıştı. "Tamamdır, sorun yok! Seninle gurur duyuyorum."

Ten'in Kunhang'a onunla gurur duyduğunu söylemesi o an Kunhang için bir çok şeyi ifade ediyordu. Onunla gurur duyuyor olması, Kunhang'ın derin bir nefes alıp bir süreliğine rahatça var olması için yeterliydi.
Şimdi ise gözlerini kapatmıştı, başını Ten'in yattığı tarafa doğru döndürmüştü, dümdüz yatış pozisyonundan daha çok kıvrılır bir hale gelmişti, yüzünü ise Ten'in kapüşonlusunun içine gömmüştü. Arkadaşları hakkında düşünüyordu, ona ne kadar değer verdiklerini biliyordu ve her fırsatta hatırlıyordu. Ne olursa olsun, onunla ilgilenen insanlar vardı. Her şey ona bunu hatırlatıyordu.
Ve bir de arkadaş kategorisi ile bağı olan ama aynı zamanda tamamıyla farklı bir kategoriye giren Dejun'u düşünüyordu. Dejun aklına geldikçe midesindeki kelebekler her seferinde daha güçlü bir şekilde kanatlanıyordu.

Elini ağzına götürüp örtmeye fırsatı kalmadan kısa ve hızlıca esnemişti. Ten'le göz göze gelince yüzünü biraz daha hoodiesine gömmeye çalışmıştı. Ten ise uykulu Kunhang'ı izlerken hafifçe kıkırdıyordu.

"Yorgun olmalısın." diye diretmişti Ten.

Kunhang ise mırıldanarak başını sallamıştı bir onay niteliğinde.

"Pekala.." Ten, Kunhang ile omuzları arasındaki boşluktan yararlanıp kolunu onun sırtının altından yavaşça uzaklaştırmıştı.  "Uykun var ya da yok, burada uyuyamazsın. İki kişinin rahat edebileceği kadar geniş bir yer değil burası, koca bebek."

your ivy grows and now i'm covered in you + xiaoderyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin