17.Bölüm

2.5K 97 53
                                    

Merhabalar, yeni bölümümüz geldi. Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayalım lütfen. Tek bir sahici yorum bile yapsanız benim gözümde çok değerli bir konumda olursunuz, söylemiş olayım. :)

Daha fazla bu tarz afişler görmek istiyorsanız eğer, instagram hesabıma davetlisiniz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Daha fazla bu tarz afişler görmek istiyorsanız eğer, instagram hesabıma davetlisiniz. Ig: zynp.edits

Oy sınırı: 25, Yorum sınırı: 20 (Tamamlanmadan yeni bölüm gelmeyecektir, bilginize. Umarım kısa bir süre içerisinde aşılır, fazla değil zaten.)

Keyifli okumalar dilerim!

🔥

"Kafasını dağıtacakmış!" diye söylendim yüksek sesle. "Kendini içinden çıkamayacağın bir kuyuya doğru sürüklüyorsun Yiğit, ama ben o kuyuya düşmene izin vermeyeceğim. Hiçbir zaman buna izin vermeyeceğim. Her mutlu olduğunda bir anda aklına geçmişinin gelmesini ve yüzündeki gülümsemenin solmasını istemiyorum. Artık buna bir dur demen gerek!"

Odama çıkıp üzerimi değiştirdim fakat yine dışarıda giyilebilecek bir kıyafet giydim çünkü adamlarına Yiğit'in nereye gittiğini soracak ve ben de oraya gidecektim. "Kafa dağıtmak" diye kast ettiği şeyin ne demek olduğunu az çok anlamıştım çünkü.

Dışarı çıkıp bahçe kapısına doğru yürüdüm. Adamlardan birine sordum. "Yiğit nereye gitti?"

Adam bana kuşkuyla baktı.

"Sevgilisiyim ben onun, nereye gittiğini söyle hemen!" Evet, emir de vermeye başlamıştım an itibariyle. Yapacak bir şey yok, bu adamdan laf alabilmem için 'sevgilisiyim' demek zorundaydım -ki zaten öyle sayılırdım.

"Yiğit abi beni uyardı, sorarsa söyleme dedi." Sinirle ofladım ve "Bir bu eksikti." diye mırıldandım. Tamam, o zaman ben de biraz daha sert olurum.

"Onun emrine uyuyorsun ama benimkine uymuyorsun, öyle mi? Çabuk söyle nereye gittiğini! Yoksa sana akla hayale gelmeyecek şeyler yaparım!" Adamın yüz ifadesinde korkmaktan çok sıkılmış gibi bir ifade vardı.

"Benden duyduğunu söylemeyeceğine söz verirsen söylerim." Niye söyleyeyim ki?

"Söylemem," Birkaç saniye durup düşündü. "Haydi, söyle artık!" Bir an önce gitmek istiyordum yanına.

"Siz şu arabaya binin, adamlar götürsün sizi gittiği yere." Neden hâlâ sanki Demir, babam ve Korhan ortalıktaymış gibi onun adamları olmadan dışarı çıkamıyordum? Bu çok saçmaydı.

Belki de kendi düşmanları beni onun sevgilisi zannedip kaçırırlar ya da bana zarar verirler diyedir...

"Tamam, peki." Adamın söylediği arabanın arka koltuğuna bindim ve kapıyı kapattım. Başka bir adam şoför koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. Dikiz aynasından bana tuhaf tuhaf bakışlar atmaya başlayınca rahatsız oldum.

Tutkunun Pençesinde | +18 (Mafya)Where stories live. Discover now