Final

103 12 8
                                    

Son bölüm, keyifli okumalar.

İntikam soğuk yenir diyen herkes yalan söylemişti. İntikam insanı yakardı. Hem alanı hem de alınanı yakardı. Bir gece ansızın içime düşen intikam ateşi ilk önce beni yakmıştı ve ben sonra kendi tutuştuğum ateşle onları yakmıştım. Yanarken kazanılmazdı ama ben kazanmıştım. Bu sefer kaybetmeyecektim ama ondan önce kaybedişlerimin intikamını almam gerekiyordu.

Bir evin önündeydik. Bahçe de durmuş evin dışına bakıyorduk. Dışarıdan bakan buraya ihtişamlı derdi ama şu an sadece korkutucu duruyordu. Biz en arkadaydık, önümüzden hemşireler, onların önünde polisler vardı. Polis arabalarının kırmızı mavi ışıkları yüzüme vuruyordu. Gergin değildim, hiç olmadığım kadar rahattım. Yanımda duran beden bunun en büyük etkiniydi.

Yapılan anonsları dinliyordum, gözlerimi bir saniyeliğine bile dış kapıdan çekmiyordum. Kazandığımı görmenin her saniyesini doya doya yaşamak istiyordum.

Dışarı çıkacaktı ve ben bunu izleyecektim.

Öfkeyle kendini kilitlediği odası diğer geceler onu korusa da bu gece koruyamayacaktı. Evinin duvarları bu sefer ona koruma değil mezar olacaktı. Zamanında benim başıma yıkılan ev bu sefer onun başına yıkılacaktı.

Bir anons daha yapıldı.
Yine dışarı çıkmadı, evin kapısı yine açılmadı.

Hadi, dedim içimden çık dışarı.

Telefonum titrediğinde hızlıca ona baktım.

Doruk: Kazanamayacaksın, istediğini sana vermeyeceğim.

Etrafıma bakmam üç saniye, kazandığımı net olarak kavramam dört saniye sürdü. Beşinci saniye de yazmaya başladım.

Almila: Etrafına bak, camdan dışarıyı izle Doruk. Kimse yok artık yanında, polisler bekliyor aşağıda seni. Doktorlar burada, seni götürmek için. Kaybettin, daha fazla çabalama buradan geri dönüş yok.

Almila: Çok dışarı, bu gerçek bir kaybediş.

Telefonu yere doğru indirdiğimde onun odasının camına doğru baktım. Perdenin arkasında bir beden duruyordu. Belli olmasa da göz göze geldiğimizi hissettim. Dudaklarımda bir tebessüm belirdi. Belime dolanan el gülümsememi büyüttü.

Kazanmıştım.
Bu gece ne olursa olsun ben kazanmıştım.

Kazanmam gereken bir savaşta ilk önce yenilmiş, ardından bambaşka bir kıza dönüşerek savaşmaya tekrar başlamıştım. Bu benim şansım olmuştu ve ikinci şans bana bir çok şey vermişti.

Uraz'ı vermişti, yeni bir başlangıç hakkı vermişti.

Eski hayatımda, İngiltere'ye gittiğim gün yeni bir hayata başladığımı sanmıştım ama anlıyordum ki ben sadece üzerini beyaz bir örtüyle örtmüştüm geçmişin.

Yeni bir hayata başlamam için geçmişimi yıkmam ve üzerine basıp geçmem gerekiyordu.

İlk önce geçmişinin altında kalan kızın elinden tutmuş ve ona geleceğindeki umudu göstermiştim. Ardından geçmişini enkaz altında bırakanları enkaz altına getirmiştim. Bu adım da hayatıma planlı olarak birini almıştım ve o yaptığım bütün planlarımı derbeder yapmıştı. Uraz, beklenmeyen ama başıma gelen en güzel hediyeydi.

Uraz Kaygın yeni hayatımın en güzel noktasıydı.

Bitişteydim artık. Son adımımın bana getireceği kazancı bekliyordum heyecanla. Doruk, evin içinden çıkacak ve kazancımı herkesin gözüne serecekti. Sermese bile ben ve o kazandığımızı hep bilecektim. Bu benim için yeterliydi.

"İçeriye giriyoruz." diye bağırdı gür sesli polislerden biri.

Merakla onları izlemeye başladım. Polisler içeriye doğru bir adım attıkları an telefonum bir kez daha titredi. Bu sefer telefonu yüzümün hizasına yavaş yavaş getirdim.

Doruk: Ben her zaman bir çıkış yolu bulurum.

Saniyeler sonra kulağıma dolan silah sesiyle irkildiğimde Gülben teyzenin acı çığlığı doldu kulağıma. Hissetmediğim acıma içime doldu. O her zaman bir çıkış yolu bulmuştu ve her zaman olduğu gibi yine kolay yolu seçmişti.

Belimdeki kol sıkılaştı. Beyaz malikane ilk önce bir sur oldu, ardından hapishaneye döndü ve ardından mezar oldu bir kişiye. Hepsini gördüm ve bazılarına neden oldum. Buna rağmen ağlamadım, sadece acıdım o kişiye.

"Her şey bitti." diye fısıldadı Uraz kulağıma, güven sesle.

"Her şey bitti." dedim, ona bakıp gülümseyerek. "Yeniden başlamak için..."

Bana gülümsedi. Belimdeki elini çekip elimi tuttu ve beni arabasına doğru götürdü. Evin içine dalan doktorları ve polisleri geride bırakırken kulağıma dolan tek bir ses oldu: "Ölmüş." 

Da da da, bir hikayenin daha sonundan merhaba. İspin, benim için kısa ama güzel kurgulardan biriydi. On altı yaşında kurgulamıştım ama sürekli değiştirdiğim için asla yayınlamamıştım.

En son hali bu, daha fazla değişmeyecek.

İspin, hikayesi buraya kadardı.

Buraya kadar gelip bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim, yeni bir hikaye de görüşmek üzere.

Sizi seviyorum, sağlıcakla kalın.

ispin / Yarı TextingWhere stories live. Discover now