Hava

5K 408 88
                                    

Şifacılar ormana girmeden önce kimera üzerimden çekilince yardım eden kişiye baktım.

Elinde koca bir taş olan kıvırcık saçlı bir erkekti. Taş ile kimeranın kafasına vurmuştu.

Elini bana uzatınca elini tuttum ve zorlanarak ayağa kalktım.

"Isırdı mı?" diye sorunca bacağımı gösterdim.

Su elementinden olanlar dışarıdan ağaçta çıkan yangını söndürürken bana yardım eden adam, ağaç kenarında bulunan bitkilerden kopardı.

Bitkiden şeffaf bir sıvı akarken önümde eğildi ve sıvıyı bacağıma sürdü.

Acı, yüzümü buruşturmama sebep olurken "Şifalı ottur, yardımı dokunur." dedi.

El bileğinde aksesuar olarak bağladığı fuları bacağıma bağladıktan sonra "Elementler tükenmeden gitsem iyi olacak. Sen de kimera uyanmadan buradan uzaklaş bence." dedi.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim." dedikten sonra giderken arkasından "İsmin ne?" diye bağırdım.

"Gökbay, hanımefendi."

Benim ismimi söylememe izin vermeden gittiğinde derin bir nefes aldım.

Bir taş bulmalıyım.

Artık hangi element olduğu bile umurumda değildi. Sadece bu ormandan elementsiz çıkmak istemiyordum.

Topallanarak geri ormana doğru girerken gözüm element taşı arıyordu.

Uzun bir arayıştan sonra bir mantarın altında parıldayan hava elementinin taşını gördüm.

Taşa yaklaştım.

Hiçbir şey hissetmiyordum.

Taşa ait miydim?

Bilmiyorum.

"Sadece son bir taş kaldı! Son taştan sonra yarışımız bitiyor!" diye anons yapıldığında duraksadım.

Başka şansım yoktu.

Hava elementinin taşını elime aldıktan sonra "Ben Alçin. Hava elementine her daim saygı duyacağıma ve en iyi şekilde temsil edeceğime yemin ederim." dedim.

Taşın büyüsü tüm vücudumu sararken Uraz Bey, "Tüm taşlar sahibini buldu!" diye bağırdı.

Element taşlarını bulamayan yaşıtlarımızın hüzün dolu seslerini duyarken ormanın çıkışına doğru yürümeye başladım.

Gökbay'ın bacağıma sürdüğü sıvı sayesinde acım azalmıştı.

Ormandan çıktığımda aileme doğru yürüyordum ki beni gören Oflaz hızla yanıma geldi ve sıkıca bana sarıldı.

"Salak! Sana bir şey oldu diye çok korktum! Bir daha böyle bir şey yaparsan seni öldürürüm."

Korktuğu her halinden belliydi.

Kollarımı ona sardıktan sonra "İyiyim ben." dedim.

Kaşlarını çatarak bana baktı ve "Seni çekmişler, görüntüleri izledim! Az daha ölecekmişsin!" dedi.

Gülümseyerek ona baktım.

"Ama ölmedim. Sakinleş."

"Seni seviyorum kardeşim." dediğinde "Ben de seni seviyorum." dedim.

Çekinerek, "Element sahibi olabildin mi?" diye sorunca "Oldum." dedim.

"Bu harika! Ben de toprak elementini almayı başardım. Hangi elemente aitmişsin?" diye sordu.

"Hava elementinin taşı son kalan taştı ve ben de onu aldım. Ona aitmişim gibi hissetmedim, aslında hiçbir şey hissetmedim. Yine de taşsız ormandan çıkmak istemedim."

Oflaz, "Alçin ya hava elementine ait değilsen?" diye sordu.

Onun da benim gibi morali bozulmuştu.

"Eğer ait değilsem birazdan belirtiler çıkar. Başkasına elementimi devrederim." dedim.

"Umarım hava elementine aitsindir." dediğinde "Umarım." diye fısıldadım.

Annem ve babam yanımıza geldiğinde annem, "Senin için çok korktuk!" dedi.

Halen daha yüreği ağzında atıyordu.

"Üzgünüm anne, sizi korkutmak istemezdim." dedim.

Annem, klasik bir ev hanımıydı. O da babam gibi element sahibi olamamıştı. Bu yüzden benim element sahibi olmam onlar için daha da önemliydi.

"Element sahibi oldun mu?" diye soran babama elimdeki hava elementinin taşını gösterdim.

Annem, "Çok mutlu olduk kızım. Sen de element sahibi olamayacaksın diye korkmuştuk." dediğinde tebessüm ettim.

Sevilay Hanım, "Tüm velileri ve gazetecileri toplanma alanının dışına alabilir miyiz? Yarışmacılara konuşma yapılacak!" dediğinde babam, "Biz seni dışarıda bekliyoruz." dedi.

"Tamam." dedim.

Element sahibi olsam bile içim hiç rahat değildi.

Güneş Parlarken Where stories live. Discover now