29. Bölüm (Meslek)

5.8K 268 51
                                    

SerraNur88 bitanem bu bölümü sana ithaf ediyorum. :) Iyi okumalar...

~Kerim'in ağzından~
"Kerim Bey artık gitsek iyi olur. Tuana Hanım'da sınava çoktan başlamıştır zaten. Ayrıca Esma teyzede burda. Endişe etmenize gerek yok çünkü, çevremiz, adamlarımızla dolu" dedi Cemal.

"Tuana sınavdan çıkıp arabaya binene kadar hiç bir yere gitmiyoruz" dedim Tuana'nın sınava girdiği liseye dikmiş olduğum gözlerimi çekmeden.

"Ama Kerim Bey, bu gün Almina Hanım ile beraber tedaviniz vardı ve yarım saat sonra başlamanız gerekiyor. Sınav 2 saat 40 dakika sürüyor ve beklerseniz geç kalacaksınız" dedi Cemal sıkıntı içinde. Sonuçta işin ucunda babama hesap verebilirdi.

"Hiç bir yere gitmiyoruz dedim Cemal. Konu kapanmıştır" dedim kararlı bir şekilde.

"Peki efendim" dedi ve biraz geriye çekilip sağ tarafımda yerini aldı.

Ilk geldiği günden beri ona hiç huzur vermeyip, ders çalışmasına da engel olmuştum. O, bunca şeye rağmen yine de pes etmeyip azimle çalıştı. Hem evdeki işleri yaptı, hem benim eziyetlerime göğüs gerdi hemde derslerine odaklanmaya çalıştı. Onun bu azmine hayret etsemde hayran da kaldım. O, benim gibi değildi. Zorluklar karşısında pes etmedi ve amacına ulaşmak için canla başla çalıştı.

Ve şimdi, emeklerinin karşılığını almasına çok az kalmışken ve desteğe ihtiyacı varken onu yalnız bırakmam. O, bu stresi atlatana kadar hiç bir yere gidemem. Almina'nın da tedavinin de canı cehenneme. Ikiside şu an umrumda bile değildi.

"Hiç bir şey yemediniz. Buyrun, afiyet olsun" dedi Cemal. Bir tepsiyle beraber, sıcak bir bardak çay ve bir kaç tane de taze simit uzatmıştı. Önce tepsiye sonra da Cemal'e baktıktan sonra hafifçe tebessüm ettim.

Bu adamı, kendimi bildim bileli tanıyorum ve seviyorum. En sadık ve güvenilir adamımızdır. Ama yine de fazla samimi olmaz ve disiplini de elden bırakmazdım. Ancak bu tabuyu bu gün için yıkabilirdim.

"Eyvallah" dedim ve devam ettim.

"Ayrıca arabadan bir tabure, kafeden de bir bardak çay al ve gel. Yalnız bir şeyler yemeği sevmem. Hem sende hiç bir şey yemedin" dedim tepsiyi aldıktan sonra.

"Peki efendim" dedi ve gitti. Aradan 5-10 dakika geçtikten sonra yanımdaki hareketlenmeden, Cemal'in geldiğini anladım.

"Hadi afiyet olsun" dedim ve gözlerimi karşımda duran liseden ayırmadan önümdekileri yedim.

Peki ya sonra? Sonra ne olacak diye düşündüm kendi kendime. Bu sınavdan, gayet iyi bir puan alıp, güzel bir üniversiteye gidebileceğine emindim. Böyle olunca o gidecekti...

Başka bir şehre belki. Belki de başka bir ülkeye... Yani illaki gidecekti bir şekilde. Peki ya ben ne yapacağım o zaman? Öylece gidişini mi izleyecektim? Farklı kişilerle, yeni bir hayata başlamasına seyirci mi kalacaktım sadece? Belki de hayatına başka biri girecek.

Başka biri...

Bu düşünce beynime bir ok gibi saplandı. Tüm bedenim kasıldı bir anda. Tuana'nın hayatında 'başka birini' düşünmek bile beni çileden çıkarmaya yetti. Böyle bir şey olmasına asla göz yummazdım. Hem bunları düşünmek için az da olsa bir zamanım vardı. Zamanın ve hayatın bize neler vereceğini bilemezdim. Belki de her şey düşündüğümün tam tersi, olumlu bir yönde gelişirdi. Bu sebeple de kafamdaki bu düşünceleri bir süreliğine rafa kaldırdım.

BEDELМесто, где живут истории. Откройте их для себя