Final

165 11 0
                                    

Bir kaç yıl sonra

Okuluma gidiyorum. Kendimi bulduğum okuluma gidiyorum. Kendimi severek, kendimin farkına vararak gidiyorum bu sefer. Bana inanan ve güvenen öğretmenlerimin güvenini boşa çıkarmadığım için ayakta dimdik duruyorum. Eski, korkak bakışlarımdan eser kalmadan hem de.

Arada geçen koca zaman diliminde lisenin yeri bambaşka oluyormuş, bunu anlamıştım. Özkan haklıymış. O benden daha fazla şey biliyormuş. Cidden iyi olanlar üzülmeye mahkumlarmış. Ama artık ona benziyorum. Kalbini iyiliğe kapatan bir küçük kız çocuğu olarak hayata kaldığı yerden çelme takıyorum.

Eskisi kadar bedenim iri değil. Ama zayıf da değil. İstediğim gibi. Burnuma yapılan küçük bir estetik dokunuş ile yüzüme uyan bir buruna sahiptim. Bu arada Özkan'ın dediği gibi çok mutlu bir hayata sahip olmuştum. Başarılar,dostluklar, mutluluklar, kahkahaların havada uçuştuğu yıllarım acı dolu geçen günlerimi bana buruk bir tebessüme dönüştürmeyi başarmıştı. Özkan'dan sonra aşkla da tekrardan tanışmıştım. Ama sonucu hüsran olarak bitmişti. Güzel anılara karışan yaralara yine gülümsemekten vazgeçmedim.

Annem ve babam ayrılmaya karar verdiler. Babam hapishaneye gönderildi. Annem yeni tertemiz bir hayata başladı. Kardeşim ne kadar babasına düşkün olsa da yaptığı şeylerden dolayı babamı unutmaya karar verip kendine yeni bir yol çizmişti. Yaşadığımız kötü şeyler yerini buruk bir mutluluğa bıraktı. Ben de çok istediğim bölümü kazandım.

Hukuk

Elimden geldiğince iyi bir öğrenci olmak için yıllarca çalışmıştım. Hala daha devam ediyordum. Ama iyi bir insan olmayı biraz ertelemek zorunda kalmıştım. Yorulmuştum. Ama ayağa kalkmayı da başarmıştım. Dualarım sonunda kabul olmuştu. Kısacası her şey geçmişti. Geçmek zorunda bırakılmıştı. Yıllar önce ailemi sonra hayatımı değiştirmişti.

Kapıyı çaldım. Gözlerimin dolmasına engel olmak istemedim. Zamanın çabuk geçtiğini onunla ilk kez göz göze geldiğimiz masaya baktığımda anladım. Unutmuştum ben onu. Ah hadi ama! Bu olmamalıydı. Herkesi mağlup eden kalbim ona yenilmemeliydi. Hem de onu görmeden. Düşüncelerimi kafamdan sildim. Eskiye nazaran daha iyiydim bu konuda. Müdürün odasına girdiğimde odayı inceledim. Yıllar geçse de her şey yerli yerindeydi.

Değişen bir şey yoktu. Ben dışında, hayatım dışında... Kimlerin burada bulunduğunu göz gezdirirken bir çift kahverengi göz ile denkleştik. Bu Özkan'dı.

Onun burada olması, istemediğim hisleri beraberinde getirirken o hiç bir şeyden habersiz yaşıyordu. Bir an yakasına yapışıp hala o kızı seviyor musun, sevginin kıymetini biliyor mu? Diye sorular sormak geçti. Ama görünüşe göre onun aşkı karşılıksız kalmıştı ya da susarak yaşamayı tercih etmişti.

"Gül kızım, hukuk kazanmak için çok çabaladı. Ve kazandı. Okulumuzun gurur kaynağı."

Eliyle oturmam için bana işaret verdiğinde her zaman ki tebessümümü gönderdim. Hakan hoca, ne zaman olursa olsun bana nasıl olduğumu, harçlığım olup olmadığını, kaynak kitaba ihtiyacım olup olmadığını sorduğunda ona aynı tebessümle karşılık verirdim. Hakan hoca, okumak isteyeni okutan gönüllü bir müdürdü. Okulumuz köy merkezine yakın bir yerde olması bazı insanlar tarafından küçümsenmesine yol açmıştı. Okulumuzu küçük gören bazı şehir okullarına karşı hala adımızdan sıkça bahsettiriyorduk.

Biz, bu okulun çalışkan gençleri her birimiz ayrı başarılarla, farklı sesler ortaya koymuştuk. Hakan hoca, Özkan'a baktı. Hakan hoca'nın verdiği cesaretle ben de baktım. Yine göz göze geldik. Gözleri eskisi kadar yorgun değildi. Ama mutlu da değildi. Buruk bir matem kokuyordu matematik canavarının gözleri. Evet o kafamda, matematik canavarı olarak yer edinmişt.

ukde (texting)Where stories live. Discover now