Bölüm 4 - Hatıra

1K 188 185
                                    

Kelime sayımız: 1129

----------

''Ona başka ne derdin?''

Chan'ın bu sorusu Minho'nun kulüpte geçen günü boyunca düşündüğü tek şey olmuştu.

Minho ona en ufak şekilde bile genci hatırlatan bir şey gördüğünde neredeyse 1 sene önce aralarında geçen son konuşma aklında bozuk bir plak gibi dönmeye başlıyordu.

Artık elinde kalan tek şey buydu. Jisung'un Minho'ya ona neden sadece 1 tane 'oyuncağın' yetmiyor olması sorusu.

Ama Jisung hiçbir zaman bir oyuncak olmamıştı. Tek sorun Minho'nun bunu kelimelere dökememesiydi.

Gençken bu konuda ona yardım etmesi için hep Namjoon'a güvenmişti, çünkü o zamanlardan beri duygularına hiçbir şekilde anlam verememişti.

Jisung onun gözünde hiçbir zaman bir çeşit oyuncak olmamış olsa bile gencin buna inanmadığı belliydi ve Minho bunu düzeltmek için hiçbir şey yapamamıştı.

Şu anda ise kulüp sahibinin istediği tek şey zamanı geri alıp gencin yanıldığını yüzüne söylemekti. O gün Jisung'u kolundan tutup onu karşısına almalı ve her şeyi düzgünce anlatmış olmalıydı, boynundaki izin anlamı da buna dahil olarak.

Ama artık çok geçti ve bundan sonra hep de çok geç olacaktı, çünkü bilim nereye gelirse gelsin ölüleri hayata döndürmek hiçbir şekilde mümkün olmayacaktı.

''Jisung bekle! Buna kızıp gitme''

Ona 'Bekle, açıklayabilirim' yada 'Üzgünüm, bir hata ettim ve bir daha asla olmaz' dememişti.

Bunlar yerine saçma bir şekilde gence kızmıştı, boynunda görülen bir izden dolayı onu kıskanma hakkının olmadığını göstermişti.

Bunlar yerine 'hey, ben şu anda senin ne hissettiğini umursamayacak kadar duygusuz herifin tekiyim' demişti. Jisung'a resmen acı çekmeye hakkının olmadığını söylemişti.

Sorun da buydu. Birinin canının yanıp yanmayacağına kendisi karar veremezdi ve o anda tam da bunu yapmıştı. Acıyı çeken kişi Jisung olmasına rağmen bu kararı onun yerine vermeye çalışmıştı.

Ona ciddi şekilde buna kızmaya veya alınmaya hakkının olmadığını söylemişti ve bu genci çok daha kötü etmişti.

Minho o anda bunu takmamıştı, umurunda değildi. En azından Jisung'un patronunun bunu 'umursamadığına inandırmıştı'.

Ama aslında umurundaydı.

Ama artık çok geçti.

Büyük adamın evindeki barın üstündeki yeşil dijital saat ona resmen musallat olmuştu. Kafasının üstünde sürekli olarak yanıp sönerek saati gösteriyordu, bu da Minho'nun uyuyamadığının bir göstergesiydi. Artık hiç uyuyamıyordu.

Aslında Minho artık alışkın olduğu şeylerin çoğunu yapamıyordu.

Gece 12.30dan 2ye kadar sahneye bakamıyordu, o saatler bir zamanlar Jisung'a aitti. Arka odada otururken yanında başka bir sandalye tutamıyordu çünkü bir zamanlar orada Jisung vardı. Arka odadaki mini barın üçüncü koltuğuna bakamıyordu bile, çünkü Jisung bir zamanlar hep oraya otururdu.

Kim bilir, Jisung belki bir gün onu ziyarete gelirdi. Her zaman hak ettiği melekliğe erişmiş halde, bembeyaz kıyafetler ve unutulmayan bebek suratıyla.

Yada belki bu olmazdı çünkü Minho genci en berbat şekilde lanetleyip onu cehennemin derinliklerine göndermiş olabilirdi.

Minho'nun düşüncelerini yavaşlatabilen tek şey sürekli olarak alkol tüketiyor olmasıydı. Neredeyse 1 senedir her gün devamlı içtiği için her hafta stokları yenilemesi gerekiyordu.

Daddy'nin Küçük Canavarı 2 -MinSung-Where stories live. Discover now