ʙᴀʏᴀɴ ɴᴀɴᴇ'ɴɪɴ ʏᴇᴛɪᴍʜᴀɴᴇꜱɪ

182 14 8
                                    

Soğuk,taş duvarlarına sessizlik çökmüş,öksüz,yetim veya istenmeyen çocukların kaldığı uğursuz bir yapıdan başka bir şey değildi bu.

Bayan Nane'nin Yetimhanesi.

Kaç yılında kurulduğu bilinmeyen,tam olarak kim tarafından da kurulduğu bilinmeyen,adında Bayan Nane geçse bile,şuan Bayan Habeşistan tarafından yönetilen kırık dökük bir malikaneydi bu.

Bakımsız ranzaları,tadı olmayan yemekleri ile bilinirdi.Çevresindeki yetimhanelere göre daha kötü bir şöhreti vardı.

Doğu Türkistan adlı,saçları dipsiz bir okyanusu andıran,gözleri inci beyazı bir kız ise daha çok küçükken buraya yollanmıştı.

Hayatını burada geçirmiş,geçmişini,nereden geldiğini bilmeden buralarda yaşamıştı.

Şimdi ise,kendisi için ayrılan yatakta oturuyordu,elindeki deftere ve kurşun askerlere iç çekerek bakıyordu.

Elinde sımsıkı tuttuğu defter,deri,eski püskü bir şeydi.

Ne kadar yıpranmış olsa bile çocuk için çok önemliydi o.

Bu şey,3 ay önce Osmanlı tarafından ona hediye edilmişti,Osmanlı ona mutlulukla bunu vermiş,daha önce hiç görmediği Türkiye adlı Kuzenine ait bir şey olduğunu söylemişti.

Bu defteri verdikten sonra ise kıza sımsıkı sarılmış,gücü olduğu anda onu buradan çıkaracağı konusunda yemin etmişti.

"Baba sözü mü?"Demişti Doğu Türkistan o zamanlar.

O anda Osmanlı ise sırıtmıştı ve kızın babası olmadığını bile bile;

"Baba sözü."Demişti.

Fakat bundan sonra her hafta uğrayan Osmanlı,3 aydır gelmemiş,zavallı kızın kafasında belki de hiç cevaplanamayacak soru işaretleri bırakmıştı.

Kız ise o günden beri doğru düzgün konuşmamıştı bile,zaten konuşmayı pek sevmezdi,lakin bu olaydan sonra direk kesmişti.

Ne kadar endişesi olsa bile hala içinde ufak bir umut birikintisi vardı ama.

Bir gün Osmanlı çıkıp gelecek,onu hiç görmediği kardeşlerinin,kuzenlerinin yanına götürecekti,inanıyordu.

Kız derin derin düşünürken,içeriye birisi daldı,ağır halka küpeler takmış,renkli kıyafetli bir kadındı bu kişi.

"Habeşistan Teyze!"Dedi Türkistan ve kadına sarıldı.

Kadın ise çocuğun saçlarını okşamakla yetindi ve tatmin bir sesle;

"Hazırlan.Birisi seni evlatlık almaya geliyor."Dedi.

Doğu Türkistan bunu duyunca,dört köşe olmuştu,sonunda Osmanlı geldi diye düşündü,bir gün lazım olur diye yanında tuttuğu tozlanmış bavulunun tozlarını bir el hamlesiyle sildi,burada ne kıyafeti,ne eşyası varsa içine doldurdu.

Sonra ise uzun,ahşap aynalı dolaba koştu,siyah uzun bir etek giydi,üstüne sade açık kahverengi bir gömlek geçirdi,son olarak kırmızı bir kurdele taktı boynuna.

Son olarak saçlarını bildiği en iyi örgü yöntemiyle ördü,defterini ve bavulunu alıp,dışarı koştu.

Kalbi,göğüs kafesinden çıkacakmışına atıyor,heyecandan ellerini ayaklarını hissetmiyordu,buna rağmen uzun koridorda koşuyor,kurtuluşuna doğru gittiğini düşünüyordu.Sonunda,onun da bir çevresi,ailesi,kendine ait bir odası,yiyebileceği güzel yemekleri olacaktı.O da durmadan camdan hüzünle izlediği neşeyle top oynayan çocuklar gibi koşturacak,tekerleme öğrenecekti.Bazen kavga edecek,bazen ise üzülecekti,lakin mutlu olduğu günler olacaktı,en önemlisi ise çok merak ettiği Ailesini görebilecek,onlarla her gün aynı sofrada yemek yiyebilecekti.Az sonra bunların hepsinin gerçekleşeceğine inanıyordu,onu,söz verdiği gibi, Osmanlı'nın alacağını düşünüyordu.Artık bu hayal çok yakın gibiydi..

Fakat işler umduğu gibi gitmedi.

Somurtkan,kısa boyunlu,yeşil bir hanfu giymiş,saçları yere kadar değen,mavi gözlü bir kadın karşılamıştı onu.

Beklediğini alamayan Türkistan,daha kim olduğunu bilmediği kadından kaçmak için Habeşistan'ın ayağına sarıldı,son sesiyle;

"Beni lütfen Bırakma."Dedi.

Ne yazıkki Habeşistan bunu duymadı ve kızı tuttuğu gibi kadına teslim etti.

Sanki yeni bir ürün alıyormuşcasına neşeli olan kadın ise yılana benzeyen gözlerini çocuğu çevirdi,pişkince sırıtarak;

"欢迎回家~"Dedi.
--
Doğu Türkistan:Kız
Qing İmparatorluğu:Kız
Habeşistan:Kız

Kelime:535

•ᴡᴏʀʟᴅ'ꜱ ꜱᴛᴏʀɪᴇꜱ•(ᴄʜ) Where stories live. Discover now