21.Bölüm

287 34 4
                                    

[21]İhanet Her Zaman İz Bırakır

Hwang Ji Na

Dünya, parayla satın alınanların cirit attığı bir dönemle iç çekerek dönüyordu. İnsanlar para karşılığında başkalarına zarar verebilecek, hatta sonuna kadar gidip onların hayatlarını kaybetmelerine neden olabilecek seçimler yaparken çekinmiyorlardı. Paranın önemsizliğinden değildi bu, bir insanın hayatının paradan daha değersiz görülmesindendi.

“Şerefsiz herif!”

Jungkook, yumruk yaptığı elini kafeteryadaki masaya öfkeyle vurduğunda masa hafif de olsa yerinden sıçramış, birkaç kişi de dönüp merakla bizim tarafımıza bakmıştı. Gerçi insanlar bir şey olsa da olmasa da gözlerini dikip bakmayı çok seviyorlardı. Bu yüzden onların üzerinde saniyelik oyalanan bakışlarımı gerisin geri Jungkook’a çevirdim ve onunkinden ufak elimi yumruk yaptığı elinin üzerine yerleştirdim. Öfkesi haklı, fakat uzun vadede onun için zararlıydı.

“Sana sakin ol demek yersiz geliyor ama sakin olmalısın.”

Hoseok’un yapmamızı söylediği gibi ailesinin kazası ile ilgili bulduğu adama gittiğimizde, bulduklarımız çok da iç açıcı şeyler değildi. Verdiği adres bizi bir araba tamirhanesine götürmüştü fakat olaylar çok da beklediğimiz gibi sakin gelişmemişti. Adamın şüpheli hareketlerinden sonra bizden beklenmeyen şeyler yapmak zorunda kalmıştık ve bu içgüdüseldi, sonucu ise hislerimizin doğru olduğunu açıkça gösteriyordu. İnsanlar hassas konularda mantıklı davranmayı bırakın, mantık kelimesini bile hatırlayamıyordu bazen.

Bu güne dek trafik cezası bile yemeyen biz, yapmamamız gereken bir şey yaparak kaçmaya çalışan adamı yakalamış, bir yere kapatmış ve ben geçmişindeki birçok şeyi görene kadar da bırakmamıştık. Bu işten nasıl sıyrıldığımıza gelirsek, orası da Kim Namjoon’un sessizce bunu halletmesiydi. Nasıl hallettiğine dair bir fikrim yoktu gerçi.

Bu sırada ise bu yeteneğe yön veren önemli bir şeyi keşfetmiştim.

İnsanlara sorduğum sorular, söylediklerimle hatırlamalarına neden olduğum şeyler gördüklerimi şekillendiriyor, istediğim zaman dilimlerine daha kolay ulaşmama neden oluyordu. İnsanlar neyin üzerine odaklayıp onu hatırlarlarsa, geçmişlerinde gördüğüm şeyler de genelde bunlar oluyordu. Bu, benim için bir anahtardı. Nihayet gerçek kimliğimin kilidini açmıştım.

“O adam her zaman babamın en güvendiği adamdı Lena. Ona ihanet etmiş olmasını kaldıramıyorum.”

Sonuçta ise ailesiyle ilgili tüm bilgilerin yer aldığı dosyadaki, tanıdık bir yüz karşılaşmıştı bizi. Ailesinin şoförü, bu adama para vererek arabanın ayarları ile oynamasını emretmişti, böyle diyordum çünkü paranın önünde eğilen kölelerden farksızdı tavrı. Benim aklıma takılan kısım şuydu, kimse neden şoförden şüphelenmemişti? Muhtemelen en güvenilir kişi olduğundandı fakat güvenin ihanete dönüştüğü zamanlar da vardı ve bu ihanetler her zaman iz bırakırdı.

Hoseok, sadece ihtimal olarak yanına bir soru işareti koysa da başından beri altını çizmemiz gereken adam oydu. Gerçi, ailesine bakmak için başka bir yere gideceğini söyleyerek şehirden ayrılmıştı Kim Namjoon’un dediğine göre. Belki de hikâyesi şüphe duyulmayacak kadar akla yatkındı, bilemiyordum. Şu an için bildiğim tek şey, o adamı bulmamız gerektiği gerçeğiydi çünkü onun emir aldığı adam bizim ulaşmamız gereken adamdı ya da en kötü ihtimalle ona bağlı adamlardan biri olmalıydı.

“Adamın yerini bulacağım.”

Okulda olmasını beklemediğim sesle şaşırarak başımı yana çevirdiğimde, havalı bir şekilde yanımıza süzülen Hoseok’u gördüm. Sesi sadece bizim duyabileceğimiz kadar yüksekti, zaten kalabalığın uğultusundan da kimsenin diğer masaları duyacağını pek sanmıyordum. Uzun parmakları ile saçlarını karıştırırken masalarda oturan kız öğrenciler, ona hayranlıkla bakmaya başlamışlardı bile.

Lena ❧ JungkookWhere stories live. Discover now