~5~

557 73 27
                                    

Medya: Lee Minho

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

M: Aynen, benim o.

Js: Ama nasıl Hyunjin bana demişti ki sen yıllar önce ölm-

M: Biliyorum, biliyorum herkes öyle düşünüyor ve öylede

Js: Nasıl?

M: Ben ölüyüm, Jisung

Kısa bir süre sessiz kalıp karşımdaki sarı saçlı çocuğa baktım. Ölüyüm de ne demek oluyordu. Bu herif benimle dalga mı geçiyordu? İçimden, sen salak mısın karşımda duruyorsun ya nasıl ölüsün, demek geçiyordu ama konuşmadım. Sustum. Herzamankinden.

M: Hayaletlere inanır mısın?

Js: Yani, bilmem ki

M: Eğer bana inanmıyorsan bana dokun

Js: Ne

M: Diyorum ki gerçek olmadığıma inanmıyorsan bana dokun. Sonuçta hayaletlere dokununca onları hissedmezsin değil mi? İçlerinden geçersin.

Masallarda, kitaplarda hep öyle olurdu bir hayalete dokunamazsın içinden falan geçersin. Minho'ya dokunmak için elimi onun beyaz tshirt'ünün yakasına doğru olacak şekilde omuzuna koydum. Daha doğrusu koyamadım çünkü elim hemen yana düştü. Anlık bir şok yaşadım çünkü ona inanmadım. Tekrar denemek için elimi omuzuna attım. Elim yine yere doğru düştü. İnanmadım. Aslında inandım ama inanmak istemedim. Kim inanırdı ki? Neydi bu şimdi? Karşımda bir hayalet falan mı duruyordu?

M: İnandın mı canım arkadaşım?

O an ikimizde arkadaştan daha fazlası olacağımızı bilmiyorduk.

Js: Sayılır alışmam zaman alacak

M: Alışırsın eğer burdan gitmezsen

Sustum. Bunu çok duyacaksınız çünkü benim hayatım boyunca hep yaptığım, yapacağım ve en iyi yaptığım şey hep susmak olmuştu.

Gidip gitmeyeceğimi bilmiyordum. Neden gitmeme gibi bir seçeneğimin olduğunu da. Sahi neden ben burda kalacaktım ki? Beni ne buraya bağlıyordu? Dışarıda güzel hayatım, arkadaşlarım, ailem vardı. Neden burada kalacaktım ki?

Yeterince ayakta kaldığımı hissettiren bacaklarım yüzünden bir yere oturdum ve bu şekilde Minho ile konuşmaya başladık.

Js: Eğer cidden ölüysen yani hayaletsen nasıl öldün peki?

M: Ah, bilmek istemezsin Jisung

Diyecek bir şeyim yoktu. Birine zorla bir şeyleri yaptıramazdım, bana yaptıklarının aksine. Birilerine bir şeyleri zorla yaptıranlardan yani zorbalardan nefret ederdim. Benimle önceden çok uğraştırlardı. Şuan uğraşan birileri olmadığı için sükrediyordum. Daha fazla dayanamazdım.

M: Hep ben anlattım. Birazda sen anlat, Jisung

Js: Ben mi? Hm yani benim aslında anlatabilecek çok bir şeyim yok. Klasik öğrenci hayatım vardı benim

M: O gösteriye gitmeyi istediğine göre neşeli, deli dolu bir tipsin

Aslında öyle olmadığımı kimse bilmiyordu ama çaktırmadım, yine.

Js: Sayılır. Aslında oraya gitmeyi ben istememiştim. Bir arkadaş grubum var ve genelimiz isteyince biz geri kalanlarda mecbur gitmek zorunda kalmıştık.

M: Arkadaş grubu ha? Iyiymiş. Bizim de arkadaş grubumuz vardı bir ara tabii onlar benden korkup grup bozulana dek

Yine sesimi çıkartmadım. Anlat desem anlatmayacaktı zorlama gereği duymadım ve onaylar şekilde kafamı salladım. Minho ile bu şekilde akşama kadar konuştuk. Gerçi zaman denen kavram burda işlemiyordu. Uykun gelince gece olup yatıyordun sabah kalktığında ise sabah oluyordu. Uykumuz gelene kadar konuştuk çok tatlı biriydi. Birbirimize yaşadığımız anıları, çocukluğumuzu anlattık ama o pek iyi şeyler yaşamamıştı. Babası, annesi vefat ettikten sonra oğluna sürekli bir şeyleri zorla yaptırmaya kalkmıştı. Onun için o yaşta bunlara katlanmak zor olsa gerek.

Ama şuan mutlu olduğunu kafasının rahatladığını falan söylüyordu. Umarım bana yalan söylemiyordur. Yalan söyleyenlerden haz etmem. Minho dışında.

🄶🄷🄾🅂🅃 / MINSUNG/ ✔︎Donde viven las historias. Descúbrelo ahora