~12~

385 47 27
                                    

•Medya: Minsung《♡》

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Lunaparkın önüne gelmiştik. Cidden neden bu kadar ısrar ediyordu? Sanki bir daha görüşemeyecekmişiz gibi...

Lunaparkın içine girdik. İnsanlar genellikle öğlen yada gece geç vakitte geldikleri için şuan pek fazla kişi yoktu. Minho yanıma yaklaştı ve elimi tuttu. Tabii hissedemedim ama gördüm sonuçta değil mi?

"Hadi şu arabalara binelim" dedi, çarpışan arabaları kastederek.

Kafamı 'tamam' anlamında salladım.

Jetonumuzu aldıktan sonra arabalara doğru ilerledik. Keşke ikimiz farklı arabalara binip sürebilseydik. Minho bunu unutmuş olacak ki, onun oturduğu arabaya bende oturunca ilk başta şaşırdı.

Arabayı kullanmaya başladım. Önümüzdeki veletlerden birine çarptım. Arkasını döndü ve bana kelimenin tam anlamıyla ölümcül bir bakış attı. Daha sonra yönünü değiştirdi ben süresi bitti ve çıkacak sanıyordum ki arkama geçip birden vurdu. Vurmasını beklemediğimiz için Minho ile önü doğru eğildik.

"Şimdi sana gününü göstericem velet"

Günüm çok güzel geçmişti. Buraya bir çok kez gelmiştim ama ilk defa bu kadar fazla eğlenmiştim. Neredeyse her oyuncağa binmiştik. Binmediğimiz tek oyuncak vardı. O da ... Dönme dolap?

"Hadi dönme dolaba binelim" dedi Minho

Binmeyi çok isterdim eğer yükseklik korkum olmasaydı. Hayatımda hiç dönme dolaba binmemiştim sırf bu fobim yüzünden.

" Boşver ya ona da binmeyelim, sonra tekrar gelip bineriz"

Dedim.

"Hayır, olmaz. Burdaki en sevdiğim yer. Hadi binmemiz lazım."

Diyerek koştu. Cidden ne yapıcam ben bu çocukla.

Arkasından yavaşca ilerledim. Dönme dolabın bu kadar büyük olması beni geriyordu. Minho'nun arkasından gittim ve bindiği bölüme yavaca oturdum. Daha sonra kapımızi kapattılar.

Yaklaşık beş dakika sonra herkes bindiğinde dönme dolap yükselmeye başladı. Pencereden baktım. Gittikçe yükseliyorduk. Korudan titremeye başladım. Sanki her yükselişimizde bir şey oluyordu. Kalbime bir ağrı giriyordu. Aşağıya bakamıyordum. Içimde sanki bir anda bir şey olacak ve aşağıya düşücez hissi vardı.

"Hey, iyi misin?"

Gözlerimin kapalı ve ellerimin titrediğini görem Minho, bana endişeyle baktı.

"İyiyim, sadece yükseklik korkum var bunun için binmek istememiştim."

"Oh, bilmiyordum. Üzgünüm."

"Sorun değil."

Aradan birkaç dakika geçti.

" Jisung, bence bu fobini yenebilirsin. Hem baksana dışarısı çok güzel  gözüküyor."

Kafamı iki yana salladım. Bakmak istemiyordum.

"Oha şurdakiler seninkiler değil mi?"

Ne? Yoksa bizimkiler buraya mı gelmişti? Iyi de biz az önce beraber değil miyd-

"Şaka gül diye"

Ciddi misin aq bakışı attım ve fobimi unutup -nasıl olduysa- normal bir şekilde dışarıyı izlemeye başladım.

Önümde bir hareketlilik hissedince Minho'ya döndüm. Beni izliyordu. 'Noldu' dercesine kafamı salladım 'hiç' dercesine omuz silkti ve camdan bakmaya devam etti.

Dönme dolap cidden durmak bilmiyordu. Bir an önce gidelim diye bakıyordum. Minho bana döndü.

"Seninle bir şey konuşmak istiyorum"

"Önemli" dedi vurgulayarak.

'Tamam, söyle' dercesine kafami salldım ve tüm dikkatimi ona verdim.

"Burası bunun için doğru bir yer mi, bilmiyorum. Sadece artık bir şeyler açıklamak istiyorum. Seni ilk gördüğüm zamandan beri hoş buluyorum. Yani tamam biraz inatçı, huysuz falan olabiliyor-

Kafamı eğip, kaşlarımı çatarak ona kızgınca bir bakış attım.

"Tamam, tamam. Dediğim gibi iyisin, güzelsin, hoşsun falan. Nasıl diyeceğimi bilmiyorum. Seni ilk gördüğüm andan beri seni sevmiştim. Yani tabii arkadaş anlamında ama..."

Devam etmedi. Yüzüne baktım. Demeye çalıştığı şeyleri elbette anlıyordum ama ne demem gerektiği hakkında bir fikrim yoktu. Ya da ondan hoşlanıyor muydum?

"Ben seni arkadaşlıktan fazla seviyorum, Jisung. Yani istemezsen anlarım ve giderim. Ama eğer bir şans verirsen, ki bu saatten sonra bir işe yaramayacak. Her zaman seni sevicem. Senin gülüşünü, ifadelerini, yüzünü aklına gelip gelemeyecek her şeyini seviyorum, Jisung. Daha önce kimseye karşı bu şekilde hissetmemiştim. Nasıl davranmam gerektiğini de bilmiyorum. Ben sadece seni seviyorum. Bunu bil yeter."

Öylece karşımdaki çocuğun bana söylediği sözleri, iltifatları dinliyordum. Sanırım artık bir şeyler demem gerekiyordu.

" Minho, açıkçası bende ne demem gerektiğini bilmiyorum ama... Bende seni seviyorum. Yani arkadaş olarak ama seninle ilk tanıştığımız zamandan beri sana karşı tuhaf hislerim var. Bu hislerim Hyunjinde yada Felixde bizimkilerin hiçbirinde olmuyor. Sanırım sana aşığım. Seni gördüğüm andan beri, bana güldüğün andan beri.

●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●°●

MERHABALARRR

NASILSINIZZZZ

Umarım bölüm güzel olmuştur bayadır yazmıyodum.

Bu arada Minsung etiketinde üç bin bilmem kaç hikayeden 4.olmuşuz!??
BUNUN ICIN ACAYIP ULTRA MUTLUYUMMM

Sizleri seviyorum vote ve yorum atmayı unutmayınnn<3333

🄶🄷🄾🅂🅃 / MINSUNG/ ✔︎Where stories live. Discover now