1.0

82 11 12
                                    

"BIRINCI SINIFLARIN BIR NUMARASI BURADA BELLI OLACAK! SON KARŞILAŞMA! LOUISA BAKUGOU'YA KARŞI!! ŞIMDI!!"

Başlama komutu geldiği an iki bileğimde de kalkan yaratıp üstüne koştum, kaçarsam kaybedecektim ancak eğer onu yorarsam bir şeyler yapabilirdim. O da karşılık olarak hemen patlamasını kullanmıştı, biraz geriye savrulsam da dumanlar dağılmadan arkasına dolaştım pek bir işe yaramamıştı arkasına geldiğim an bana bakan gözleriyle karşılaştım, gözlerinin içinde acıma duygusu yoktu, benim de olmamalıydı.

Tam patlamasını kullanacaktı ki suratına kalkanla sertçe vurdum, biraz sendeledi ama sonrasında daha da sinirlenmişti. Bana saldırdığında kalkanla kendimi koruyor diğer kalkanla da vuruyordum. Bir süre sonra artık bacaklarım titremeye başlamıştı, aşırı yorulmuştum ve vücudum patlamalara dayanamıyordu.

"Artık bunu kullanmam gerek." Bütün enerjimi bir şeye harcamıştım. Etrafımı alevlerimle kapladım, kalkanlarım da alevlerle kaplanmıştı. Hızlıca Bakugou'nun üstüne koştum ve olabildiğince patlamalarından kaçınmaya çalıştım. Kalkanla sert bir vuruş yaptıktan sonra Bakugou biraz geriye savrulmuştu. Sinirini görebiliyordum.

Bakugou birden üstüme büyük patlamalarla dönerek gelmeye başlamıştı, sonrasını pek hatırlamıyorum. Kendimi savunmaya çalışsam da o büyük patlamayla duvara kadar uçmuştum ve bayılmışım. Uyandığımda ödül töreni için bahçeye çıktım.

Bakugou birinci olmuştu, ben ikinci ve Shoto'yla Tokoyami de birlikte üçüncü olmuştu. All Might bize madalya takmak için gelmişti. Üçüncülerden başlayarak hepimize madalyaları taktı. Seyircilere baktığımda büyükannemi görünce kuyruğum sallanmaya başlamıştı, çok mutluydum çünkü gururlu bakışlarını görebiliyordum.

Çok yorulduğumuz için 2 gün tatil verilmişti. Tatilden dönüşte de profesyonellerden gelen isteklere bakacaktık.

Eve döndüğümde küçük kardeşim koşup sarılmıştı, ağlıyordu. "Abla! Çok yara aldın! Çok korktum!" Gülüp sıkıca sarılıp kucağıma aldım.

"Merak etme Felix, bizi iyileştiren çok tatlı bir sağlıkçımız var." Felix'in gözlerini sildim, yanaklarından öpüp kucağımdan indirdikten sonra salona gittim.

"Tebrik ederim küçük kardeşim." Arkamdan kafamı okşayan bir el hissettim ve oraya dönüp gülümsedim.

"Sağol abi. Bu arada babam nerede?"

"Seni bekliyor odasında." Koşarak babamın odasına çıktım. Evde bir ofisi vardı ve muhtemelen oradaydı. Geldiğimde beni sarılarak karşıladı.

"Kolun o kadar kötü kanadı ki bir şey oldu diye ödüm koptu! Hele o Bakugou denen çocuğun sana bütün turlarda yaptıklarını saymıyorum bile!"

"Sakin ol baba. Sadece herkes elinden geleni yapıyordu." Hafif bir tebessümle onu biraz daha yumuşattım.

"Sana küçük bir hediyem olacak Sarah. Bir kahraman olmak adına büyük bir adım attın." Masasından bir paket uzattı, hemen açtım. Içinden benim kahraman kıyafetimdeki kravatla aynı kravat vardı. "Bunu lisede kullanırdım, senin kravatından çok büyük bir farkı var." Elimden alıp iyice sündürdü, kravat fazlasıyla esnekti ve esnedikçe zarar almıyordu. "Şirket ortada henüz yokken benim de kahramanlık hayallerim vardı ancak gerçekleşmedi. Şimdi sen gerçekleştirebilirsin Sarah, bu da benden hatıra kalır kullandıkça beni hatırlarsın." Kravatı geri alıp gülümsedim ve babamı yanağından öptüm. Gerçekten işe yarayacaktı.

Gece yine Tokoyami'yi görme umuduyla sahile gittim, uşak biraz daha uzağımdan yürüyordu beni rahatsız etmemek için. Sonuçta arkadaşımla konuşuyordum ve rahatsız olacağımızı düşünüyordu, çok nazik birisiydi.

Sarah. {Oc x Tokoyami}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin