3.1

44 5 20
                                    

Herkes belirli bölgelere ayrılmıştı, plana göre de kötüleri ayıracaktık. Kızıl saçlı ve saçlarını bıçak gibi kullanan bir kötü ile Fumikage, Mina ve ben yüzleşecektik. Açıkçası gözüm henüz iyileşmediği için Dark Shadow'a hakim olmak adına oradaydım, yoksa tek başıma bile halledebileceğim bir şeydi, sanırım.

Ben bir kayanın arkasına oturmuş bekliyordum, bu şekilde aslında kendimi biraz suçlu hissediyordum çünkü hiçbir yardımım dokunmayacaktı.

Planın işe yaradığını buraya kötü düştüğünde anladık, ben görünmemeye çalışarak izliyordum. Mina plana göre haraket ettikten sonra "Ashido, gerisini bana bırak, burası benim bölgem." dedi Fumikage. Tamam şuan bunu düşünmemem gerekiyor ama bu durumda aşırı havalı ve seksi görünüyordu diyebilirim.

Başta baş başa dövüştüler, Fumikage pek bir şey yapamıyordu ama hemen toparladı, ardından Mina asidiyle saçlarının büyük bir bölümünü eritti. Ben ise hemen arkasındaki kayadan izliyordum. Ancak bir sorun vardı, kadın pes etmeden kısacık kalan saçlarını aynı iğne gibi kullanıyordu ve hızla fırlatıyordu, hedefinin Mina olduğunu fark ettiğimde hiç düşünmeden hareket ettim, zaten işe yaramıyordum, en azından bunu yapmalıydım.

Hızla kalkan oluşturup kaçan Mina'nın yanına doğru uçtum ancak yine bir sorun vardı, kalkanımı büyütecek zamanım yoktu. Saçlar bacağıma ve kanatlarıma geldiği anda yere çakıldım ve başımı fena halde çarptım. O an tek hatırladığım Fumikage'nin "SARAH!" diye bağırıp yanıma gelmesi ve endişe dolu gözlerle bakmasıydı.

Tokoyami'nin ağzından

Kadının her ne kadar saçları kesilse de lanet olsun ki durmuyordu. Ben kendimi koruyayım derken arkamda ne olup bittiğini göremedim, bir anda gelen acıyla inleme sesini duyunca hemen oraya döndüm. "SARAH!"

Onun oradan kalkıp ne ara gittiğini bilmiyordum, yanına gittiğimde kafasından kan geliyordu ve yavaş yavaş gözleri kapanıyordu. Şuan ne ben ne de Dark Shadow kendimizi kontrol edebiliyorduk. Sarah bu hâlde ölebilirdi bile. Ashido sakinleştirmeye çalışsa da işe yaramadı ve Dark Shadow bedenimi sararak kontrolden çıktı, tek hedefi o orospu çocuğuydu.

Dark Shadow kadını yakaladığında mağara bu sarsıntıya dayanamayıp yıkıldı, o sırada hemen kızların yanına gitmeye çalıştım, düşen kayaların üstlerine gelmemesi için, başardım mı hatırlamıyorum...

Öksürerek uyandım, karşımda Hawks-sensei vardı. "Yaşıyor musun Tokoyami-kun?"

"Hawks? Neden?"

"Size yardıma geldim, destek de getirdim."

Tabii kendime gelince hemen gözlerim Ashido ve Sarah'ı aradı. Hawks'ın da yardımı ile hızlıca onları çıkarttık. Sarah'ın bilinci açık değildi, Ashido da birkaç dakika sonra uyanmıştı.

Sarah hemen sağlık ekiplerinin yanına götürüldü, tabii biz de oraya gittik, kontrolden geçtikten sonra Sarah'ın yanına geri döndük. Uyanmıştı ve başında sargı vardı.

"Sarah... Iyi misin?" Sarah biraz bizi süzdü.

"Sarah?" Bir süre bakıştık, ne demek istemişti? "Neden bana Sarah diyorsun? Tanışıyor muyuz?" Hayda...

Doktor yanımıza gelip bizi bilgilendirdi, kısa süreli bir hafıza kaybıydı ve biz gitmeden geçeceğini umuyorlardı. Biz ona bir şeyler hatırlatmaya çalışırken içeriye beklemediğimiz birisi girdi, Invincible Invisible.

"Sarah!" Sarah ona döndü, tanımıştı sanırım.

Sarah cevap vermeden Ashido'nun kulağına bir şey söyledi Invincible Invisible ve Ashido dışarı çıktı. "Büyükanne!"

Sarah. {Oc x Tokoyami}Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt