BÖLÜM 55 │ "ZEHİR"

4.5K 169 8
                                    

Her şeyin sonu, bu olabilir

O halde neden gitmiyoruz

Sadece bizim bildiğimiz bir yere?

Sadece,

Bizim bildiğimiz bir yere


Bölüm Şarkısı : Keane-Somewhere Only We Now


Yaz boyunca, eski zamanlarımızdaki gibi yine hep beraber olmuştuk. Tuğra, Asena, Seher, Onur ve ben...

Zaten bu yılın başında, kızlarla beraber tatile gidebilmek için ailelerimizden izinlerimizi kopartmıştık. Yıl içinde gelişen olaylardan sonra, Onur ve Tuğra'da bize katılmıştı!

Hayatımın en güzel günlerini geçirmiştim. Neredeyse eski düzenimize dönmüştük, Onur'un arası hem Seher'le hem Tuğra'yla yavaş yavaş düzelmişti. Hepimiz, Asena'nın Yağız'dan yediği darbe sonrasında, kendine gelebilmesi için her türlü şeyi denemiştik. Başarılı da olmuştuk.

Bütün bu yaz dönemi boyunca Yağız, Asena'nın onu affedebilmesi için türlü türlü oyunlar oynasa da, Asena, hiçbir tepki vermemişti.

Onur'lara ait bir yazlıkta kalmıştık ama, Tuğra üç ay boyunca hiç kimseye ulaşmamıştı ve böylelikle maddi kazancımızı da kendimiz sağlamıştık.

Tuğra ve ben neredeyse her akşam birlikte eğlenmiştik. Koca bir midye tezgahını bir gecede hem satıp hem yemiştik, satınca cebimizde kalan parayla markette önümüze gelen her şeyi alıp sahilde deli gibi içmiştik. Tuğra bana batak oynamayı öğretmişti ve birkaç gece de bataktan kazandığımız paralarla bizimkilere hediyeler almıştık.

Ne olursa olsun, her şeye rağmen beraberdik ve bu bana yetiyordu. Belki yaralıydık, belki hepimizin içinden büyük parçalar kopmuştu. Ama bir aradaydık. Hiçbir şey bunu bozamamıştı.

*

"Kalk hadi! Nazlanma!" diye dürttüm kumların üzerinde yatan Tuğra'yı. Hava çoktan kararmıştı ve her akşam yaptığımız gibi ateş yakıp denizin ve gökyüzünün tadını çıkartıyorduk. Tuğra'yı, sahilin kenarında bulunan falcıya götürebilmek için türlü türlü bahaneler uyduruyordum ama bir türlü kalkmıyordu.

"Hem benim canım çikolata çekiyor." dedim ve dudaklarımı büktüm. Bir anlığına kafasını kaldırıp bana doğru baktı ve "Canın çikolata mı çekiyor?" dedikten sonra sırıttı. "E ben tam buradayım ya. Zaten esmerdim, güneşte yandım, kapkara oldum, daha ne istiyorsun?"

Gözlerimi kısarak suratına baktım ve "Karardın, evet." dedim başımı sallarken. "Belaydın, artık kara bela oldun."

Asena önce sağlam bir kahkaha attıktan sonra, "kara_bela_1903" dedi. Bunun üzerine Tuğra sinirlenip doğruldu ve bağdaş kurduktan sonra, "blondie_34" diyerek Asena'ya gönderme yaptı. Asena elindeki biradan bir yudum içip başını havaya kaldırdı ve "zifiri_karanlık@hotmail.com" diye bağırdı. Asena'nın esprisi üzerine daha fazla dayanamadım, kendimi yere bıraktım ve kumda yuvarlanarak gülmeye başladım. Tuğra başta sinirlense de hepimiz kahkahalarla gülünce o da belli belirsiz sırıttı. Herkes sakinleşince, "Sen benimle dalga geçersin, ha?" diyerek ayağa kalktı ve Asena'yı kucakladı. Hızlı adımlarla denize doğru yürümeye başladığı sırada, "Özür dilerim, yalvarırım bırak, tamam lafımı geri alıyorum." diyen Asena'nın ne kadar eziyet çektiğini görebiliyorduk.

Seher, "Tuğra deniz çok soğuktur! Hastalanır şimdi, yapma!" diye bağırsa da Tuğra'nın hiçbirimizi dinlediği yoktu. Asena'yı soğuk ve karanlıkta dibi görünmeyen suya bıraktıktan sonra kahkahalarla gülmeye başladı Tuğra. Çok geçmeden Asena onu da dibe doğru çekti ve birlikte denizin içinde debelendiler. Ben koşarak yanlarına giderken, Tuğra ayaklandı ve kollarını iki yana açtı. Adımlarımı hızlandırarak Tuğra'nın kucağına atladım ve birlikte buz gibi suyun içine daldık. Bir yandan denizin ortasına doğru ilerlerken bir yandan da bacaklarımı Tuğra'nın beline doladım. Gözlerimi tuzlu sudan korumak için açmasam da, buz gibi suda Tuğra'nın gülüşünün sıcaklığını hissedebiliyordum.

SERT KARANLIKWhere stories live. Discover now