croître

1.1K 104 8
                                    


oy sınırı: 60

uzun zaman geçmişti, her şey olup biteli 5 ay olmuştu. Jimin'in karnı şişmişti, içerisinde bu koca krallığın veliahtını taşıması onu hem tedirgin, hemde mutlu ediyordu. Jungkook hevesle evladının omega olmasını istiyordu. Jimin ise tam tersi bir alfa oğul istiyordu. Jimin hamileliğini son derece rahat yaşayamaya çalışıyordu ancak hormonları onu deli gibi gerip incecik bir ip yapıyordu. çalışanlardan tut, Jungkook'a bile öfkelenbiliyordu. Jimin hamileyken fazlaca güzelleşmişti. Karnı çıkmış ve boynundaki mühürle her gün alfasına hayran oldu anlat yaşatıyordu. suratındaki mehlika güzelliği bambaşka bir boyuttaydı. Jungkook ona mehlika diyordu, "mehlikam" diyordu. biliyordu çünkü Jimin'in bir ay gibi simsiyah geceyi parlattığını, bu yüzden ona bu lakabı yakıştırmıştı, ay yüzlü kişi demekti.

Jimin ise Jungkook'un yanında olduğu her an memnun ve mutluydu. eşine zaten çok düşkün olan omega böylece daha da ona bağlanmıştı. içindeki bebek babasının yanında fazlaca rahat hissediyordu. Jungkook koca bir krallığı yönetmekle meşgul oluyordu tabii ki. gününün çoğunu vezirleri ile toplantıda, ya da kendi odasında çalışıyor oluyordu. tek zaafı vardı o da Jimin ve içindeki o canlıydı, onlara bir şey olma düşüncesiyle en ufak bir endişe ile işlerini bırakıp Jimin'e bakıyordu.

şu an ise Jungkook ve Jimin kendilerine bir izin verip ayçiçek tarlasına gitmişlerdi. ay çiçekleri tam arkalarında, nehir ise önlerinde duruyordu, yerler çimdi ve kocaman bir ağacağın üstlerine kapattığı gölgede oturuyorlardı. Jimin'in üstünde bebek mavisi incecik bir kumaştan upuzun elbisesi vardı, ince askılarla omuzlarını ve kollarını açıkta bırakıyordu. Jungkook ise bol bej rengi gömleği ve lacivert pantolonuylaydı. Jimin'in kulağına bulduğu lila çiçeği sıkıştırıp ince dudaklarını yaladı.

"bu gün sen biraz daha mı güzelsin hm?"

kendi söylediğine kıkırdayıp, onun güzel mehlikasının sapsarı saçlarını okşadı. onu belinden tutup dikkatlice uzandığı bezin üstüne çekti.

"çok koştun, dinlen biraz sonra istediğini yaparız bebeğim"

Jungkook şefkatle onu göğüsüne çekmiş minik bedenini bir ağaç misali etrafına sarmış ve onu kendine daha da yakınlaştırmıştı. Jimin'in minik burnu onun göğüsüne geliyordu. Jimin birazcık çekilip yükünü dirseğinin üstüne verip yan dönerek Jungkook'un saçlarını okşamaya başladı.

"çok huysuz davranıyorum değil mi? bazen annene bile bağırmak istiyorum."

Jungkook koca bir kahkaha atıp Jimin'in elini kendi saçlarından çekip avuç içlerini koklayarak öptü.  elini tekrar saçlarının üstüne bırakıp sevgili eşine baktı.

"bebeğim evet bazen çok huysuzsun, ancak annem de, ben de bundan rahatsız olmuyoruz, bazen bana senin ne kadar şirin olduğundan bahsediyor. çalışanlar yada diğerleri için endişe etme, karnında bir veliaht var, o olmazsa bile sana karşı asla saygısızlık yapamazlar."

Jimin onu dikkatlice dinleyip kafasını aşağı yukarı sallayarak onu onaylamış ve ağır hareketle ayağa kalkmıştı.

"haklısınız Kralım. şimdi biraz nehirin dibine gidip ayaklarımızı ıslatalım."

Jungkook ilk itiraz edecek gibi olsa da hemen kendini toplayıp ağaçtan destek alarak ayağa kalkmıştı.

"gidelim"

Jimin'in belirgin karnını okşayıp elini tuttu ce nehire ilerledi. nehire geldiklerinde Jungkook eğilip Jimin'in karnı yüzünden eğilemeyip çıkaramadığı ayakkabılarını çözüp çıkartmıştı. kendi de ayaklarını çıplak bırakıp eline ayakkabılarını almış Jimine de onunkileri vermişti. el ele tutuşmuş suyun en yüksek olduğu ama ayaklarına değdiği yerlerde yürümeye başlamıştı.

margueriteWhere stories live. Discover now