sekiz

117 13 9
                                    

aylar sonra, yeniden merhaba. yanlışlarımın kusuruna bakmayın, kontrol edemedim. iyi okumalar.

.

"buraya gelmemen gerektiğini söylemiştim."

dibi gelmiş olmasına rağmen harika ötesi gözüken saçlarına boşta olan elini attı.

keskin bakışları, güney kore'nin ortalamasından yaklaşık on-beş santimetre daha uzun olan boyu, hafif kaslı vücudu, biçimli dudakları ile bir tanrıyı andırıyordu. fakat kendisine göre bu vücut daha çok düşmüş bir meleği anımsatıyordu.

kafasındaki bu düşünceleri atmaya çalıştı. diğer elinde tuttuğu ve sol elinden asla eksik etmediği sigarasından bir nefes çekerken karşısındaki bedeni inceledi.

kore standartlarına yakın bir boy, feminen bir yüz ve bu yüze güzel bir biçimde eşlik eden kıvrımlı bir vücut... her bir bölgesini ezberlediği, birkaç hafta öncesine kadar gizli kapaklı bir şekilde seviştiği adamın kapısında bu sefer farklı bir amaçla bulunmak kendisine garip hissettiriyordu. bu duyguyu da diğerleri gibi bir daha asla yüzleşmemek için kenara fırlattı.

"biliyorum, fakat bu sefer farklı bir amacım var."

karşısındaki genç adamın kaşları hafifçe havaya kalktı. gözlerini tam karşısındaki bedende gezdiriyordu.

"iyi o zaman, geç içeri bakalım. ama tek bir asılmanda kendini kapının önünde bulursun."

chittaphon lee kapıyı sonuna kadar aralayıp kenara çekildi. en son gördüğünde sarı olsa da şu an mavi siyaha boyanmış saçlara takıldı gözleri.

siyah saçlı olan içeri son zamanlarda geçerken olanları düşünüyordu: birkaç gün boyunca jung jaehyun ile bir evde mahsur kalmış, sonrasında o kafesten çıkıp başka bir kafese girmişti. jung jaehyun ile bir adım ileri attıysa bir adım da geriye atmıştı. başlangıçta çakılıp kalmıştı, ne olursa olsun yolu orada takılı kalıyordu.

içeri adımladı. ayakları yatak odasına giden yola sapar gibi olduysa da kendini durdurdu. büyük bir mahcubiyetle fısıldadı:

"eski alışkanlıklardan olsa gerek ..."

ten kıkırdadı. karşısındaki adamın bu hâlleri garibine gitmişti. yine de bozuntuya vermedi. kendi evinde sanki misafirmiş gibi iri bedeni arkadan takip etti. zaten bildiği yolları yeniden öğreniyormuş gibi hissediyordu.

bir şeyler söylemek gerekti. ağzını açıp birkaç ses çıkarmak, bu sesleri bir kelimeye çevirip içindekileri dökmek gerekti. yine de bir şey yapmadı. sakince balkonun yarı açık kapısına yaslanmış bedeni izliyordu.

kaslı bedenin sahibi derin düşünceler içindeydi. son zamanlarda aşkın anlamını sorguluyor, sevginin hangi şekillere bürünebileceğini anlamaya çalışıyordu. köşesine sığmaya çalışıyor, içinde bulunduğu durumdan kaçmaya çalışıyordu.

"ben çok yalnız hissediyorum."

chittaphon lee duyduğu şey ile küçük bir şok yaşadı. bakışlarını kaslı bedenden çekip gözlerini yere serilmiş iran kilimine odakladı.

"bu histen yıllar boyunca kaçtım. kapalı kapıların ardında soluk aldım, hellheim'da soluk verdim. baktım; bu yalnızlık geçmiyor, büyümeye çalıştım. babamın elime tutuşturup gittiği kitabı defalarca okudum. simsiyah gecelere fısıldadım. çeşitli erkek bedenlerine dokundum, tanımadığım kişilerle uyandım. eğer belirli uğraşlar bulursam kurtulurum sandım. oysa koskocaman bir yalnızlığın içindeyim..."

siyah saçlı olan duraksadı, yıllar boyunca bu cümleleri toparlamaya çalışmıştı çalışmasına da düşünceleri dinlendirmek çok kolay olmuyordu. ve hiçbir zaman da kolay olmamıştı.

Kamu telah mencapai bab terakhir yang dipublikasikan.

⏰ Terakhir diperbarui: Oct 15, 2022 ⏰

Tambahkan cerita ini ke Perpustakaan untuk mendapatkan notifikasi saat ada bab baru!

misfit - johnjaeTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang