9.Bölüm-Ayna

72 4 42
                                    

Almithara'dan

Dokuz yoldaş,Lothlorien Ormanı'nda yürürken Frodo'nun eli elimden ayrılmamıştı hâlâ. İkimiz de birbirimizden güç alarak ilerliyorduk. Gandalf'ın acısı hâlâ tazeydi içimizde.Kalbimiz bu acıyla yanıp kavrulurken bir yandan da kararlılıkla yolumuza devam ediyorduk.

Önümüzde ilerleyen Gimli bize döndü. "Yanımda kalın Hobbitler!" Sam ve Frodoyla onun yanına yaklaştığımda Gimli Frodo'nun kulağına eğilip fısıldadı(!)

"Söylendiğine göre burada korkunç bir büyücü yaşarmış." Kaşlarımı kaldırdım. Neyden bahsediyordu?

Ben onun dediği şeyi çözmeye çalışırken Gimli tetikte bir şekilde üçümüzün önüne geçti elinde baltasıyla. "Bir Cadı Elf! Kim ona bakarsa büyüsünün etkisi altında kalırmış."

"Almithara." Gülümsedim huzur içinde. Tabii ki de Işığın Hanımı Galadriel... Kendimi,özümü bulmamı sağlayan manevi annem.

Frodo heyecanla etrafına bakarken elini sıktım gülümseyerek. Büyük ihtimalle o da duymuştu Galadriel'in sesini. Bana baktı anlamaz bir şekilde. "Endişe edecek bir şey yok. Güven bana."

"Ve asla tekrar bakamazmış."dedi Gimli etrafına dikkatle bakarken.

"Bize kıyametin ayak sesleri gibi geliyorsun. Büyük bir kötülük taşıyorsun, Yüzük Taşıyıcısı." Bu sefer ben de Frodo'ya seslenen Galadriel'i duymuştum kolyemi kullanarak. Frodo etrafına korkuyla baktığında, "Mr. Frodo?"deyip sorgulayan gözlerle neler olduğunu anlamaya çalıştı Sam. Frodo'nun elini okşadım yavaşça. "Sakin ol." Derin bir nefes alıp mavilerini bana yönelttiğinde kolyeme indirdi onları hızla. Ardından gözlerini büyüttü. "Almithara!" Ben de gözlerimi kolyeme indirdiğimde kolyemin masmavi parladığını fark etmemle kaşlarımı kaldırdım.

Bu nasıl oluyordu? Kolyemin ilk defa bu renkte parladığını görüyordum. Ayrıca Frodo bunun ne demek olduğunu biliyormuş gibi endişeli gözüküyordu. Ben neler olduğunu anlamaya çalışırken nefesim daralmaya başlamıştı.Hızlı hızlı nefes alıp verirken kalbimi tuttum. Frodo omuzlarımı tutup beni sımsıkı sardığında bedenimi yorgunluk ele geçirmişti. Sadece yatıp uyumaktan başka bir şey istemezken Aragorn, Legolas ve Peregrin koştu yanımıza. Gözlerimi kapattım bitkin bir şekilde ve başımı Frodo'nun omzuna koydum. "Almithara,kendine gel! Kapatma gözlerini! Almithara!!!"

"Frodo,o çok yoruldu sadece. Merak etme az sonra kendine gelir..." Yanağımı okşayan ele yüzümü yasladığımda gözlerimi açacak güç buldum zorlukla. Aynı zamanda nefesim de düzene girmişti. Gözlerim Frodo'nun gözleriyle buluştuğunda göz kapakları mavilerini örttü ve rahat bir nefes aldı. Daha sonra tekrar gözlerimiz buluştuğunda tatlı bir tebessüm kondurdu yüzüne. Ben de zorlukla gülümseyerek dudaklarımı araladım. "Ba... Bana ne oldu?"

"Sadece gücünü çok harcadığın için yoruldun Almithara. Dinlenmen gerekiyor."dedi Aragorn.Frodo kalkmama yardım ederken Legolas konuştu. "Galadriel'in topraklarına girdiği için vücudu hassaslaştı. Onun gücüyle Almithara'nınki çok güçlü olduğu için bu Almithara'yı yorgun düşürüyor. Ama kısa süre sonra kendine gelir." Başımı salladım Frodo'ya tutunurken. "Legolas haklı. Kendime geleceğim. Beni merak etmeyin."

"Legolas, Hobbitlerin yanında kal. Boromir ve ben önden gideceğiz. Merry, Pippin, siz bizimle gelin." Peregrin yanağıma bir öpücük kondurduğunda gülümsedim. "İyi ol Almithara." Başımı salladım ve gülümsedim. "Sen merak etme beni."

Boromir,Aragorn, Merry ve Pippin önden ilerlerken Frodo,Gimli ve ben hemen arkalarında ilerliyorduk. Arkamızda ise Legolas ve Sam vardı.

Önümüzde ilerleyen Gimli gözlerini kısarak etrafı inceledi aynı şüphecilikle. "Siz merak etmeyin hanımefendi. Burada o Cadı Elf'in kolayca kandıramayacağı bir cüce var. Gözlerim atmaca, kulaklarım tilki gibidir!.." Birdenbire gözümün önünde bana tutulan bir ok gördüğümde nefesimi tuttum. Legolas ve Aragorn dışında herkes neler olduğunu anlamaya çalışırken Aragorn ellerini kaldırmış, Legolas ise oku karşısındaki kişilere doğrultmuştu.

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ-1:DENİZ KABUĞU/TAMAMLANDI/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin