9. bölüm

321 42 59
                                    


"son kozun nedir Jungkook? Bu sefer de başaramazsan eğer başına gelecekleri hayal bile edemezsin." Taehyung'un sorusu ile gerilmiş olan Jungkook her zamanki rahatlamış ifadesini takındı ve konuştu. "Merak etme sevgilim bu sefer en etkili kozumu oynayacağım ve mutlaka en kısa zamanda halledeceğim."

Yattığı yataktan biraz doğrularak konuştu tekrar Tae "nasıl olcak o? Gençlerin fazla vakti kalmadığını biliyorsun."

"Bana güven. Yanlızca Hwang Hyunjin denen veledi takip etsek yeter." Kendi de biraz doğrularak konuştu Jungkook. Sevgilisinin ne zaman sinirleneceğini adı kadar iyi biliyordu. Onun tüm zaaflarını da ezberlemişti. Saçlarını tutup "umarım dediğini yaparsın." Diye tıslayan sevgilisine karşın, onu sakinleştirmek için yapması gereken şeyin onu tatmin etmek olduğunu bildiği için teslim olmuş boğuk bir inleme sunup biraz daha doğruldu ve kendini sevgilisinin dudaklarına hapsetti.

Tae'de biliyordu sevgilisinin bunu kullandığını dolayısıyla onu sinirlendirse de elmas kadar güzel sevgilisini şimdilik yanlızca tehtit etmekle yetiniyordu.

-
-hey nereye gidecek mişim?! Burası benim de odam.

-Git işte Changbin. Başka oda mı yok? Hem ben olmasam kalabilir miydin burada? SENI SOKAĞA ATAYIM MI?!

-Sono sokoğo otoyom moo? Bana bak Hyunjin. Canımı sıkmaya devam edersen sen atmadan ben çıkarım bu evden Felix'i de beraberimde götürürüm!

-Ahh ne olur sanki başka odaya gitsen? 3 yaşındaki veletler gibisin. Bir de büyük olacaksın.

Her zamanki gibi Changbin ve Hyunjin'in didişmesiyle açmıştı gençler gözünü. Bazen sabahın ilk ışıklarında üşenmeden kavga ettiklerinden birbirlerini rüyalarında gördüklerini bile düşünüyorlardı.

"Ne oluyor yine?" Diyerek girdi Chan içeri. İki gencin de mızmızlanarak kendilerinin haklı olduklarını söyleyeceğini bildiği için konuşmalarına müsade etmeden kavgaya şahit olan Felix'e çevirdi kafasını ve sordu "sen anlat Felix."

"Elbette hyung." Dedi ardından ikiliye göz devirip anlatmaya başladı. "Hyunjin benimle bu odada yanlız yaşamak istediği için Changbin hyunga kendine başka bir oda bulmasını söyledi. Changbin hyung da buna karşılık istediği yerde kalabileceğini söyledi. Sonrasını biliyorsun zaten birbirlerine çemkirip durdular."

"Ahh 1 ay oldu hala tartışıyor musunuz bunu? Cidden çocuk gibisiniz." Dedi Chan bıkkınlıkla.

"Hyung daha bir aydır birlikteler. Daha reşit olmayan Felix'imizi bu kurtla baş başa bırakmaya gönlün razı mı? Kim bilir ne geçiyor aklından sapık veledin." Changbin yine olayları dramatize ederek konuşunca Chan işin içinden çıkamayacağını anladığından kafasını iki yana sallayıp kahvaltı hazırlamak için dışarı çıktı. Changbin'de Hyunjin'e dil çıkarıp Chan'ın arkasından hızla çıktı odadan.

Odada yanlız kaldığı sevgilisinin yanına yanaştı Hyunjin ve eğilip kulağına fısıldadı "Changbin'in de dediği gibi kim bilir neler geçiyor aklımdan. Değil mi Felix?"

Sahte bir gülümseme sunup Hyunjin'e döndü Felix ve omzuna dokundu. Düşüncelerini okuduktan sonra gülüşünü bozup konuştu "Changbin hyungun da dediği gibi hala reşit değilim. Değil mi Hyunjin?"

Mızmızca yüzünü buruşturdu Hyunjin. Felix onu teselli edecekti ki o sırada tekrar başlamıştı. Lanet baş ağrıları. Hala dokunmadığı insanların düşüncelerini duyuyordu ve bu artık o kadar hafif değildi. Önceden yanlızca çevresindekileri duyuyordu ancak şimdi metrelerce uzaktaki insanları da duyuyordu. Olduğu yerde başını tuttu. Hyunjin anlamıştı ne olduğunu. Hızla yatağın kenarındaki kulaklığı aldı ve taktı sarışın gence. Yatıştırmak için bir süre sarıldı ve bunun bitmesini bekledi.

Not Ordinary/ MinsungWhere stories live. Discover now