Kitap

1.3K 71 71
                                    



   Nakahara Chuuya ilerledi. Önündeki rafa iyice baktı. Kitabı aramaya başladı. Bulunca parmaklarıyla uzandı. Üzerindeki tozu iyice sildi. Kitaplığın yanındaki koltuğa oturup kitaba sarıldı. Sonradan dizlerinin üstüne koydu ve ilk sayfasını açtı.

İlk sayfasını açınca bedenine bir huzur geldi. İmzalı kitabın imzasını eliyle okşadı. Gülümsemesi tüm yüzünde yayılmıştı.

5 Yıl Önce

Olduğu yerde donakalmış karşısındaki, gemideki kişiye bakıyordu Chuuya. Nefesi kesilmiş, göz bebekleri büyümüştü. Nasıl böyle büyük bir şansa sahip olabilirdi ki?

Daha 23 yaşındaydı. Belkide hayatının değişeceğini bile düşünmemişti.

Dazai Osamu. 24 yaşında ünlü bir yazar. Kitapları okuyan herkesi tekrar okutacak türden. Ailesini ziyarete ve yeni ilhamlar için gemiyle uzun bir yolculuk seçmişti. Eşyalarını kamarasına bırakmış, geminin korkuluklarına yaslanmış bir şekilde geminin karadan uzaklaşmasını seyrediyordu.

Chuuya için şu an geminin ilerlemesi önemli bile değildi. Hala inanamıyordu onun karşısında durmasına.

'Hayran' kelimesi Chuuya'nın sevgisinin yanında hiç bir şeydi belkide. Kitaplarını hiç sıkılmadan tek tek okumuş, altlarını çizmişti. Hatta tek tek okumak değil, bir çok kez okumuştu. Kitapların her farklı baskısını satın alır, bir yerde bulamazsa da başka bir kitapçıya sorardı.

Kaldığı kamarada eşyalarının arasındada bir kaç kitabı da getirmişti. Özenle koymuştu onları. Kendinden bile iyi bakıyordu tek sayfasına bile.

Kafasını kendine gelmek için iki tarafınada salladı Chuuya. Yanına gidip selam vermek, ona bu akşam yanında biri yoksa restauranta gidip yemek yemeyi teklif etmeyi, belki yemek değilse bile kahve? ya da kitapları imzalatmayı çok istiyordu.

Ama bunlar o bu kadar yakınındayken bile zor geliyordu. Şu anlık uzaktan izlemeyi tercih etti. O da korkuluklara yaslanmış, denize sırtını vermiş karşısında denize dönmüş adamı izliyordu.

Derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Kahve saçlı baktığı denizden dönmüş, gemiye bakıyordu. Geminim içerisine. Chuuya gözlerini açtığında, kahve gözleri üzerinde görünce heyecanlanmıştı. Ne yapacağını bilemezken ona bakan gözler başka yöne dönmüştü. Chuuya dudağını ısırırken belkide kamarasına gitmenin daha mantıklı olabileceğini düşünmüştü.

.
.
.

Chuuya kamarasına gitmiş, yanında getirdiği kitaplardan birini eline almıştı. Kamaralar iki kişilikti. Ve tek başına kalmak için daha fazla bir miktar para ödemişti. İki kişi fiyatını.

Kitabı bir az kurcaladıktan sonra kendini kötü hissetmiş, kenara kaldıracakken yere kurumuş bir çiçek parçası düşmüştü. Pembe kalanşo. Annesi gemiye binmeden önce ellerinin arasına sıkıştırmıştı. Kitabının arasına koyma fikri gelmişti sonradan aklına.

Yere düşen kurumuş çiçeği parmaklarıyla uzanarak yerden aldı. Ucundan tutup çiçeği inceledi. Pembe kalanşo mutluluğu peşinde getirirdi. Annesinin neden bu çiçeği verdiğini sonradan anladı Chuuya.

Üstelik yanında olmadığından bu çiçek parçasının iyi dileklerininde onunla olcağına inanmıştı annesi. Rastgele bir şey değildi o çiçeğin Chuuya'da olması. Annesinin özenle olan seçimiydi.

Chuuya gülümsemiş, kitabın üzerinede pembe kalanşoyu koymuş ve kenara kaldırmıştı. Bileğini kaldırdığında akşam yemeğine uzun bir süre olduğunu farketti. Yemek zamanına kadar uyumanın mantıklı olabileceğini düşündü ve gözlerini kapattı.

.
.
.
.

Chuuya yavaş yavaş gözlerini açmış, saatine bakıyordu. Tam zamanında uyanması hoşuna gitmiş ve yüzünde bir gülümseme oluşturmuştu.

Yatakta doğrulup gözlerini ovuşturmuştu. Yataktan güç alıp ayağa kalkmış ve bir takım seçip giyinmişti. Yatmaktan dağılan saçlarınıda toka yardımıyla toplamış ve hazır olduğuna emin olduktan sonra kamarasından çıkmıştı.

Geminin içindeki restauranta doğru gitmiş, ve çoğu dolu olan masalara dikkatlice bakmıştı. Onu görememişti ve bu sinirini bozmuştu. Kendinden şüphe ediyordu belkide. Ya hayalse?

Boş bir masaya gözünü kestirdikten sonra ilerlemişti. Tek başına oturmak gerçekten sıkıcıydı. Ve haftalarca nasıl bu şekilde tek başına dayanabileceğini bilmiyordu.

Etrafına bakındığında gördüğü kadarıyla tek başına oturan bir tek o vardı. Bu yerinde rahatsızca kıpırdanmasına ve yüzünün asılmasına sebep olmuştu.

Sandalye çekilme sesinin iğrenç tonlaması kulağını doldurmuştu Chuuya'nın. Önünde baktığı tabaktan kafasını kaldırmış ve karşısına bakmıştı. Gerçekten bu şık takımın içerisinde karşısında mı duruyordu Dazai Osamu?

-Oturabilir miyim?

Chuuya'nın tüm dili tutulmuştu sanki. Gerçekten ne cevap verebileceğini bilmiyordu. Dazai Chuuya'nın cevap vermemesi üzerine baygın bakışlar atarken Chuuya'nın aklı anca yerine geliyordu.

-Tabi, buyrun lütfen oturun.

Chuuya'nın yanakları kızarırken eliyle yüzünü kapatmaya çalışmıştı. Dazai ne yapacağını şaşırmış bir şekilde sandalyeye tırsarak oturmuştu.

-İyi misini-?

-Ah evet. Bir şeyim yok. Lütfen, rahat olun.

-Peki o halde.

Dazai daha bir şey diyememişti. Şaşırmıştı çünkü ilk defa böyle garip biriyle tanışıyordu. Belki sohbet etmek istiyordu ama kelimeleri toparlayamıyordu.

-Bende tek başıma geldim ve sizi de tek gördüm. O yüzden yanınıza gelmiştim ama sizde eğer biriyleyseni-

-Oh hayır. Bende tekim. Sizin gibi birinin masama oturması beni gerçekten heyecanlandırdı.

-Siz, beni tanıyor musunuz?

-Kitaplarınızı severek okuyorum. Gerçekten! Her şeyden iyi bakıyorum onlara. Hatta farklı bir basımı çıktığı an alıyorum hemen! Gazetelerde görüyorum hep. Hatta büyük hayallerimden biri imza için bir şey ayarlamanızdı. Ama gazete röportajınızda okuduğum kadarıyla bundan hoşlanmadığınızı, kalabalıkla aranızın iyi olmadığından bahsetmiştiniz. Şu an gemidesiniz, sizcede garip değil mi?

Gülümsedi Osamu.

-Başka türlü nasıl gidebilirdim? Katlanmak lazım, değil mi. Sevdim bu sorgulayıcı tavrını. Üstelik, beni utandırıyorsunuz. Gerçekten toplumdan ayrı biri gibi gözükmeyi seven biri değilim. Lütfen sizde bana toplumdaki her hangi birine davrandığınız gibi davranın.

-Ah, peki. Yemekten sonra kahve içmeye ne dersiniz?

-Olur derim. Benimde ihtiyacım vardı.

...............................

Selam! Yeni bir kurguyla karşınızdayım. Yaklaşık 1,5-2 aydır bu kurgu üzerinde çalışıyordum. Finale kadarda yazdım. İlk yazdığımda yayımlamadım çünkü yarım bırakırım diye düşündüm. O yüzden şimdi atıyorum.

Gemi hakkında pek bir bilgim yok öncelikle bunun için özür dilerim. Elimden geldiği kadar gemi yolculuğuna benzetmeye çalıştım.

Buraya kadar okuduğunuz için çok teşekkürler. Kendinize iyi bakın. Düzenli bölüm atmaya çalışacağım <33

𝐄𝐚𝐜𝐡 𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐘𝐨𝐮 𝐅𝐚𝐥𝐥 𝐈𝐧 𝐋𝐨𝐯𝐞 - 𝐒𝐨𝐮𝐤𝐨𝐤𝐮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin