Çiçek

441 48 20
                                    


  Konuştu Chuuya kırmızı karanfilleri vazoya koyarken.

-Neden kırmızı karanfil tercih ettin.

-Bilmem.

Chuuya arkasını dönüp ona baktı. Gözleri doluydu.

-Kırmızı karanfiller aşkı temsil eder. Daha çok sevgiyi. Genelde kimlere verilir, biliyor musun? Özlenilen kişiye.

-Anlamını bildiğini düşünmemiştim. Bunu açıklarsam inanmayacağını düşündüm.

-Sana inanmak istemiyorum. Kandırıyorsun beni bir şekilde.

-Seni çok özledim. Chuuya, kitabı getirdim. Söz verdiğim gibi. Sadece okumanı istiyorum.

Chuuya Osamu'nun getirdiği kitabı eline aldı. Ardından ona göstermek için salladı.

-Gemideki anılar ve aşk. Gazetede böyle yazıyor.

-Bizim gibi. Kitapta aşık olunan kişi sensin. Gemideki o kişi. Bir an bile olsun aklımdan çıkmadın. Seni düşündüm hep. Kitabın bu kadar geç çıkma sebebi sensiz kafamı toparlayamadım.

Dazai ayağa kalktı. Chuuya'ya doğru yanaşıyordu.

-Hayatında biri var mı?

-Bizden olmaz.

-Bu da ne demek?

-Başından beri biliyordum! Benim böyle sıradanlaşmış bir hayatım varken seninki benimkinin yanında renkli kalıyor. Evet seni özledim ve hala çok aşığım, ama olmaz.

-İkimizede acı çektirme, lütfen. Doya doya aşkımızı yaşasak. 5 Yıldır her şeyini özledim.

-Dazai, keşke gelmeseydin.

-Unutabilecek miydin?

-Hayır..

Dazai Chuuya'ya iyice yaklaştı. Belini kavradı ve Chuuya'yı göğüsüne yasladı. Chuuya ağlamaya başlamıştı.

-Söz veriyorum.. Söz veriyorum ki seni çok mutlu edeceğim.

-Sana inanmak istiyorum. Sana inanıyorum.

Dazai burukça gülümsedi. Chuuya geriye gidip kafasını kaldırdı. Özlediği yüzü inceledi. Her bir ayrıntısına kadar inceledi.

-Ben yalancı değilim Chuuya. Sana karşı yalancı durumuna düşmek en son isteyeceğim şey bile değil. Sana yalan söylemeye çalışmadım. Dış etkenler beni yalancı durumuna düşürdü.

-Seninle konuşmaya çalıştım. Ya ayrılırsak dedim. Her zaman öyle bir şey olmayacağını söyledin. Beni bıraktın diye o kadar korktum ki.

-Bir saniye. Sana vermem gereken bir şey var.

Dazai elini ceketinin cebine attı. Ardından bir kutu çıkardı. Eskimiş kırmızı bir kutu. Hala sağlamdı. O sırada parmağındaki parlak alyans dikkatini çekti Chuuya'nın.

Kaşları yavaştan çatılırken Dazai kutuyu açmıştı. İçinde parmağındakiyle aynı alyansı görünce gözleri kocaman açıldı. Ardından kafasını kaldırıp Osamu'ya, peşine kutuya gene baktı.

-Bu..?

-Otele döndüğümde bunu almıştım. Sen gidince veremedim. İnanır mısın hiç parmağımdan çıkarmadım. Senin bedenen yanımda olmadığını biliyordum ama, bunu takınca seni her zaman yanımda hissettim. Bunu takınca birbirimize karıştığımızı hissettim. Seni hissettim ben Chuuya. Dokunamadan hissettim. Şimdi karşımdasın.. Bu yüzüğü sana verebileceğimi düşünmezdim. Üstelik 5 yıl sonra.. Aklımın ucundan geçmezdi. Seni ilk günden daha çok seviyorum. Şimdi, bu yüzüğü parmağına takmama izin ver. Belki sende benimle aynı şeyleri hissedersin takınca. Özlersen eğer, yanında olduğumu hissedersin.

Dazai daha fazla konuşamadı. Boğazına bir yumru indi. Gözleri doluydu. Chuuya'nın da öyle. Dokunsanız ağlayacaklar gibi.

Chuuya'da cevap veremedi. Sadece kafasını salladı. Elleri titriyordu. Dazai kutudan alyansı aldı. Aynı şekilde onunda elleri titriyordu.

Bir eliyle Chuuya'nın elini tutarken diğer eliyle alyansı Chuuya'nın yüzük parmağına geçirdi. Chuuya yüzüğe odaklandı. Daha fazla tutamadığı göz yaşlarını saldı. Ardından kafasını kaldırdı. Karşısındaki kahve gözlere baktı.

Osamu'nunda gözleri parlıyordu. Chuuya hiç tereddüt etmeden yaklaştı Osamu'ya. Özlemişti dudaklarını. Karşılık beklemeden öpmeye başladı.

Dazai sakinliğini takındıktan sonra karşılık vermeye başladı. Aynı zamanda Chuuya'nın yanağını okşuyordu. İkisinede iyi gelmişti.

Nefesleri kesildiğinde ilk ayrılan Dazai oldu. Chuuya'nın başı dönmüştü. Bu yüzden kendini koltuğa attı. Dazai önüne eğildi ve elini tuttu. Dudaklarına yaklaştırıp ufak öpücükler bırakmaya başladı.

-Of Dazai.. Gerçekten inanılabilir gibi değil.

-Seni bulamazsam kitabı okursun diye düşündüm. Okursan seni anlattığımı, bizi anlattığımı anlayacağından emindim.

-Ya okumasaydım?

-O zaman, bilmiyorum.

Chuuya eğildi ve Osamu'nun saçına bir öpücük bıraktı.

-Uyuman lazım.

-Sen ne yapacaksın?

-Koktuğa uzanırım. Ya da otele dönerim.

-Saat geç oldu. Gel benimle yat.

Dazai doğruldu. Chuuya'da ayağa kalktı. Yatak odasına giderken Dazai onu takip etti. Odaya girdiklerinde Chuuya dolabın alt kısmından ikinci bir yastık çıkardı.

Yastığı kolunun altına sıkıştırdı ve dolabın kapağını kapattı. Kapatırken dolap kapağı gıcırdamıştı. Yastığı yatağa bırakıp oturdu. Kafasını arkasına çevirip Osamu'ya baktı. Gelmesi için işaret yaptı.

Osamu'da aynı şekilde oturdu yatağa. İkiside aynı anda uzandı. Kokuları karışmıştı. Chuuya kafasını kaldırıp göğüsüne yattı Osamu'nun. O da beline sarıldı ve iyice kendine yanaştırdı. Peşinede saçlarıyla oynamaya başladı.

-Sabah kahvaltı hazırlayayım sana. Birlikte bir şeyler yiyelim. Gemideki gibi.

-Olmaz. Alışverişe çıkılması lazım. Evde bir şey kalmadı düzgün.

-Sorun değil.. Sabah alırım.

-Sen bilirsin o halde.

Chuuya gerçekten yorgun düşmüştü. Esnedi. Dazai bu yorgunluğu anlayınca daha fazla konuşmadı. Chuuya gözlerini kapatmasıyla uykuya dalmıştı. Dazai uyuyana kadar onun saçlarına öpücükler kondurdu. Peşine o da güzel bir uykuya daldı.

........................

Bir kac bolum sonra final..

Okudugunuz icin tesekkurler <3

𝐄𝐚𝐜𝐡 𝐓𝐢𝐦𝐞 𝐘𝐨𝐮 𝐅𝐚𝐥𝐥 𝐈𝐧 𝐋𝐨𝐯𝐞 - 𝐒𝐨𝐮𝐤𝐨𝐤𝐮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin