Tom için en kötü olan şey Draco'yla yıllarca küs kalmaları değildi, ya da sarışının şu an kayıp olması. Bunların hepsi berbat ve düşmanının bile başına gelmesini istemeyeceği şeylerdi ama çok daha kötü hissettiren bir his vardı içinde. Kendisini iğrenç, kokuşmuş bir çöp gibi hissetmesine sebep olan bir şey.
O kadar yıl... Gözünün içine baka baka başka kadınlara dokundum. Üstüne arkadaşlığımızı bitirdiğin için seni suçladım.
Kapının önünde arabasıyla bakışırken başını öne eğdi. Bu kafayla trafiğe çıkarsa kaza yapması işten bile değildi.
Sırt çantasını iki omuzuna da asarak otobüs durağına doğru yürümeye başladı. Ruh hali oldukça karanlık olduğu için yavaş bir şarkı açmaya karar verdi. Tam durağa gelmişti ki kulağına dolan sözlerle gözleri sonuna kadar açıldı. Adımları birden durdu.
*You seem so lonely (are you lonely?)
You're the ground my feet won't reach
So if you lonely, darling you're glowing
If you're lonely, come be lonely with me*Beklediği otobüsün geçmesini önemsemeden durağa ilerleyip banka oturdu. Titreyen elleriyle telefonunu çıkartıp hızla eski yazışmalara girdi. Yine buz kesmişti. Hava İngiltere normallerine göre oldukça sıcaktı oysa ki. Öyleyse neden donuyordu?
Aradığı ismi bulunca arama kısmına anahtar kelimeyi yazdı. Okudukça dehşetle sonuna kadar açılan gözleri kısıldı. Kaşlarını öyle çok çattı ki başına keskin bir ağrı girdi.
draco:
Seni anlıyorum Marvolo
Gerçekten anlıyorum
Çok yalnızsın, öyle değil mi?
Sorun değil
İnanmazsın ama ben de öyleyim
Beraber yalnız olduğumuz sürece
Bence bu bir sorun olmazmarvolo:
Evet
Bence de öyle
İyi ki varsın Draco
Kimse bizi anlamıyordraco:
Sorun değil
Gerek yok
Nedense bir şekilde her şeyin güzel olacağına inanıyorum ben
Sen de inan
Mutlu olalım
Olur mu?"Of..." Ana ekranını hızla kapatıp telefonunu cebine soktu. İstediği otobüs tekrar gelince bu sefer hızla içine atladı. Ücreti ödedikten sonra arkaya ilerleyip boş bir yere oturdu.
Aklına Draco'yu ilk gördüğü gün geldi. Özel bir okulu burslu kazanmıştı. Lisede, yepyeni bir ortamda ilk günüydü. Tören alanına adımını attığı anda çok korkmuştu. Okula girip çıkan lüks araçlardan inen bakımlı çocuklardan korkmuştu.
Çünkü sınıf arkadaşları ana sınıfından beri aynı okulda olan, zengin ailelerin çocuklarıydı. Ortamda aykırı olan oydu. Hayat önüne altın tepside sunulmamış tek kişi o olacaktı. Kimse onunla konuşmak istemeyecekti. Bundan adı kadar emindi.
Tören bittiğinde ve sınıfına gittiğinde direkt sırasına oturmuş, başını da sıraya yasladığı kollarına gömmüştü. Edilen muhabbetler kulağında uğulduyordu.
Yaz tatilinde İtalya'ya gittik ama Napoli'de yalnızca iki gün kalabildik.
Babam harçlığıma sadece yüz sterlin zam yaptı, inanabiliyor musun? Liseye geçtim ve haftalığım dört yüz sterlin!
Annem beni Mac rujunu kırdığım için bir hafta boyunca odamdan çıkartmadı. Bu kadar büyütülecek ne vardı ki? Zaten o ölünce hepsi bana kalacak, yaptığı pintilikten başka bir şey değil.
Bütün bu konuşmaları dinlerken sertçe dişlerini sıkıyordu. O ölünce hepsi bana kalacak... Ne kadar kolay söylemişti öyle. Hayatında bir kez olsun sevdiği, değer verdiği birini toprağa gömmediği çok belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beautiful Mess || Tomaco Fan Fiction
FanfictionSeni sevmenin nasıl bir şey olduğunu tahmin bile edemezsin. •Tom Marvolo Riddle x Draco Malfoy •Köpekler girebilir, homofobikler giremez.