XI

200 31 4
                                    

Dakikalar süren, Draco'nun oturduğu sandalyeden düşmesine sebep olacak şiddetteki kahkahaların sonunda yüzlerini yıkamış, moral olarak yükseldiklerinden emin olduktan sonra randevuları için evden çıkmışlardı. O gün Draco da arabasıyla geldiği için Tom arabasını almayacaktı. Ayrıca sarışın olanı araba kullanırken izleme fırsatını kaçırmak istemiyordu.

Tom'un en çok keyif aldığı şeylerden biri de konsantre olmuş Draco'yu izlemekti. Kitap okurken, film izlerken ya da hararetli bir tartışma esnasında karşı tarafı dinlerken yüzünde öyle eşsiz bir ifade oluşuyordu ki kumral saçlı olanın elinden işi gücü bırakıp onu izlemekten başka bir şey gelmiyordu.

Tom kendisine engel olamayarak sarışının kafasına hafifçe vurdu. "Ah!" Bu darbeyi beklemeyen Draco başını tutup sonuna kadar açılan gözleriyle uzun boylu olana baktı. "Ne yapıyorsun? Delirdin herhalde..."

"O kadar tatlı durma o zaman sen de, aptal." dedi Tom kendisini dizginleyemiyormuş gibi. Başını çevirip camdan dışarıyı izlemeye başladı ama yansımadan hala Draco'nun dönüp dönüp kendisine baktığını görebiliyordu. "Ben... Ne diyeceğimi bile bilmiyorum. Cidden çok tuhafsın, Marvolo."

"Sensin o."

"Çocuk musun?" Tom sarışın olanı duymamış gibi radyoda çalan şarkıya eşlik etmeye başlarken Draco gülümsemesini bastırmaya ve odağını yolda tutmaya çalışıyordu.

Ona diyordu ama asıl tatlı olan Marvolo'ydu.

"Nereye gidiyoruz bu arada?" diye sordu Tom konunun dağılacağı kadar bir süre sessiz kaldıktan sonra. Draco, Tom'un aksine sürpriz olayından pek hoşlanmazdı, dosdoğru söyledi. "Limana, motoru hazırlattım."

Tom gülümseyerek tekrar cama döndü. Draco'nun mütevazi bir şekilde 'motor' dediği şey sekiz metrelik küçük bir yattı. İçeride iki kamara, bir mutfak ve bir banyo vardı. Ön kısımda güneşlenilecek bir kısım bırakılmıştı. Arka taraf ise oturma takımıydı. Rahat bir U koltuk ve büyük ekran bir televizyon. Tabii Tom bütün bunları bilmiyordu, daha önce Draco'nun evinden başka hiçbir yere gitmemişti. Aklında canlanan görüntü, sarışın olanı da biraz tanıdığı için bu yöndeydi.

Yirmi dakikalık araba yolculuğunun sonunda öğrenecekti ki bu konudaki tahminleri tamamen doğru çıkacaktı. Draco'yu öyle iyi tanıyordu ki nerden bakarsan bak bu durum korkutucuydu. Ne kadar karşılıklı olsa da.

"Buna ikimiz nasıl sığacağız? Daha büyüğü yok muydu bunun?"

Tom'un alaycı sorusuna karşılık Draco gözlerini devirmekle yetindi. "Kusura bakma ama elimizde bu vardı. Senin için daha küçüğünü almamı istiyorsan da birkaç randevudan fazlası lazım. Ben senin bildiğin zengin erkeklerden değilim."

Koyu saçlı olan sarışının oyununu devam ettirerek düşünürmüş gibi mırıldandı. "Ne yapsak... Seni söğüşlemek için kaç randevu daha lazım?" Draco arabadaki eşyaları içeri aldıktan sonra yan gözle Tom'a baktı. "Ben deminden beri ne diyorum? Birkaç randevu içinde paramı saçmaya başlamam. En azından parmağıma bir yüzük takman lazım."

"Bunu düşüneceğim." dedi Tom güverteye atlayıp sarışın olana arkadan sarılırken. Draco baştan aşağı uyuşurken sarhoş olmuş gibi gülümsedi.

"Boyunuzdan büyük laflar ediyorsunuz Bay Riddle." Marvolo başını iki yana salladı. Tabii ki gelecek planları yapmıyordu ama o andan itibaren Draco'dan başka birine dokunmak, ondan başka birini sevmek imkansız geliyordu. Eğer bir gün evlenmek isterse o kişinin Draco olacağından da hiç şüphe yoktu.

Böyle düşünüyordu ama Draco endişeliydi. Marvolo'yu ilk gördüğü andan beri delicesine seviyordu. Her şeyine aşıktı. Ama Draco çabuk unutan, affeden, salak ana karakterlerden değildi. Her şeyin bilincindeydi. Marvolo, onu çok seviyor olmasına rağmen, ondan uzak kaldığında sarışını aklından silmişti. Öyle ki, ne kadar istemeden ona benzeyen birini bulmuş olsa da, başkalarına dokunmuştu. Başkalarını öpmüştü. Onları da sevdi.

Draco, Marvolo'nun onu sevdiğini biliyordu. Hevesini aldığında gidebileceğini bildiği gibi.

Yine de küçük, ufacık bir heves bile olsa gidebildiği kadar gitmek istiyordu. Eğer Marvolo onu kullanmak istiyorsa, Draco da onun kendisini kullanmasını istiyordu.

Kendime saygım yok sanma. Ben o saf salak aşıklardan değilim. Beni kandıramazsın, gücün yetmez. Her şeyin farkındayım.

Farkındayım... Ve sonunda dibe batacak olsam bile seninle batmak istiyorum.

•••

Bir süredir bölüm yayımlamıyordum. Oy ve yorum sayısının az gelmesi sebebiyle motivasyonum tamamen kaybolmuştu ama dün All Mine'dan birkaç bölüm okudum ve kitabın az ilgi görmesine rağmen nasıl o kadar uzun süre yazabildiğimi hatırladım.

Bölüm biraz kısa, geçiş bölümü olarak da düşünebilirsiniz ısınma bölümü olarak da.

Eğer içinizden geliyorsa oy verip yorum yaparak bana destek olabilirsiniz.

İyi okumalar dilerim, sevgiler<3

Beautiful Mess || Tomaco Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin