14- MASUM...

371 24 28
                                    

Flashback ⬇️
___________________________________________

"Bu gece bizim gecemiz Sevgilim..."
___________________________________________

Barış, Fırat'ın söylediklerine karşı hafifçe sırıtmıştı, derin bir nefes vererek kendini Fıratın kollarına bırakmayı tercih etmişti. Fırat, yavaşça barışın boynuna doğru yöneldi, barış nefesini tutmuş bir vaziyette gözlerini kapamıştı. Fırat, barışın boynuna ufak bir öpücük kondurduktan sonra yavaş yavaş aşağılara doğru inmeye başladı....

***
Saat: 07:30

Fırat çoktan uyanmış, takım elbisesini giymişti. Göz ucu ile barışa baktı, hâlâ uyduğunu fark edince telefonunu eline alarak saate baktı, sonra barışa doğru eğildi ve yavaşça fısıldadı:

Fırat: "Şşt, uyuyan güzel uyan güzel, uyan hadi." Barış, hafifçe irkilerek Fırat'a baktı:

Barış: "Sabah sabah C!n gibisin VAllah Savcı." Fırat hafifçe gülerek barışa doğru fısıldama'ya devam etti.

Fırat: "Şimdi kalkmaşan işine geç kalacaksın, hadi." Barış, homurdanarak arkasını döndüğünde Fırat derin bir iç çekerek arkasını döndü, kıravatını düzeltmeye devam ederek konuşmaya başladı:

Fırat: "İşe geç kalırsan babandan hayli bir azar işiteceksin ama." Barış bir anda yataktan doğrult'arak dolaba doğru ilerledi, Savcı hafifçe sırıtıp barışa doğru konuşmaya başladı:

Fırat: "Ondan çok mu korkuyorsun?" Barış, dolaptan aldığı gömleği iliklerken, Fırat'ın bu sorusuna karşılık duraksadı, bir anda aklına babasının onu cetvelle döverken kardeşinin onu hiçbir şey yapmadan izlediği o, iğrenç an gelmişti. Cevap vermeden gömleği yavaşça iliklemeye devam etti. Fırat barışın bu sessizliğinde ki çığlığını duyabiliyordu, elini hafifçe onun omzuna dokundurarak gülümsedi. Barış hiç bir cevap vermeden giyinmeye devam etti, bir müddet sonra telefonu çaldı. Barış masaya yönelerek yavaşça telefonunu eline aldı, telefona baktığı an yavaşça sırıtarak mırıldandı:

Barış: "Zahit Beyler de ararlarmış." Yavaşça telefonunu kulağına götürerek konuşmaya başladı:

Barış: "Buyursunlar babacığım." Zahit Bey, sinirli bir ses tonu ile barışa bağırmaya başladı:

"SAVAŞ, SEN NASIL BÜGE'NİN FRANSA'YA GİTMESİNE İZİN VERİRSİN!?" Barışın gözleri yavaşça büyürken ağzından iki kelime döküldü.

Barış: "Ama, nasıl-" Zahit Bey, barışa doğru sinirle konuşmaya devam etti:

"SEN GERİZEKALI MİSİN OĞLUM!" Barış, yavaşça konuşmaya çalıştı:

Barış: "Ama baba-" Zahit Bey yine barışın sözünü keserek ona sinirle bağırmaya devam etti:

"BENDE SENİ KARDEŞİNDEN DAHA İYİ SANARDIM AMA, ONDAN FARKSIZSIN, HAYAL KIRIKLIĞISIN!" Barışın gözleri yavaşça dolmaya başlamıştı, şuan sadece bir bara gidip saatlerce içmek istiyordu, kimse onun umrunda değildi, yavaşça telefonu kulağından indirdi. Fırat, barışta bir farklılık olduğunu fark edince yavaşça ona doğru bakarak konuşmaya başladı.

Fırat: "barış, iyi misin?" Barış bir anda ağlamaya başladı, Fırat bunu fark ettiğinde ufak ufak barışa doğru yaklaşmaya başladı. "Barış?" Barış, Fırat'ı umursamadan hızlı bir şekilde ceketini alarak odadan çıkmak için kapıya yöneldiği sırada, Fırat onu hızla tutup kendine doğru çekti, barış Fırat'ın gözlerine bakmak istemediği için gözlerini onun gözlerinden çekti, Fırat bunu fark edip, biraz kibar biraz tehtit'gar bir ses tonuyla barışa doğru konuşmaya başladı:

Transition to love ~FırbarWhere stories live. Discover now