15

131 21 1
                                    

Teoman,

Çok güzel gözleri vardı.

Evet çok hırçındı. Patavatsız ve hatta bazen saygısızdı. Ama tüm bunlar gözlerinin ne kadar güzel olduğunu düşünmeme engel olamıyordu.

"Ne? Yüzüme mi bulaştı?"

"Anlamadım?" dedim gerçekten anlamayarak.

Kaşları çatıktı. Ben çevresindeyken çoğunlukla kaşları çatıktı. Yüzü erkenden benim yüzümden kırışırsa yazık olurdu.

"Dik dik suratıma bakıyorsun."

Bir an utandığımı hissettim. Ve mahcup. "Affedersin. Dalmışım." Bana bakmaya devam edip köftesinden bir ısırık aldı. Söylediği gibi gerçekten bu güzel bir köfte ekmekti. Ama beklenmedikti, bu tarz yerlerde takılacak biri gibi durmuyordu. Daha kibirli, daha şatafatlı şeyler seveceğini düşünmüştüm ama beni yanıltmıştı.

"Ee, boş boş bakışıp oturmaya mı geldik buraya?" dedi lokmasını yuttuktan sonra. Gülümsedim. "Tatlı bir mekanmış." 

Göz devirdi. "Bu, konu bulmak için çok klişe bir yöntem Teoman," dedi ve yeni bir ısırık aldı. Gülmeden edemedim. Açık sözlü olması çoğunlukla hoşuma gidiyordu. "Sen bir şeyler söyle o zaman."

Yemeğini bırakıp bir tane peçete aldı ve ağzını sildi önce. "Neden ekonomistlik? Neden modellik değil?"

Gülümsedim. "Çok mu absürt?"

Omuzlarını silkti. "Bariz değil mi? Yükselişe geçtiğin sırada sıradan bir şirkete ekonomist olarak giriyorsun. Modellik ve oyunculuk büyük forsu ve parası olan meslekler. Burada olman garip."

Konuştukça gözlerim kısılmıştı. "Hakkımdaki ayrıntıları nereden biliyorsun?"

Az önce aldığı lokmasını yutarken tekrar omuz silkti. "Ofis dedikoduları." Bu sefer tek kaşım havalanmıştı. "O kadarla bunları mı öğrendin?"

Gözlerini kısma sırası ondaydı. "Şirket stalker dolu. Evet, bu kadarıyla öğrendim. Soruma cevap verecek misin?"

Deva,

Sürekli böyle sıçıp sıvayacaksam bu adamla asla denk gelmemem gerekiyordu. Bir gün paçayı kurtaramayacağım bir detay kaçacaktı ağzımdan, işte o zaman görecektim ebemi tersten. Neyse ki bu sefer çok üstünde durmamıştı.

"Babam doğru dürüst bir işim olması gerektiğini düşünüyordu."

Kaşlarımı çattım. "Sadece bu mu?"

"Daha başka ne bekliyordun?"

Sessiz kalıp biraz izledim onu. Yemeğini yiyordu ve bana hiç bakmıyordu. Gözleri çok güzeldi. Yüzü, elleri. Tanrı onu yaratırken ne düşünmüştü diye düşünmekten kendimi alamadım. Hayatımda gördüğüm en güzel adam olabilirdi.

"Neden öyle bakıyorsun?" 

Bakmaya devam ettim, gözleri bana dönmüştü. "Bakasım geldi, ne var?"

Birden gülmeye başladı. "Neden senle her konuştuğumda çocukken topumu bahçesine kaçırmaktan korktuğum teyzeyle konuşuyor gibi hissediyorum?"

"Ne alaka be?" dedim suratsız bir şekilde.

"Çok aksisin diyorum," dedi. "Üstelik suratsızsın." Güldüğü sırada beyaz dişleri parıldıyordu resmen. 

Gülümsemeden edemedim. "Sana gıcık oluyorum diyedir."  Birden kaşları havalandı. "Ne yaptım ben sana?" Anlamsız bir keyif almaya başlamıştım. "Hiç. Gıcık olasım var," dedim ve sırıtmaya devam ettim. 

Anlamlandıramadığı için kaşları çatılmıştı. "Cidden çok garip birisin ya."

Sen bir de sana uyuz olmayan Deva'yı gör Teomancım, diye düşündüm. Nereye gidecekti bu sohbetlerimiz?

Yemek yedikten sonra oradan kalkıp şirkete geri geçtik ve o gün onu bir daha görmedim. Görmediğim için de aklım onda kalmıştı. 

Sikeyim. Teoman'a tekrardan çekilmem benim lanetim miydi?

xxx




taş kabukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin