1

597 48 83
                                    

BÖLÜM 1: ALFALAR DA TERK EDİLİR, YŪJİ'NİN YÜZÜĞÜ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

BÖLÜM 1: ALFALAR DA TERK EDİLİR, YŪJİ'NİN YÜZÜĞÜ

Haftanın en güzel günü olmasa da cuma günlerinin geceleri haftanın en güzel geceleridir benim için. Bir zamanlar her cuma akşamı Junpei ile kreşi kapattıktan sonra eve döner, üzerimizi değiştirdikten sonra Choso, Todou, Toge ve Yuuta ile buluşmak için her zaman gittiğimiz mekana yürürdük. Sokaklar bazen feromon kokardı, bazen insanların arasında bir çocuk ağlaya ağlaya annesini arardı hatta bazen Junpei'e yürüdüğü için bir alfayı dövdüğüm bile olurdu ama cuma geceleri her zaman en güzelidir.

Doyana kadar yediğimiz et yemeği pek de fazla olmayan maaşlarımızdan gün gün arttırdıklarımızın eseri olurdu genelde, fazla dağıtmazdık cuma akşamları, içmek değil de işten artan zamanlarımızda birbirimizi görmek, zaman geçirmek daha önemli olurdu. Todou ve Yuuta ile sigara içmeye kalktığımda Junpei, Toge ve Choso ile içeride kalır; çıkmak için benden bir işaret beklerdi. sonra eve dönerdik. Karanlık sokaklarda omegamın elini sıkı sıkı tutarak koşturur, nefes nefese bana durmamı söyleyene kadar çekiştirirdim onu.

Dur Yuuji, derdi. Dur Yuuji nefesim yetmiyor artık sana. Zaten o zamanlar Junpei bana hiç yetmemeye başlamıştı ya, ben de dediğini yapar dururdum. Mühürlememi istemediğini kesin bir dille ifade ettiği ensesinden tutar onu kendime çekerdim o zamanlar, deli gibi öperdim. Yine yetmezdi nefesi, yine soluğu kesildi diye suçu bende bulurdu.

Ben çok severdim Junpei'i. Uzun saçlarını kulağının arkasına ittiğinde severdim, sürekli ettiğimiz kavgalarımızın ortasındaki gülmelerini severdim, feromonlarının kokusunu severdim. Yapamadığı yemekleri bile yerdim, yüzünü buruşturarak izlerdi beni yine de gülümserdim. Ben çok severdim Junpei'i; nereye gitse peşinden gidecek kadar, ilişkimizin altıncı yılında ben artık bir şeyler ciddiye binecek diye umutlanırken günaşırı etmeye başladığımız kavgalarda sürekli haklı çıkma çabasını görmezden gelecek kadar severdim.

Bir yüzük aldım ve yemeğe çıkardım omegamı, hemen bir önceki gün kavga etmemize rağmen çöktüm dizlerimin üzerine baktım ışıl ışıl gözlerine. Çok güzeldi omegam, yıldız gibiydi ve hatta belki ay gibiydi. Evlen benimle Junpei, dedim. Evlen benimle, Junpei.

Bir yüzüğe baktı, bir yüzüme. Yeniden, yeniden ve yeniden yaptı aynısını. Çevredikler bize baktı, bir yüzüme baktılar bir yüzüğüme. Bizden olmaz, dedi sonra Junpei. Kusura bakma ama Yuuji, bizden olmaz. Nefesim kesildi, tüm neşem boğazıma düğüm oldu. Tam yedi senem döndü sırtını bana yavaş yavaş uzaklaştı. 16. yaşımda gördüğüm Junpei'di giden, daha dün kavga ettiğim Junpei'in elinden tutup yüzüme son kez bakmadan ilerleyen aşık olduğum adamdı. Çevredekiler bir bana baktı, bir yüzüğüme.

O akşam eve dönmedim, gittim Todou'nun yayları batan biraz da bira kokan koltuğunda ağladım. Bana bir sürü cips paketi uzattı bir de kucağıma kendi gibi çirkin peluş bir oyuncak koydu. Saatlerce arkada sessizce oynayan filmin önünde ağladım. Ana karakterler seks yaparken Todou teselli etti beni, yine duyulan ses benim hıçkırıklarımdı. Sabah dağılmış halde eve gittim. üzerime bir kutu bira devirince Todou'nun giysilerinden almıştım, Junpei'in Çocuksun sen, diyişini hayal edip gülümsedim kısa bir an. Kapıyı açtığında ne gülümsememden eser kalmıştı ne de Junpei'den.

killing butterflies, itafushiWhere stories live. Discover now