3

722 82 6
                                    

Göğü kaplayan kara bulutlar birazdan tüm evreni yok edecekmişcesine bir hiddetle iç içe geçmiş, fırtınanın habercisi olan şimşekleri rüzgara doğru koy veriyordu.

Kuşlar çoktan tüneyecek yer bulmuş, kediler çatıların altında toplanmış yaşlı bir adam elinde meyve aromalı sıcak çay ile işlettiği kitapçının camına sığınmış dışarıdaki olağanüstü karmaşayı seyrediyordu.

O an gözüne bir Yabancı ilişti. Uzun boylu, zayıf Elinde eski tozlanmış bir çanta ile birazdan boşalacak yağmura yakalanmamak için hızlı adımlarla ıslak, nemli toprakta derin çamurlara aldanmadan düz bir istikamette yürüyordu.

Kafasındaki koyu kahve şapka, uzun kalın kabanı, çamurdan görünmez hale gelen kunduraları ve  şapkadan firar eden simsiyah ipeksi saçları vardı.

Küçük kasabayı yürüyerek geçip elma bahçelerine girmişti. İyiden iyiye düzleşen yollar ve köşe başındaki büyük arabalar Wonyoug malikanesinin yakınlarda olduğunun habercisiydi.

Saatlerdir yol yürümenin ve heyecanla atan kalbinin verdiği yorgunluk ile malikanenin bulunduğu sokağın başında durup elindeki çantayı yere salarak bir kaç saniye nefeslendi.

İşte burasıydı.

Onun için her şeyin başlayacağı ve belki de biteceği kör nokta.

Etrafı uzun sivri demirlerle kaplı malikaneye yaklaştığında kapıda olan tek şey bir zil ve kapının ardındaki kişinin gelene bakabileceği uzunca bir yarık.

Derince bir nefes alıp küçük sarı zile iki defa bastı. Bahçeye bile girmek için zil çalınması gereken bu yer için aklından milyon tane fikir ve tahmin geçti ve o saniyede takım elbiseli bir adam açtı kapıyı.

"Kimsiniz"

"Ben Kim Seungmin yeni hizmetliyim"

(Fic'in konusu gereği karakter görevde farklı bir isim alacaktı fakat okurken zevk alamayacağınız düşüncesi ile değiştirmedim)

Adam içeri girip kapıyı geri kapattı. Kısık gelen konuşma seslerinden sonra kapıyı açıp ona yaklaştı.

"Bekle"

Genç adamın Üzerini büyük bir titizlikle taradık dan
Sonra çantasını elinden alıp bahçeye yönlendirdi.

"Gir bakalım"

3 katlı beyaz koskoca bir ev. Bahçesinin beşte birini kaplayan, sanki yıllardır zerre şu görmemiş çirkin çatlak bir havuz ve etrafına genişçe dikilmiş kiraz ağaçlarından başka görünürde hiç bir şey yoktu.

çantasını alan kişiye döndü. içinde sadece bir kaç parça kıyafet, bir defter, kalem  ve silgi dışında bir şey olmadığının kanısına varınca fermuarı tekrar çekip iplerinden tutarak ona uzattı.

"arka bahçeye git orada Seon-ho adında yaşlı bir bahçıvan var seni yönlendirsin"

"teşekkür ederim"

Karşısında ki kişinin ondan daha genç olmasına aldırmadan önünde hafifçe eğilip selamladıktan sonra çantayı iki eliyle kavrayıp büyük bahçede ilerledi. az önceki genç gibi iki kişiyle daha karşılaşıp binaya fazla yaklaşmadan fakat en ince ayrıntısına kadar dikkat ederek yürüyordu.

Binanın arka bahçesi ön tarafa kıyasen dört kat daha büyük ve sadeydi görünürde sadece dikenli rengarenk güller ve onların üzerine ince geniş bir plastik örtü sermeye çalışan kısa boylu bir adam vardı.

Adam gözle görülür bir telaşla oradan oraya koştururken uzaktaki genci fark etmişti.

"Hey! sen buraya gel"

Elindeki çantayı çimenlerin üzerine bırakıp koşarak adamın yanına ulaştı.

"Yardım et delikanlı fırtına çıkmak üzere"

Yaşlı bahçıvanın yaptığı gibi uzun plastik örtünün uçlarından tutup nazikçe güllerin üzerinden geçirip yerdeki çiviye sabitliyordu.

Nihayet bittiğin de adam yerinden doğrulup başındaki şapkayı çıkardıktan sonra belini esnetti.

"Jaehyun yeni bir erkek hizmetli gelecek diyordu sen miydin"

"Evet"

Yaşlı adam yerdeki alet çantasını eline aldı. diğer elini de gencin sırtına koyup hafifçe öne doğru ittirdi.

"İçeri girelim yağmur başladı. jaehyun seni bekliyordu sırf yeni hizmetli gelecek diye işi hafifler sanıyor serseri işte"

Adam Seungmin'i omuzundan tutup arka bahçedeki mutfağa giden merdivenlere yönlendirirken söylenmeye devam ediyordu lakin Seungmin'in ilgisi başka bir yerdeydi çünkü tam o sırada simsiyah bir Chevrolet (araba) ön bahçeye girmekteydi.










Venom | 2minWhere stories live. Discover now