17.

40 4 0
                                    

Çok hararetli bir tartışmaNDJCKRMCLDMCKDMEKMF

~_~_~_~_~_~_~_~_~_~_~_~_~_~_~_~

"Buldunuz mu?....Anladım...o ordamı?....Tamam...onları buraya getirin"
Telefonu cebine attı ve çalışma odasından çıkıp aşağıya indi.
"Napıyorsun Harold? Yardım edeyim"
"Akşam yemeği için bir şeyler hazırlıyorum işte, ve gerek yok. En son yardım ettiğinde hiç hoş şeyler yaşanmadı"

"Bilerek yapmamıştım!"
"Domates salçasını yıkamaya çalışmıştın!"
"Napayım küflenmişti"
"Atacaksın o zaman hayatım"
"Yarısı ziyan olmasın diye şey etmiştim"

Kafasını iki yana salladı.
"En azından şu eti pişirebilirsin bence?"
"O kadarda değil yaparım tabiki!"
En azından onu becermişti. İkili yemeklerini yiyip salona geçmişlerdi. Ardından kapı çaldı.

"Ema! Yaşıyorsun!"
Gitti ve ona sarıldı.
"Tabikide Harry! Sence ordan çıt kırıldım birisine mi benziyorum?"
Güldü.
"Tabiki hayır! İyi olduğuna çok sevindik!"
Salona geçip oturdular.

"Nasıl kurtuldun?" Diye lafa başladı Louis.
"Aslında biraz karışık"
"Nasıl yani?"
"Şöyle ki ben o sırada çatışmaya hazırlanırken casuslardan biri ordaydı. Ben kapıdan çıktığım an ikimiz sen gidene kadar adamları hallettik"

"İyi güzel, hoşta..neden üç gündür yoktun?"
"Çünkü arkadaş karşı taraftan sarışın birisiyle flört ediyordu da ondan"
Uzun zamandır varlığıyla yokluğu bir olan Reo konuştu.
"Ney!?"
İki çift göz ona şaşkınlıkla döndü.

"Hala kaşınıyorsun Reo. Hayır düşündüğünüz gibi değil. Casustan yani Lando'dan yardım aldım. Kısaca planımızdan bahsettim. Oda bana gerekli ortamı sağlayacağını söyledi. Yani içlerine sızabildim. Flört olayı ise, eh bu olayın getirisi olarak, sanırım birilerinin sevgilisi gibi davranmam gerek"

"Bende bundan bahsediyordum. En azından iyi birimi? Hm?"
"Senin benimle derdin ne? O gün içindeki her şeyi söyledin değil mi? Neden hala benimle uğraşıyorsun man kafa? Hem kaybolsan bile umrumda olmaz diyen sen değil miydin? Ortalığı ayağı kaldırmışsın üç günde"

Sustu, diyecek bir şeyi yoktu. Evet ortalığı ayağı kaldırmıştı, çünkü endişelenmişti. Hem olayı da biraz abartmıştı, kıskançlığı ve ona olan süregelen dargınlığı Reo'yu ters birisi yapmıştı.
Louis konuyu dağıtmak için araya girdi.
"Peki ya sevgili rolü yapacağın kim? Tanıdık biri mi?"

"Hmm soyadını bilmiyorum hâlâ ama adı Mick. Aslında saf bir çocuk. Senin gibi babasının izinden gidiyor oda. Yani pek bir olayı yok. Babası önemli olduğu için, böyle bir şey düşündük"
"Anladım, güvenilir mi? Yani bizi bataklığa sürüklemez değil mi?"

"Nein, her şey güvenli. Ben babasına seni gizli olarak altan altan kakalayacağım. Sonra istediğini öğrenirsin"
Sırıttı.
"Bak bu güzel işte"

"Evet. Ben izninizle şu man kafalıyı alıp gideyim. Gelişmelerden haberdar ederim. Ve Louis önümüzde bir iki aylık uzun bir süreç var, bu yüzden dikkatli olmalıyız. En ufak hatamızda yeri boylarız"

"Tamam tamam için rahat olsun"
"Kalk man kafa! Senin fişini keseceğim. Benimle abuk subuk konuşmak meymiş göreceksin"
"Türk damarı tuttu gene, sen alttan alttan sıvışmaya bak Reo"

Evet Ema yarı Türk, yarı Japondu. İsmide ordan geliyordu.
"Ah artık o sarı kafaya gösterir bu hallerini"
"Bana baksana sen?"
"Ee baktım söyle?"

"Senin o etini kemiğinden ayırıp, kemiğini köpeklere, etini de yamyamlara veririm ki gariplerim bayram etsinler. Organlarını da bağış adı altında organ mafyalarına satıp zengin olurum ama kimsenin senin öldüğünden haberi olmaz anladın mı beni!?Daha fazla kaşınma da çık şu dışarı!"

Star OF DarknessWhere stories live. Discover now