5.He know

179 33 15
                                    


"Ama biliyorum ki gerçekler en çok o kişinin canını acıtacaktır." dedi ve durdu.

"Ve her gerçek insanın canını acıtır, ama geç kalmış gerçek daha çok." diyerek başını eğdi ve kapıdan çıktı.

***

"Geldim neredeyse, telefonu kapatıyorum Conner."

"Ne dersem diyim bildiğini yapacaksın biliyorum ama belki de doğru olan budur. Belki de kalbin bunu bilip saklamandan dolayı kaldıramıyordur mutluluğu. Ölü gibisin haftalardır....mm... ya da başka bir şeyler var. Günler sonra seni evden çıkaran tek şey bu olduğuna göre. " diyerek sorguladığında sinirle dişlerimi sıktım. Ama bunu farketmeyeceğini bilirek devam ettim.

"Conner, konuyu boşuna mı anlattım sana."

"Ah, tamam gerçekler. Evet canım ve o gerçekler yüzünden, o eve girdiğin gibi kovulacaksın. Sana adama söyleme demiyorum, bırak senden öğrenmesin yeter. Elbet er ya da geç öğrenir. Sen neden bunun sorumluluğunu üstünde hissediyorsun, ben onu anlamıyorum."

"O zaman kovdurmamaya bakarız Conner. Her neyse, umarım o kadın evde değildir."

"Am- pardon adını anmıyordum değil mi?" Başımı görmeyeceğini bilsemde salladım. "Sanmıyorum canım, duyduğuma göre James setten kovulmuş. Ama buna rağmen set devam ediyor şuan James'siz. Yani Amber şuan sette olmalı. Lanet olsun tekrar söyledim, tamam kapatıyorum daha fazla seni oyalamayacağım. Hoşçakal."

"Hoşçakal Conner." diyerek arabanın ekranından aramayı sonlandırdım. Arabayı bahçe kapısına kadar götürdüm. Kapıdan gözüken adamı görmemle birlikte arabayı durdurdum ve camı açtım.

"Merhaba, ben Marilyn, Marilyn Chapster. Johnny'i görecektim, kendisi evde mi?"

"Geleceğinizi biliyor muydu?"

"Ah hayır, koc- yani James zamanın da buraya birkaç defa gelmişti. Önemli bir şey konuşacağım da, evdeyse haber verir misiniz?"

Yüzümü süzdükten sonra kafasını sallayarak eli telefona gitti, demek ki evdeydi. Kapı açılmaya başladığında camı kapatıp arabayla içeri girdim. Aynadan adamın konuştuğunu görüyordum. Gözlüklerimi çıkartıp yan koltuğa bırakırken aynadan makyajıma baktım.

Çökmüş durmuyordum, en azından eskisinden daha iyiydim.

Arabanın kapısını açıp indiğimde biraz ilerde yolun sonunda cam kapının ardından gözüken Johnny'i gördüm. Üstünde bir tişört ve görmeye aşina olduğum takılar, buradan bile gözüküyordu. Saçları ise... yeni uyanmış gibiydi.

Onu bu şekilde görmek, mahremiyet alanına girmiş gibi hissettirmişti.

Bunun üstüne çok düşünmeden birkaç adımla bahçeye girdim. Johnny, farketmediğim elinde ki bez şapkayı kafasına geçirirken kapıyı açtı ve hafif çatık kaşları, kıvrılmış dudaklarıyla karşıma kadar geldi.

"Marilyn- seni görmeyi beklemiyordum, hoş geldin. "

"Ben de tahmin etmiyordum buraya geleceğimi." diyerek aramızda bir adım kalana kadar gittim.

"Ama konuşmak istediğim şeyler var. Amber içerde mi?"

"Hayır, o sette. İçeri gel."

Eliyle açık kapıya işaret etmesiyle hiçbir şey demeden önünden geçip içeri girdim. Arkamdan kapıdaki adama bir şeyler işaret ettiğini gördüm.

İçeri adım attığımda gözüme çarpan ilk şey masanın üzerinde ki toplu bir şekilde duran sigaraları ve içkileri, derin koltukları, vintage Halılarıydı. Tuhaf ama burnuma dolan kokudan hoşlanmıştım.

Johnny Depp & Marilyn C. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin